Mesajı Okuyun
Old 20-10-2008, 09:22   #2
ISTANAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Onbirinci Hukuk Dairesi
Esas No : 2003/03807
Karar No : 2003/10391
Tarih : 04.11.2003
Taraflar arasında görülen davada (İzmir Asliye 2. Ticaret Mahkemesi) nce verilen 26.12.2002 tarih ve 2001/1565 - 2002/1356 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 04.11.2003 günde davacılar avukatı S.M. gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, davalı kooperatifin işyeri inşa ederek tapu vereceğinden bahisle harici satım sözleşmesi ile davacılardan toplam 27.415 USD tahsil ettiğini, aradan geçen zaman içerisinde davalının inşaata bile başlamadığını ve müvekkillerinin akitten dönme hakkı doğduğunu ileri sürerek, 27.415 USD'nin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 29 ve 30 numaralı bağımsız bölümün tahsisi için ortaklık taahhütnamesi imzalayan davacıların USD olarak değil, Türk Lirası olarak ödemede bulunduğunu, davacıların eksik ödemeleri nedeniyle bağımsız bölümlerin davacılar adına tahsis edilemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacıların satın aldığı bağımsız bölümlerle ilgili olarak kooperatife ortak edilmedikleri, taraflar arasındaki sözleşmeye göre 29 ve 30 numaralı işyerleri için ödemelerin USD bazında çek ve senetlerle ödeneceği, dükkanların teslim edilmemesi halinde iadenin USD üzerinden yapılacağının kararlaştırıldığı, davacıların iyi niyetli olarak borcun tamamına yakınını kooperatife ödedikleri halde, kooperatifin iç sorunları nedeniyle davacıları üye yapmadıkları ve sözleşmede belirtilen 20 aylık süre içinde işyerlerini davacılara teslim etmediği gerekçesiyle, 23.778,75 USD'nin tahsil tarihindeki TL karşılığının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, taşınmaz satışı nedeniyle ödenen paranın, taşınmazın teslim edilmemesinden dolayı istirdadı istemine ilişkindir.
Davacılar, davalı kooperatif yönetim kurulu üyelerinin de imzaladığı "ortaklık taahhütnamesi" başlıklı belge ile 29 ve 30 numaralı işyerini satın almışlardır. Ortaklık taahhütnamesinde, işyerlerinin 20 ay içinde teslim edileceği, aksi halde ödemelerin USD bazında davacılara iade edileceği yazılıdır. Davacılar, her ne kadar kooperatif ana sözleşmesini aynen ve tamamen kabul ettiklerini beyan ederek, taahhütnameyi imzalamışlarsa da, kooperatife şartlı ortak olmak mümkün değildir. Bu taahhütname ile davacıların kooperatife ortak oldukları kabul edilemez. Davacıların davalı kooperatife ortak olduğu yönünde başka da kanıt bulunmamaktadır. Esasen davacıların davalı kooperatif ortağı olmadığı da, tarafların kabulündedir.
Belirtilen durum karşısında, taraflar arasındaki sözleşmeden güdülen amacın, kooperatif tarafından yapılan işyerlerinin davacılara satışı olduğu anlaşılmaktadır. Satım sözleşmesine konu taşınmazlar, tapulu taşınmazlardır. Tapuda kayıtlı taşınmazların mülkiyetinin devrine yönelik sözleşmelerin, tapu sicil müdürlüğünde "satış" şeklinde yada noterde "taşınmaz satış vaadi" şeklinde yapılması gereklidir. Türk hukukunda tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı (ayrık durumlar hariç) geçerli değildir. Dava konusu sözleşme de, harici satış olup, geçerli değildir. Tümü ile geçerli olmayan bu sözleşmeye dayanılarak, davacıların davalı kooperatife Türk Lirası olarak yaptığı ödemelerin, USD cinsinden iadesine karar verilerek, sözleşmenin bir kısmına geçerlilik tanınması mümkün değildir. Geri ödemelerin USD bazında yapılacağına ilişkin bir kooperatif genel kurul kararı da bulunmamaktadır. Mahkemece, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, davacıların davalıya yaptıkları Türk Lirası ödemelerinin, Türk Lirası olarak davacılara iadesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına (BOZULMASINA) , davalı vekili duruşmaya gelmediğinden duruşma vekillik ücretinin takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No
: 2001/13-477
Karar No
: 2001/473
Tarih
: 06.06.2001

HAKSIZ İKTİSAP
ZENGİNLEŞMENİN İADESİ
ÖZET:
Haksız iktisap kuralları uyarınca, geçersiz sözleşmelerde taraflardan herbiri diğer tarafın ifa ettiği edimi iade ederken harici satış günü ile gen ödemenin istendiği tarih arasında geçen sürede; enflasyon ve diğer objektif nedenlerle meydana gelen artışların gözetilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla (Denizli Asliye Üçüncü Hukuk Mahkemesi) nden verilen 19.07.2000 gün ve 1999/420 E- 2000/19 K. sayılı kararın bozulmasın) kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 07.02.2001 gün, 2000/13-1729 Esas, 2001/32 Karar Sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalılar vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurul ilamında gösterilen gerektirici nedenlere ve özellikle davacının tapuda ferağ işleminin yapılmayacağım öğrendiği tarih ile 505 m² lik taşınmazın 03.01.1999 tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün araştırılmasında zaruret bulunmaktadır. Zira, 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında akdin geçersizliği nedeniyle geriye ödenecek bedelin ne olacağı tartışılmamıştır. Çünkü bu İçtihadı Birleştirme Kararının konusu, BK. 81. maddesidir . içtihadı Birleştirme Kararı tapuda kayıtlı taşınmaz malların tapu dışı satışlarının şekil noksanlığı sebebiyle batıl saymış ve bu sebeple alıcının satıcıdan teslim aldığı taşınmazı iade borcu ile satıcının alıcıdan aldığı parayı iade borcu hakkında ödemezlik def'inin ileri sürülebileceğine hükmetmiştir. İçtihadı Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı ve sonuçları ile bağlayıcıdır. O halde, İçtihadı Birleştirme Kararının konusu ve sonucu ile hiç bağlantısı olmayan satış bedelinin geri ödenmesi aşamasında miktarının ne olacağı, başka bir anlatımla haksız iktisap kuradan uyarınca geçersiz sözleşmelerde, "taraflardan herbiri diğer tarafın ifa ettiği edimi (zenginleşmeyi) iade etmekte yükümlüdür" kuralının ne olacağının tartışılması, anılan içtihadı Birleştirme Kararının yorumlanması olarak algılanmamalıdır.

Harici satış günü Ne geri ödemenin istendiği tarih arasında geçen surede belirlenen değerde enflasyon ve diğer objektif nedenlerle meydana gelen artışların gözetilmemesi, hukukun amacı olan adaletin somutlaşmasını önlediği ve çıkarlar dengesini bozduğu tartışılmayacak kadar açık bir olgudur. Yargı organları çıkarlar dengesini ve adalet duygularım gözeterek toplumun gereksinmelerini karşılamak zorundadır. Bu kararda tartışılan ilkeler 30.09.1988 gün E:1987/2 K: 192, 11.11.1994 gün 1994/4-4 sayılı içtihadı Birleştirme Kararlarında, şuf'a ve Vefa bedellerinin hangi tarih itibariyle tesbitinin gerektiğine ilişkin YHGK.nun 05.05.1993 gün E: 1993/6-76 K: 192, 18.05.1994 gün E: 1994/6-215 K:1994/356 sayılı kararlarında tartışılmış ve şimdi varılan sonuçlara çağdaş bir yorumla o tarihlerde varılmıştır. Bu durumda HUMK.nun 440. maddesinde yazılı sebeplerden hiç birisine dayanmayan ve yerinde olmayan karar düzeltme isteğinin (REDDİNE) , 3506 sayılı Yasanın 4. maddesinin b-1 fıkrası hükmüne göre takdiren (36.000.000) lira para cezasının düzeltme isteyenden alınmasına, 06.06.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY YAZISI
Karar düzeltmeye konu Hukuk Genel Kurulu Kararına göre "Dava, harici satım sözleşmesiyle satılan tapulu taşınmazın ferağının verilmemesi nedeni ile rayiç değerinin ödetilmesi istemine ilişkindir."

Hukuk Genel Kurulu kararındaki bir başka deyişle, "Davada, taşınmazın rayiç değerinin ödetilmesi (ifa menfaati) istenmiştir. Oysa, sav, savunma ve toplanan delillere göre davacının ifa menfaatinin isteme olanağının hukuken bulunmadığı açıktır. Ne var (d, çoğun içinde azında var olacağına ilişkin mantık kuralı karşısında, davacının istemi; verdiği satış parasının reel değerinin ödetilmesi biçiminde yorumlanmalıdır. O nedenle davanın netice-i talebi bu doğrultuda ele alınarak çözümlenecektir" denildikten sonra, bazı açıklamalar yapılıp, Tüm açıklamaların ışığında, davanın çözümünde uygulanacak yasal dayanaklar şöyle sıralanabilir. Davadaki somut olayın özelliği, toplanan delil ve belgeler, sav, savunma, öncelikle Medeni Kanunun 2. maddesi açısından ve davanın her iki yanları yönünden incelenmeli, haksız iktisabın denkleştiriri adalet fonksiyonu ve işlevi ile hakkaniyet kuralları çerçevesinde, adalet sağlanırken; hakim; Borçlar Kanunun 43 , 44. maddelerine dayanarak takdir yetkisini kullanmalı ve zenginleşenin geri verme sonunda, zenginleşme olmasaydı bulunacağı durumdan daha kötü duruma düşmemesi, kuralının ihlal edilmemesine özen gösterilmeli, böylece kural olarak iadenin talep edildiği andaki paranın reel değeri tesbit edip hükme esas alınmalıdır" biçimde bir sonuca varılmıştır.

Yargıtay'ımızın içtihadı Birleştirme Karartan konuları Ne sınırlı, gerekçeleri ile aydınlatıcı, sonuçları ile bağlayıcıdır şeklindeki ilkesi ve Yargıtay Kanununun, "içtihadı Birleştirme Kararı benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarım, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar" şeklindeki 45/5. maddesi çerçevesinde, "Haricen gayrimenkul satılıp ta bedeli satana ve gayrimenkul de alana teslim ve bu suretle gayrimenkul alanın intifaına terk edildiği ve ahiren bunlardan biri ferağdan veya teferruğdan imtina ettiği takdirde muteber olmayan bu satış zımnında her iki tarafın verdiğini istirdada hakkı mevcut ve satın aldığı parayı ve müşteri de gayrimenkulu iade vecibeleriyle mükellef bulunmuşlar" diyen 10.07.1940 tarih ve 1939/2 esas, 1940/77 karar sayılı içtihadı Birleştirme Kararı kaldırılmadığı sürece yorum yoluyla, bu İçtihadı Birleştirme Kararındaki (bedel)in reel değer olarak iadesine karar verilmesine olanak yoktur. Bir başka anlatımla, bir içtihadı Birleştirme Kararının sonucu yorum yoluyla genişletip değiştirilemez. Nitekim, 21.04.1974 tarih ve 2 sayılı muris muvazaası ile ilgili içtihadı Birleştirme Kararının yorum yoluyla genişletilemeyeceğine ilişkin Hukuk Genel Kurulumuzun, 30.12.1992 gün ve 1992/1-586 esas, 1992/782 karar sayılı kararları da bu görüşümüzü destekleyip doğrulamaktadır.

Bu nedenlerledir ki, karar düzeltme isteminin kabulü ite, yerel mahkeme kararının onanması düşüncesindeyim. Değerli çoğunluğun red görüşüne bunun için katılamıyorum.