Mesajı Okuyun
Old 15-01-2009, 16:22   #3
DURU25

 
Varsayılan

Y A R G I T A Y
Üçüncü Hukuk Dairesi
E. 1990/2609
K. 1990/9339
T. 19.11.1990

ÖZET : Her ne kadar kural olarak, paydaşların birbirinden ecrimisil
isteyebilmesi intifadan men koşulunun gerçekleşmiş olmasına bağlı ise de, bu
kuralın bir takım istisnaları vardır. Örneğin; ecrimisile konu edilen
taşınmazın (meyve bahçesi gibi) doğal ürün veren (dükkan gibi kira getiren),
hukuksal semereli bir yer olması, ecrimisil iste-yen paydaşın diğer paydaş
veya paydaşlar aleyhine daha önce (ortak taşınmazın yalnızca onlar tarafından
kullanılmasına rıza göstermediğine dair) elatmanın önlenmesi ve ecrimisil
gibi davalar açmış bulunması, taşınmazı kullanan davalı paydaş veya
paydaşların, davacı paydaşın paydaşlığını inkar (başka bir anlatımla
taşınmazın tamamında hak iddia) etmesi hallerinde intifadan men koşulu
aranmaz, yada açılan önceki davanın dava dilekçesinin tebliği tarihinden
sonrası için intifadan men koşulu gerçekleşmiş sayılır. Bu gibi durumlar
dışında ise, intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususu,
yemin dahil her türlü delille kanıtlanabilir.
(743 s. MK. m. 908)
Dava dilekçesinde fazlaya ait hak saklı tutularak 165.000 lira ecrimisilin
masraflarla birlikte davalı taraftan müştereken ve müteselsilen tahsili
istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı
vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün
kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Davada, taraflara ortak muristen kalan 240 ve 247 parsel sayılı incir
bahçelerinin, davalılarca işgal ve istifade edilip davacının
yararlandırılmadığı iddiasıyla 1984-1988 yıllarına ilişkin olarak ecrimisil
istenmiştir.
Mahkemece, sözkonusu taşınmazların taraflara ortak muristen kaldığı ve
dolayısıyle paydaş oldukları kabul edilerek intifadan men koşulunun
gerçekleşmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiştir.
Her ne kadar kural olarak, paydaşların birbirinden ecrimisil isteyebilmesi
intifadan men koşulunun gerçekleşmiş olmasına bağlı ise de, bu kuralın bir
takım istisnaları vardır. Örneğin; ecrimisile konu edilen taşınmazın (meyve
bahçesi gibi) doğal ürün veren, (dükkan gibi kira getiren) hukuksal semereli
bir yer olması, ecrimisil isteyen paydaşın diğer paydaş veya paydaşlar
aleyhine daha önce (ortak taşınmazın yalnızca onlar tarafından kullanılmasına
rıza göstermediğine dair) elatmanın önlenmesi ve ecrimisil gibi davalar açmış
bulunması, taşınmazı kullanan davalı paydaş veya paydaşların, davacı paydaşın
paydaşlığını inkar (başka bir anlatımla taşınmazın tamamında hak iddia)
etmesi hallerinde intifadan men koşulu aranmaz, yada açılan önceki davanın
dava dilekçesinin tebliği tarihinden sonrası için itifadan men koşulu
gerçekleşmiş sayılır. Bu gibi durumlar dışında ise, intifadan men koşulunun
gerçekleşip gerçekleşmediği hususu, yemin dahil her türlü delille
kanıtlanabilir.
Ecrimisile konu edilen taşınmazların, gerek kayden ve gerekse fiilen incir
bahçesi oldukları dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu nitelikleri
itibariyle doğal ürün veren yerlerden sayılacaklarından intifadan men koşulu
aranmamak gerekir. Kaldı ki, davacı tarafından aynı davalılar aleyhine
20.10.1986 tarihinde açılan ve Ödemiş Sulh Hukuk Mahkemesi'nce 14.4.1987 gün
ve 1627/617 sayı ile karara bağlanan izaleyi şuyu davasının dava
dilekçesinde; davacının, kendisini davalıların bu taşınmazlara sokmadıklarına
dair iddiası mevcut olmakla, o dava dilekçesinin davalılara tebliğ edildiği
tarihten sonrası için davacı lehine intifadan men koşulu gerçekleşmiş
sayılır. Öte yandan, bu davanın keşfinde bir kısım davalıların, anılan
taşınmazlarda davacının payı veya ilgisi bulunmadığını öne sürmüş olmaları
dahi onlar yönünden, intifadan men koşulunu kendiliğinden gerçekleştirir.
O halde; belirtilen ilkeler gözetilerek, özellikle sözkonusu taşınmazlardaki
incir ağaçlarının (yalnızca davalı paydaşlarca dikilip yetiştirilmesi durumu
müstesna olmak üzere) ortak muris tarafından yada taraflarca müştereken
dikilip yetiştirildiği belirlenirse, intifadan men koşulu aranmayacağından,
diğer yönler (yani taraflar arasında düzenlenen ve anılan izaleyi şuyu
davasının reddine ilişkin karara esas alınan 3.9.1970 tarihli sözleşmede
yazılı bölüşme şekli ve bu sözleşmeye göre davacıya ayrılan taşınmaz
bölümünün davalılarca işgal edilip edilmediğinin kesin olarak saptanması ve
işgal bulunduğu takdirde bu bölüm için intifadan men aranmaksızın işgal
süresi ve ecrimisil miktarı gibi hususlar) üzerinde durulması ve sonuçlarına
göre bir karar verilmesi gerekirken, bu cihetin düşünülmeksizin yazılı
şekilde davanın reddi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin
ödenen temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.1990
gününde oybirliği ile karar verildi.