Mesajı Okuyun
Old 23-12-2008, 16:59   #34
Av. Ferhat BÜYÜKADA

 
Varsayılan Hukuk Genel Kurulu kararı

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Yasanın önceki ve sonraki hali arasında bu durumu etkileyecek bir fark yok. Esasen değişikliğin ne amaçla yapıldığını anlamak da mümkün değil. Sadece kelime kalabalığı giderilmiş. Yargıtay'ın bu konuda yasa değişikliğinden sonra verilmiş bir kararını da bulamadım. Ancak Yargıtay görüşünü etkileyecek bir değişiklik değil.

Sayın Av. Can Doğanel, araştırmam sonucunda 2006 tarihli bir Genel Kurul kararı buldum. Verilen kararda asıl olarak 'görevsizlik-kesinleşme' problemi tartışılmıyor olsa da bu hususa ışık tutacak bilgiler mevcut. Ayrıca olayda 'yetkisizlik'ten bahsedilmiş ama kanun hükmü yetkisizlik ve görevsizliği birlikte değerlendirdiğinden sonuç değişmeyecektir kanaatindeyim. Karar şöyle:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2006/15-343
K:2006/367
T:14.06.2006

1086 s. Yasa m. 23,193
6762 s. Yasa m. 5

Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 8. Ticaret Mahkemesi'nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 14.12.2004 gün ve 2004/618-1575 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 20.09.2005 gün ve 2005/2131-4794 sayılı ilamı ile;
( ... Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13.11.2003 tarihli yetkisizlik kararının davacı vekiline 16.04.2004 tarihinde tebliğ edildiği karar altındaki mahkemenin şerhinden anlaşılmaktadır. Davacı vekili 16.04.2004 tarihinde dosya içerisinde bulunan dilekçeyi Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'ne vermiş, dosyanın yetkisizlik kararı uyarınca İstanbul Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesini istemiştir. Davacı vekilinin 16.04.2004 tarihli bu dilekçesinde hakim havalesinin bulunduğu, bu havalenin de 16.04.2004 tarihli olduğu, dosyanın gönderilmesi ve tebligat yapılması için gerekli giderlerin alındığı şerhini taşıdığı anlaşılmaktadır. Kararın
kesinleşmesinden sonra dosya Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 07.05.2004 tarihli yazı ekinde İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmiş, 02.06.2004 tarihinde yapılan dağıtım sonucu 8. Ticaret Mahkemesi'ne düşmüştür. Bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davanın açılmamış sayılmasına karar verilme gerekçesi süresinde başvurunun yapılmamasıdır. Ancak davacı vekili tarafından 16.04.2004 tarihinde Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi' ne verilen dilekçe gözden kaçırıldığından ve davacı vekili tarafından dosyanın gönderilmesi için süresinde gerekli başvurunun yapıldığı ve giderlerin ödendiği anlaşıldığından kararın bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Dava, davacı/iş sahibi tarafından edimini yerine getirmediği iddiasıyla davalı/yüklenici aleyhine Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılmıştır.
Davalı, bu mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmayarak sadece işbölümü itirazında bulunmuş; mahkemece önce bu talep reddedilmiş, sonraki celse bu karardan sarfınazar olunarak yetkisizlik nedeniyle dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
13.11.2003 tarihli bu karar davacı vekilinin yüzünde davalı vekilinin yokluğunda verilmiş; gerekçeli karar davalı vekiline 28.04.2004 tarihinde, davacı vekiline de kararın üstüne alınan imzası ile 16.04.2004 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili mahkemeye verdiği 16.04.2004 tarihli dilekçede yetkili mahkemeye dosyanın gönderilmesini istemiş ve dilekçe altına yapılan açıklama ile de masrafları yatırmıştır. Mahkemece 07.05.2004 tarihli üst yazı ile dosya İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmiş; 02.06.2004 tarihinde yapılan tevziatla dosya İstanbul Asliye 8. Ticaret Mahkemesi esasına alınmıştır.
İstanbul Asliye 8. Ticaret Mahkemesi, kararın bir gönderme kararı olup kesin olduğu ve süresinde mahkemeye gönderilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine özel dairece, süresinde başvuru oldugu gerekcesiyle hüküm bozulmuş; mahkemece onceki kararda direnilmistir.
Hükmu temyize davacı vekili getirmektedır.
Uyuşmazlık; Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen ve "yetkisizlik" olarak sonuca bağlanıp kesinleşen kararın, karar yerinde gösterilen yetkili mahkemece, davalı yanın sadece işbölümü itirazında bulunduğu gerekçesiyle "gönderme kararı" olarak nitelenip, buna göre işlem yapılmasına olanak bulunup bulunmadığı ve dosyanın mahkemesine gönderilmesi başvurusunun 10 günlük yasal sürede yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmekte yarar vardır ki, kesinleşmiş mahkeme kararları, kesinleştikleri şekliyle hukuksal sonuç doğurur ve gereklerine tüm mercilerin uyması zorunludur.
Eldeki dava, Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılmıştır.
Bu mahkemece, davalı yanca yetkiye itiraz edilmemesine ve işbölümü itirazının da süresin de yapılmamış olmasına karşın 13.11.2003 tarihinde verilen kararla aynen;
"Mahkememizin yetkisizliğine, dosyanın talep halinde bu davaya bakmaya yetkili bulunan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine..." karar verilmiş ve karar bu şekliyle kesinleşmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 193. maddesinde;
"Davacı, iptaline karar verilen dilekçenin yerine yeni bir dilekçe düzenleyip vermek zorundadır.
Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine davacının karşı tarafa gorevli veya yetkili mahkemede tebligat yaptırması zorunludur.
( Değişik fıkra: 26/02/1985 - 3156/7 md.; Değişik fıkra: 26/09/2004 - 5236 S.K. 13.mad. ) Her iki halde kararın
kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kağıdı teblig ettirilmesi gerekir.
Aksi takdirde dava açılmamış sayılır. Kanunda belirtılen ayrık hükümler saklıdır" hükmü yer almaktadır.
Yukarıda aynen alınan acık yasa hükmu karsısında yetkisizlik kararlarının
kesinleşmesi gerekmekte olup; kesinleşme tarihinden itibaren on gün içinde de yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kağıdı tebliğ ettirilmesi zorunludur.
Somut olayda da; "mahkemece verilen karar "yetkisizliğe" ilişkin olup, usulünce yapılan tebliğler sonucu kesinleşmiştir. Kararının açıklanan eksiklere dayanmış olması
kesinleşme olgusu karşısında sonuca etkili olmayıp; yetkisizlik kararı olma vasfını ortadan kaldırmaz. Kaldı ki, gönderme başvurusu kesinleşme tarihinden önce yapılmış; mahkeme kesinleşmeyi bekleyerek dosyayı "yetkili olduğunu karar yerinde gösterdiği" mahkemeye göndermiştir.
Kesinleşmiş yetkisizlik kararının süresinde yapılan başvuru üzerine gönderildiği mahkemece başka bir nitelemeye tabi tutulması ve açık "yetkisizlik" hükmüne rağmen "gönderme kararı" olarak ele alınıp, işlem yapılması da olanaklı değildir.
Durum bu olunca; kesinleşen "yetkisizlik kararı" üzerine yetkili mahkemeye gönderme başvurusu da 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 193. maddesinde öngörülen "10 günlük yasal sürede" yapılmış bulunmaktadır.
Yerel mahkemece; tüm bu olgular gözetilmeden, aksine düşüncelerle kararın kesin nitelikteki gönderme kararı olarak nitelenmesi ve 10 günlük yasal sürede gönderme başvurusu olmadığından bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış; direnme kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 14.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.