Mesajı Okuyun
Old 02-12-2009, 19:04   #8
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avmurat
Sayın Kocabaş "Müracaata bırakılan dava TMK 166/4 maddesinin uygulanmasına esas alınmaz." demiş.Ben de aynı düşüncedeyim.Ancak bu konuda bir karar bulamadım.Bu durumda bir davam var.Bu nedenle konu ile igili karar aktarabilen arkadaş olursa sevinirim, saygılarımla.

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 1997/8162
Karar: 1997/9541
Karar Tarihi: 25.09.1997

ÖZET: Medeni Kanunun 134/4. maddesi uyarınca önce açılan davanın esastan red edilmesi ve fiili ayrılığın 3 yıl devam etmesi yeterlidir. Önceki davanın red sebebi önem taşımaz.

(743 S. K. m. 2, 134) (1086 S. K. m. 179)

Dava: Taraflar arasınadki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı dilekçesinde; davalı eşinden 1990 yılından beri ayrı yaşadığını, evlilik birliğinin sarsıldığını, bir araya gelmelerine imkan kalmadığı belirterek boşanmaya karar verilmesini istemiştir.

Davacı davasının dayandığı bütün maddi vakaları dava dilekçesinde göstermesi gerekmektedir (HUMK.md. 179/1). Maddi vakalar fiillerdir. Müphem konularda taraflardan ek bilginin alınmasıda imkan dahilindedir (HUMK.md.75). Buna karşılık hakim uygulayacağı hukuk kurallarını kendiliğinden dikkate almak zorundadır. Tarafların uygulanacak hukuk kuralını yanlış göstermiş olmalarını yahut hiç göstermemelerinin sonuca etkisi yoktur (4.6.1958 gün ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesi).

Davacı dilekçesinde, boşanma isteğini evlilik birliğinin temelinden sarsılması olgusuna (MK.md.134/1) dayandığı gibi, fiili ayrılık (MK.md.134/son sebebine de isnat ettirilmiştir. Her iki hukuki sebebin gerçekleşmemesi gerekçe gösterilerek dava retle sonuçlandırılmıştır.

a) Davacı, evlilik birliğinin, davalıdan kaynaklanan sebeple temelinden sarsıldığını ispat edememiştir. Kusurlu davranışın tamamını davacıda olduğu da tartışmasızdır. Bu durum karşısında Medeni Kanunun 134/1. maddesine dayanan boşanma isteğinin reddinde isabetsizlik yoktur.

b) İhtilaf, Medeni Kanunun 134/son maddesinin uygulanmasında toplanmaktadır. Medeni Kanunun 134. maddesi, 3444 sayılı Yasa ile değiştirilmiş ve boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulmamışsa hakimin boşanmaya hükmedebileceği kuralı getirilmiştir. Maddenin gerekçesi, uzun süre fiilen ayrı yaşayan eşlerin boşanmalarına imkan sağlamaktır. Bir boşanma davası açılıp reddedildikten sonra taraflardan biri müşterek yaşama yeniden dönmek istememiş olması halinde kanuni müeyyideler hiç bir zaman onu bu hayata dönmeye zorlayamayacaktır. Buna çare olarakda son fıkra düzenlenmiştir (Hükümet gerekçesi).

Medeni Kanunun 134/son maddesine göre boşanmaya karar verilebilmesi için, taraflardan birinin herhangi bir hukuki sebebe dayalı boşanma davası açması ve bunun reddine karar verilmiş olması gereklidir. Dava dilekçesi şekli bir sebeple reddedilmişse (dilekçe iptali gibi) veya dava açılmamış sayılmışsa Medeni Kanunun 134/son uygulamasında dikkate alınmayacaktır. Ret kararının davanın esasına ilişkin olması zorunludur. Nitekim, dava feragat sebebiyle bile reddedilse hakkın esasını ilgilendirdiğinden (HUMK. madde 91, 95/, 134/son maddenin uygulanmasına esas alınabilecektir. (HGK.'nun 12.4.1995 gün ve 138/384 sayılı kararı).

Mahkeme, önce açılan davada davacının dürüst davranmadığını, kendisine verilen süreye rağmen delil ibraz etmediğini bu sebeple red kararı verildiğini esasen bir başka kadınla da yaşadığının sabit olduğunu, önceki davanın boşanma sebebi yaratmak amacını taşıdığını belirterek davayı reddetmiştir.

Kişiler (herkes) haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadırlar (MK. md.2). Hak amacına uygun olarak kullanıldığı sürece hukukun koruması altındadır. Kötüye kullanılması halinde himayeden yoksun kalır ve dürüstlük kuralı devreye girer. Amacı aşan kısım yasaklanır. Hak amacı uygun kullanılmışsa verilen zarar hukuk düzeninde dürüstlük kuralına aykırı sayılmaz.

Medeni Kanunun 134/son maddesine dayanan davalarda ana olgu tarafların evlilik birliğini bozmuş ve bir daha bir araya gelememiş olmalarıdır. Kanunun boşanmayı daha önce açılmış ve redle sonuçlanmış bir davaya da bağlanması öncelikle ciddi bir ayrılığı resmen belgelemeye yöneliktir. İlk davada bir delil getirilmemiş olması hakkın kötüye kullanılması niteliğnide olamaz. Boşanma davası açılmış, ispat edilemediğinden reddedilmiştir. Kesinleşmesinden itibaren eşler davanın açıldığı tarihe kadar bir araya gelmemiştir. Boşanmaya karar verilebilmesi için Medeni Kanunun 134/son maddesinin aradığı şartlar gerçekleşmiştir. Yasanın tanıdığı bir hak kullanılmıştır. Sınırları da aşılmamıştır. Doğan zararın yine yasa çerçevesinde giderilmesi de imkan dahilindedir (MK. md. 143/1-2, 137, 162/son, 144 gibi).

Açıklanan husus üzerinde durulmadan yasanın yorumunda ve delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 25.09.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


Saygı ile, kolay gelsin.