Mesajı Okuyun
Old 05-04-2011, 10:29   #12
Av. Mehmet Emin Önder

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Bence siz özel hukuka özgü "dava konusu" ile "yaptırımı" (müeyyide) karıştırıyorsunuz meslektaşım

Ceza davalarında sizin konu diye bahsettiğiniz şey fiile bağlanan sonuç, yani yaptırımdır. Ha bu ceza ekonomik değer içeren bir cezadır, o ayrı konu

Saygılar.


Peki müsadere de bir ceza değil midir, müsadere durumunda nisbi vekalet ücretine hükmediliyor:

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2003/3-38

K. 2003/53

T. 25.3.2003

• ORMAN YASASINA AYKIRILIK ( Dava Konusu Olayda Özel Daire İle Yerel Mahkeme Arasındaki En Önemli Proplemin Suç Tarihi ve Buna Bağlı Para Cezası İle İlgili Olduğunun Kabul Edilmesinin Gerekmesi )

• HÜKMÜN DÜZELTEREK ONANMASI ( Yerel Mahkemenin Nakti Kefaletin İdare Adına İrat Kaydına Karar Vermesinin Hukuka Olmasına Rağmen Bu Hususun Yeniden Yargılamayı Gerektirmemesi )

• NAKTİ KEFALET ( Yerel Mahkemenin Nakti Kefaletin İdare Adına İrat Kaydına Karar Vermesinin Hukuka Olmasına Rağmen Bu Hususun Yeniden Yargılamayı Gerektirmemesi )

• SUÇ TUTANAĞI ( Olay Tarihinde Sanık Hakkında Düzenlenen Suç Tutanağına Göre Suça Konu Emvalin Aynı Gün Kesilmiş Olduğunun Anlaşılması )

• BİLİRKİŞİ RAPORU ( Olay Tarihinde Sanık Hakkında Düzenlenen Suç Tutanağına Göre Suça Konu Emvalin Aynı Gün Kesilmiş Olduğunun Bilirkişi Raporu İle de Sabit Olması )

• NİSBİ VEKALET ( Somut Olayda Zoralımına Karar Verilen Baltanın Değeri İle İdare Adına İradına Karar Verilen Vasıtanın Bedeli Üzerinden Nisbi Vekalet Ücretinin Belirlenmesinin Gerekmesi )

• MÜSADERE ( Somut Olayda Zoralımına Karar Verilen Baltanın Değeri İle İdare Adına İradına Karar Verilen Vasıtanın Bedeli Üzerinden Nisbi Vekalet Ücretinin Belirlenmesinin Gerekmesi )

• İDARE ADINA İRAT ( Zoralımına Karar Verilen Baltanın Değeri İle İdare Adına İradına Karar Verilen Nakil Vasıtasının Bedeli Üzerinden Nisbi Vekalet Ücretinin Belirlenmesinin Gerekmesi )

6831/m.84,91,108

1412/m.322

ÖZET: Olay tarihinde sanık hakkında düzenlenen suç tutanağına göre, suça konu emvalin aynı gün kesilmiş olduğu, dolayısıyla suç tarihinin de bu tutağın düzenlendiği 20.01.2001 günü olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim sanık da aşamalardaki savunmalarında bu hususu doğruladığı gibi, keşifte dinlenen bilirkişi de raporunda suç tarihini aynı şekilde belirtmiştir. Bu nedenle Yerel Mahkemece belirlenen suç tarihi doğru olup, direnme kararı isabetlidir. Ancak, zoralımına karar verilen baltanın değeri ile idare adına irat kaydına karar verilen nakil vasıtası bedeli üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmemesi yasaya aykırı olmakla birlikte, hükmün yalnızca sanık tarafından temyiz edilmiş olması nazara alınarak, aleyhe temyiz bulunmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Yerel Mahkemece nakil vasıtası merkebin zoralımı yerine, yanılgı sonucunda satıldığından bahisle satış bedeli diye, nakdi kefaletin idare adına irat kaydına karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CYUY'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.

DAVA : Orman Yasasına aykırılık suçundan sanık C.G.'in 6831 sayılı Yasanın 91/2, TCY.nın 59, 647 sayılı Yasanın 4 ve 5. maddeleri uyarınca 237.276.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezasının 6 eşit taksitte alınmasına ve 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine, yediemindeki kaçak emvalin ve baltanın TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına, satıldığı anlaşılan nakil vasıtası merkebin bedelinin 6831 sayılı Yasanın 108/son maddesi uyarınca idare adına gelir kaydına ilişkin Seydişehir Sulh Ceza Mahkemesince 06.04.2001 gün ve 58-58 sayı ile verilen kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 03.12.2001 gün ve 12015-12604 sayı ile;

"Takdire dayanılarak tayin edilen temel ağır para cezasının kesilen emvalin kental cinsinden hacmine ve suç tarihine göre 91.260.000 liradan fazla olamayacağı gözetilmeden ve nasıl belirlendiği denetimi olanaklı kılacak şekilde açıklanmadan fazla tayini" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ise, 12.02.2002 gün ve 435-38 sayı ile; "Sanığın, 20.01.2001 günü merkebi ile orman emvalini naklederken orman muhafaza memurlarınca suçüstü yakalandığı ve hakkında aynı tarihli tutanak tanzim edildiği, sanığın Cumhuriyet Savcılığındaki anlatımında 'balta ile ormandan ağaç kesip merkebine yükleyerek evine doğru götürürken orman görevlilerince yakalandığını' beyan ettiği, keşifte alınan savunmasında aynı anlatımını tekrarladığı, serbest Orman Mühendisi teknik bilirkişinin emvaller üzerinde yaptığı inceleme sonucunda düzenlediği raporda, suça konu emvallerin kesim tarihinin keşif tarihi olan 30.03.2001 tarihinden yaklaşık 2.5 ay kadar önce olduğunu belirttiği, keşif tarihi göze alındığında suç tutanağında gösterilen suç tarihi ile bilirkişinin raporunda belirttiği suç tarihinin aynı olduğunun ve sanığın anlatımından da emvali kestiği gün nakil halindeyken yakalandığının anlaşılması karşısında suç tarihinin 20.01.2001 olduğu ve bu tarih itibariyle sanık hakkında hükmedilecek ağır para cezasının 142.365.600 liradan az olamayacağının tespit edilmesi karşısında bozma gerekçesinin suç tarihine ilişkin ilk kısmına direnilmiş, kararın denetimi olanaklı kılacak şekilde yazılmamasına ilişkin ikinci gerekçesine ise uyulmuştur" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu kararın da sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" istekli 10.01.2003 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Sanığın Orman Yasasına aykırı davranmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suç tarihinin ve buna bağlı olarak da para cezasının doğru olarak belirlenip belirlenmediği noktasında toplanmaktadır.

İncelenen dosya içeriğine göre;

20.01.2001 tarihinde düzenlenen orman suç tutanağında; Çatmakaya köyü Bölme Burnu mevkiinde yapılan kontrol sırasında sanık Cengiz Göker'in, merkebine yüklediği 25 kg. kaçak gövde, kuru ardıç odununu orman içi yolda naklederken yakalandığı, kaçak emvalin incelenmesinde balta ile kesildiğinin tespit edilerek merkep, balta ve kaçak emvale elkonulduğu, sanıktan sorulduğunda, "yakacağım yoktu ihtiyacım olduğundan naklediyorum" dediği belirtilmiş ve tutanak sanık tarafından da imzalanmıştır.

Sanık Cengiz Göker aşamalardaki ifadelerinde suç tutanağı içeriğinin doğru olduğunu söylemiştir.

Yerel Mahkemece suça konu emval üzerinde yapılan keşifte dinlenen bilirkişi Serbest Orman Mühendisi Mehmet Sakallı 31.03.2001 günlü raporunda; yediemindeki emvalin suç tutanağına uyduğunu, yakacak nitelikteki kuru ağaçtan balta ile kesilerek elde edildiklerini, odunların kesim tarihinin, keşif tarihinden yaklaşık olarak 2.5 ay kadar önce olduğunu belirtmiştir.

Bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;

Olay tarihinde sanık hakkında düzenlenen suç tutanağına göre, suça konu emvalin aynı gün kesilmiş olduğu, dolayısıyla suç tarihinin de bu tutağın düzenlendiği 20.01.2001 günü olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim sanık da aşamalardaki savunmalarında bu hususu doğruladığı gibi, keşifte dinlenen bilirkişi de raporunda suç tarihini aynı şekilde belirtmiştir. Bu nedenle Yerel Mahkemece belirlenen suç tarihi doğru olup, direnme kararı isabetlidir.

Ancak, bozmadan sonra yapılan yargılamada Orman İdaresi davaya katılma talebinde bulunmuş ve 12.02.2002 günlü oturumda davaya katılma isteğinin kabulüne karar verilmiş ve katılan idare kendisini vekille temsil ettirdiği için lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. Fakat, zoralımına karar verilen baltanın değeri ile idare adına irat kaydına karar verilen nakil vasıtası bedeli üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmemesi yasaya aykırı olmakla birlikte, hükmün yalnızca sanık tarafından temyiz edilmiş olması nazara alınarak, aleyhe temyiz bulunmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

Ayrıca, ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 04.03.2003 gün ve 1-17 sayılı kararında açıklandığı üzere, suç ve hüküm tarihinden sonra 10.02.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4806 sayılı Yasa ile TCY.nın 30. maddesinde sanık lehine yapılan değişiklik nazara alındığında, TCY.nın 2/2. maddesi hükmüne göre, bin liranın küsurunun hesaba katılmaması, buna bağlı olarak da somut olayda temel ağır para cezasının ve 647 sayılı Yasanın 4. maddesindeki miktarların 2000 yılından itibaren bin lira küsurlarının atılması suretiyle yeniden hesaplanıp belirlenmesi zorunlu hale gelmiştir.

Öte yandan nakil vasıtası merkebin 20.01.2001 tarihinde 6831 sayılı Yasanın 84. maddesi uyarınca 12 milyon lira nakdi teminat karşılığında sanığa teslim edildiği anlaşılmaktadır. Ancak, Yerel Mahkemece nakil vasıtası merkebin zoralımı yerine, yanılgı sonucunda satıldığından bahisle satış bedeli diye, nakdi kefaletin idare adına irat kaydına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, Yerel Mahkeme hükmünün açıklanan bu nedenler gereğince bozulmasına, ancak bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CYUY'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme hükmünün TCY'nın 2/2 ve hükümden sonra yürürlüğe giren 4806 sayılı Yasa ile değişik TCY'nın 30/2. maddesi hükümleri karşısında sanığa fazla para cezası tayin edilmiş olması ve nakil vasıtası merkebin zoralımı yerine nakdi teminatın irat kaydedilmesi nedenlerinden BOZULMASINA, ancak bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CYUY'nın 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca Yerel Mahkemenin hüküm fıkrasından cezanın belirlenmesine ve nakil vasıtasının satış bedelinin irat kaydına ilişkin bölümler çıkartılarak;

"Sanık Cengiz Göker'in yakacak nitelikteki orman emvalini kaçak olarak kesmek suçundan bir ay hapis ve 142.365.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın cezasından TCY'nın 59/2 maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak 25 gün hapis ve 118.637.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın TCY'nın 4421 sayılı Yasa ile değişen Ek 2. ve aynı Yasa ile eklenen Ek 6., 4806 sayılı Yasa ile değişik 30/2. ve 647 sayılı Yasanın 4/1. maddeleri uyarınca beher günü 4.745.000 lira para cezasına karşılık gelmek üzere dönüştürülerek sanığın 118.625.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, aynı cins para cezaları TCY'nın 72. maddesi uyarınca toplanarak sanığın sonuçta 237.262.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına; nakdi teminat karşılığında sanığa teslim edilen ve suçta kullanılan nakil vasıtası merkebin 6831 sayılı Yasanın 108/son maddesi uyarınca zoralımına " karar verilmek suretiyle diğer yönleri isabetli olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 25.03.2003 tarihinde tebliğnamedeki isteme kısmen aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi.