Mesajı Okuyun
Old 10-06-2010, 18:36   #4
Av.Nadir GÜLGEÇ

 
Varsayılan

Evet, 4.HD kararında görmediğiniz bir yön var.
BK m147/2'ye göre; "Alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin vaziyetini iyileştirdiği takdirde bu fiilinin neticelerini şahsen tahammül eder (yani bu davranışının sonuçlarına kendisi katlanır)."
İşte, Sayın Daire'nin kararında ifade edilmek istenen husus bu. Davacıya deniyor ki; "Sen, davanı, sadece davalılardan birisi için ıslah ettin, diğeri için etmedin, böylece ıslah etmediğin miktar için ıslah etmediğin davalıya karşı feragatta bulunmuş oldun, ıslah edilen miktar için, ıslah ettiğin davalının, ıslah etmediğin davalıya rücu etme imkanını ortadan kaldırdın. Islah etmediğin davalının durumunu, ıslah ettiğin davalıya karşı kötüleştirdin(*), bunun sonuçlarına m147/2'ye göre sen katlanacaksın, bu nedenle, ıslah edilen miktar için davanın reddi gerekir.”

(*)Kendisine karşı ıslah yoluna başvurulan davalı, aleyhine olarak ıslah edilen miktar için hüküm kurulmuş olsaydı, kendisine karşı ıslah yoluna gidilmemiş davalıya rücu ettiğinde, rücu edilen davalı (haklı olarak) ona diyecekti ki; "sen, aleyhine kurulan miktarı dikkate alarak bana rücu edemezsin, benim müteselsil olarak sorumluluğumun miktarı bellidir, ancak bu miktar üzerinden rücu edebilirsin." Böylece, tazminat alacaklısı davacı, onun durumunu, diğerine karşı iyileştirmiş olacaktı. İşte Kanun, bu durumun önüne geçmek istemiştir.

Müteselsil sorumlulardan birisi için dava açılmaması halinde veya onun hakkında dava açılmakla birlikte davanın atiye bırakılması halinde, onun durumunda, diğer müteselsil sorumlu aleyhine herhangi bir iyileşme olması söz konusu değildir. Bu hallerde ona karşı hüküm ifade eden herhangi bir feragat durumu söz konusu değildir. Kendisine karşı sorumluluğu oranında, diğer davalı tarafından rücu davası açıldığında, "benim hakkımda açılmış herhangi bir dava yok veya benim hakkımda dava açıldı ama dava atiye bırakıldı aleyhime hüküm kurulmadı, bu nedenle bana rücu edemezsin" diyemez. Bu nedenle 19. HD'nin kararı da bunu ifade etmektedir.

Yani her iki karar da biri biriyle tutarlıdır.
Ancak, en güzel karar kendi kararınızdır.