Mesajı Okuyun
Old 01-03-2008, 15:22   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan İnanç sözleşmesi mi , nam-ı müstear mı / Tanık dinlenebilir mi ...

Alıntı:
Yazan Vedat74
Sizin yaşadığınız durumun tam karşılığı nam-ı müstear (takma ad) denen durumdur.
İnanç sözlemesiyle nam-ı müstear arasındaki fark;

İnançlı işlemde malın mülkiyetinin inanına geçirilmesinin belirli bir olayın varlığına veya belirli bir tarihe bağlandığı ve bu ana kadar inanılana tasarruf hakkı verdiği halde, nam-ı müstearda böyle bir koşul olmayışı , iğreti adla malik olan kişinin derhal mülkiyeti asıl hak sahibine devir etmesi zorunluluğudur.

Somut olayda, taşınmaz malın mülkiyetinin devri boşanma veya yabancılara mülk edinme hakkının tanınması olayına bağlandığına göre, olayda inanç sözleşmesi kurallarının uygulanması ağırlık kazanmaktadır.

Kaldı ki, nitelendirme inanç sözlemesi de olsa nam-ı müstear da olsa ispat hukuku yönü nden durum değişmemektedir. Her iki halde de 01.04.1947 T. 20/6 sayılı İçt.Brl.Kararı uygulanacak ve yazılı belge veya delil başlangıca sayılan bir belge aranacaktır.

Alıntı:
Yazan Vedat74
Sizin durumunuzda taraflar o tarihte eş oldukları için senet ve belge aranmayacağı ve tanık deliliyle de ispat edilebileceğini düşünüyorum.
Tarafların karı-koca olması veya HUMK. nun 293 mad. sinde yazılı kişiler olması anılan İçtihatı Birleştirme Kararına göre; bu ispat yasağını değiştirmeyeceği kanısındayım.
İddia yazılı belge ile ispat edilebilecek, karşı tarafın elinden çıkan bir yazılı belge delil başlangıcı sayılacak ve o takdirde tanık dinlenebilecektir. İkrar ve kabul bağlayıcıdır. Yemin teklif edilebilecektir.

Saygılarımla.