Mesajı Okuyun
Old 09-04-2003, 00:13   #1
Av.Fahri ALİMOĞLU

 
Varsayılan Modern Zamanların 1002. masalı

Mezopotamya tarihi ile insanlık tarihi atbaşıdır. Dünya coğrafyasında bu bölge kadar üzerinde oyun oynanan başka bir bölge olmamış ve olmayacaktır.
“Mezopotamya'nın kalbi Bağdat’tır.” Tarih boyunca ilmin ve ticaretin merkezi olmuş, ‘dünyanın ilk kütüphanesinin’ bulunduğu bu kültür ve masal şehri yakılıp yıkılırken bizde ‘Zeugma'nın parçaları için kıyameti koparan’ Avrupa Birliği'nin sessizliğine bakınca çifte standartlarına lanet ediyorum.
Bağdat’ı bu güne kadar görememiş olmanın kahreden sıkıntısı, bu yıkıcı istiladan sonra görecek hiçbir şey kalmayacağı gerçeği karşısında iyice çekilmez hale geliyor.
“Binbir gece masallarının yeşerdiği Bağdat 1002. masalın da mekanı oldu.”
Modern zamanların bu yeni masalına göre; dünyanın demokrasi savunucusu beyinsiz bir imparator, Bağdat’taki zalim hükümdarı öldürüp Bağdat'ı kurtarmaya çalışmaktadır. “1001 masal inanılmazdı ama en inanılmazı ve en saçma olanı 1002.si oldu.”
“Hani yanlış hesaplar dönerdi Bağdat’tan.” Dönsün artık.
İçim burkuluyor. Binbir gece masallarının efsane şehrine düşen her bomba yüreğimde patlıyor. “Sinbad’ın kılıcı , Allaaddinin sihirli lambası Alibaba’nın her kapıyı açan sözleri” nerdesiniz diye bağırmak istiyorum. Bağdatlı çocukları savaş ikliminin dışına taşıyacak bir “uçan halı” arıyorum çaresizce.
Sezai KARAKOÇ'un aşağıdaki satırlarını içi titremeden okuyacak adam düşünemiyorum bu günlerde. Sizlerle paylaşmak istedim.
“Her zerrede ölen benim.
Ölen Bağdat benim.
Ve diyor ki haberci;
Yanan ay, sönen gül benim.
Çöken akşam, gelen geceyim ben.
Neden anlamadın bütün bunları sen.
Ey Bağdat'ın altın anahtarını küleçeviren”