Mesajı Okuyun
Old 29-10-2006, 20:54   #15
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın Şehper,

Sebepsiz zenginleşme davası açısından dava açma süresinin hesabında farklı yorumlar yapılabilir.Ama öncelikle bir karar eklemek istiyorum.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/1331
K. 2003/7211
T. 1.7.2003
• HUKUKİ NİTELENDİRMENİN YANLIŞ OLMASI ( Davacının Fazla Ödediği İddiasıyla Davalı Bankaya Haksız İktisab Nitelendirmesiyle Dava Açması - Sorunun Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanması/Hakimin Hukuki Nitelendirmeyi Resen Yapması )
• ZAMANAŞIMI DEF'İ ( Davacının Yanlış Nitelendirmesi Nedeniyle Açtığı Davanın Zamanaşımına Uğraması - Uyuşmazlığın Haksız İktisab Değil Kredi Sözleşmelerine Uygulanan Zamanaşımı Süresine Tabi Olması/Hakimin Hukuki Nitelendirmeyle Bağlı Olmaması )
818/m. 66, 125
ÖZET : Yargılama hukukunda olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki kredi sözleşmesine aykırı davranılarak yapılan ödemelerin alacak hanesine kaydedilmediği, fazla tahsilat yapıldığı ve yine bu krediden kaynaklanan haksız takip yapıldığı, borç olmayan paranın ödendiği iddiası söz konusudur. Kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Menemen Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 14.10.2002 tarih ve 2002/82 - 2002/516 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı ile önceden kredi ilişkisi bulunduğunu, davalının kredi borcu olmamasına rağmen haksız takip yoluyla fazladan tahsilat yaptığını iddia ederek, alacak miktarının bilirkişi marifetiyle tespit ettirilip, 5 milyar TL kısmi alacak, faiz ve munzam zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, iddiasının yersiz bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, talebin sebepsiz zenginleşme hükümlerine tabi olduğu, fazla tahsilatın Menemen İcra Tetkik Mahkemesince yapılan yargılamada ortaya çıktığı, tesibitin yapıldığı bilirkişi raporunun taraflara 30.11.1998 tarihinde tebliğ olunduğu, davanın 1 yıllık zamanaşımını süresi geçirilerek açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kredi sözleşmesine dayalı olarak yapılan fazla tahsilatın ve bu sözleşmeden doğan, haksız olduğu iddia edilen takip sonucu ödenen paranın geri alınması ve munzam zarar istemine ilişkindir.
Mahkemece,istemin ödenen paranın haksız iktisap hükümlerine göre geri alınmasına ilişkin olduğu, BK'nun 66 ncı maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Yargılama hukukunda olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasındaki kredi sözleşmesinden doğmaktadır. Zira, bu sözleşmeye aykırı davranılarak yapılan ödemelerin alacak hanesine kaydedilmediği, fazla tahsilat yapıldığı ve yine bu krediden kaynaklanan haksız takip yapıldığı, borç olmayan paranın ödendiği iddiası söz konusudur. Kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda BK'nun 125 nci maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. O halde,mahkemece zamanaşımı def'inin reddiyle, iddia ve savunma çerçevesinde tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA,ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 01.07.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Olayda taraflar arasında bir kredi sözleşmesi olduğunda ihtilaf yoktur.Çeklerin kredi borcuna mahsuben tahsil edildiğinde de ihtilaf yoktur! Bu açıdan burada Sayın Kum davasını borç sebeplerinden SÖZLEŞME ve sözleşmeye aykırı olarak mükerrer tahsile dayandırabilmelidir. Kararda takip üzerine para ödenmiş olması sözkonusu olsa da aynı kararın bizim olayımızda da uygulnamaması açısından hiçbir neden yoktur.Sözleşmeye dayanmak Sayın Kum için hem SÜRE hem de İSPAT açısından avantajlı hükümler doğuracaktır.

İlgili karar mahkemeye ibraz edilerek hukuki tasnifin bu şekilde yapılması hususunda iddia da bulunmak gerekir.