Mesajı Okuyun
Old 05-11-2007, 14:54   #51
av.semire nergiz

 
Varsayılan

Bu şekildeki bir uygulama kadınlar lehine yapılmış bir POZİTİF AYRIMCILIK deneyimi olarak değerlendirilmelidir ve Türkiye gibi bir ülke için olması gereken çok olumlu bir adımdır.

Günümüzde pozitif ayrımcılık kavramı, yasalarla şekillenmekle beraber sosyal bilincin gelişmesiyle beraber daha çok benimsenmiştir.
Toplumun bakış açısı, toplumsal cinsiyet yoluyla kadına ve erkeğe bazı görevler vermiştir. Bu durum günümüzde de çok değişmemekle birlikte, farklı boyutlar kazanmıştır. Kadınların her zaman başarılı erkeklerin arkasında ve onu destekler konumda yer alması günümüzde kadınların iş hayatında girmesi ve kendi kişisel başarılarını talep etmesiyle yeniden şekillenmiştir. Pozitif ayrımcılık kavramı 1970’lerde şekillenmeye başladığında, ilk akla gelen kuşkusuz dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlardı. Kadınların istihdama katılmaması, hem üretkenlik hem de alım gücü bakımından önemli bir kayıptı. Erkeklerin egemen olduğu sosyal, politik ve ekonomik alanda, bu eşitsizliği azaltmaya yönelik uygulamalar başlatıldı. Eşit eğitim imkânları sayesinde kız çocuklarının eğitime burslar vererek teşvik edilmesi kuşkusuz en önemli adımdı. Politik düzenlemeler, seçim kanunlarına bazı özel hükümlerin eklenmesiyle şekillendi. 1975’te bu konu özellikle dile getirilerek siyasete eşit katılım için kota uygulamalarının gerekliliğine dikkat çekildi.

Doğum oranının düşük olduğu ülkelerde kadınların iş hayatında daha aktif rol alması tesadüf değildir. Kadınların fizyolojik ve ailevi nedenlerden dolayı kariyerlerine ara vermesi sonucu, üst düzey yönetim pozisyonlarına ilerleme konusunda erkekler daha başarılı olmuşlardır. Anneliğin kadınların kariyer planlamasını olumsuz etkilemesi sonucu çoğu iş kadını çocuklarını yetiştirebilmek uğruna iş hayatlarından vazgeçmektedirler. Şirketlerde küçük çocukların bakımını üstlenecek tesislerin ya da kreşlerin bulunmaması da bunu hızlandıran nedenler arasındadır. 100 kadın çalıştıran şirketlerin kendi bünyelerinde kreş açma zorunluluğu bulunurken, şirketler bu rakamın biraz altında kadın çalışan istihdam ederek bu zorunluluktan kurtulmaktadırlar. Bu da kadınların iş hayatına olabilecek katkılarını büyük oranda engellemektedir.

Dolayısıyla, pozitif ayrımcılık uygulamalar, mevcut kanunların doğru uygulanmasıyla da desteklenmelidir.

Pozitif Ayrımcılık Türkiye’de ne ölçüde uygulanıyor?

Türkiye’de kadının, engellinin ve etnik azınlıkların konumuna baktığımızda geri kalmış olduklarını görürüz. Kız çocuklarının okula gönderilmemesi, kadınların istihdama katılamaması, sosyal ve ekonomik özgürlüklerinin kısıtlı olması dolayısıyla kendilerini geliştirme imkanlarının az olması kadınlar konusunda pozitif ayrımcılık uygulamalarını Türkiye’de de zorunlu kılmaktadır. Doğum konusu, kadının önüne bir engel olarak çıkmaktadır çünkü kadınlar doğum yapacakları için tercih edilmemektedirler ya da doğum yaptıktan sonra çalışmak istemelerine rağmen eski işlerine geri dönememektedir. Aynı işi yapan kadın ve erkek arasındaki ücret uçurumu da bir düzenlemeyi zorunlu kılmaktadır. İstatistiklere göre, Türkiye’de işsiz nüfusu oluşturan 23 milyon 950 bin kişinin 17 milyondan fazlası kadın. Bu kadınların ise %69.3’ünü ev kadınları oluşturuyor. Hiçbir işte çalışmayan nüfusun içinde kadınların oranı %71.4 iken, çalışan kadın sayısı yalnızca 5 milyon 762 bin civarında ve çalışma hayatındaki yönetici kadın oranı sadece %4. Kadınların %70’i evlilik ve doğum nedenleriyle işlerinden ayrılırken, %20’sini de işveren işten çıkarıyor. Kadınlar siyasette de varlık gösterememektedirler. Türkiye nüfusunun %51’ini oluşturan kadınların TBMM’deki oranı %4.4, yerel yönetimlerdeki kadın temsil oranı ise %1. 2002 Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporu’na göre Türkiye toplumsal cinsiyetle bağlantılı gelişme açısından 177 ülke arasında 88. sırada bulunuyor. Bu istatistikler, Türkiye’de ki kadın erkek eşitsizliği net şekilde gözler önüne sermektedir. Türkiye, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne (CEDAW) katılan taraflardan biri olarak; politik, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda kadınların erkeklerin yararlandığı bütün özgürlüklerden yararlanmalarını güvence altına almak ve kadın erkek arasındaki her türlü ayrımcılığı önlemek üzere yasalar düzenleme yükümlülüğünü almıştır.
Türkiye’de herhangi bir pozitif ayrımcılık ya da aksiyon planı yoktur ve kadının toplumsal hayata eş ya da anne olarak girmesi bu mekanizmaların gelişmesini de engellemiştir.

Kadınların istihdam, siyaset gibi alanlardaki etkilerini arttırabilmek ve toplumsal gelişimimizi sağlamak için pozitif ayrımcılığın yasalar çerçevesinde ifade edilmesi hafife alınmaması gereken bir husustur.

BU ANLAMDA KADINLAR LEHİNE YAPILAN VE YAPILACAK OLAN HERTÜRLÜ POZİTİF AYRIMCILIĞIN YANINDA YER ALACAĞIMI BELİRTMEK İSTİYORUM