Mesajı Okuyun
Old 09-05-2013, 17:28   #8
Avukat Kaya

 
Varsayılan

Mevcut olayın 16. celsesi bugün görüldü. Karşı taraf ikinci tanık listesindeki mevcut tanıklarını dinletti. Sonrasında davanın kabulüne karar verilmesini talep etti. Sıra bize geldiğinde " davalı olarak ikinci tanık listesi bildirmek için süre talep ediyoruz" dedik. Karşı taraf vekili, muvafakat etmediğini bildirdi. Ancak Mahkeme; "resen araştırma ilkesi gereğince kanaat hasıl oluncaya kadar her iki tarafta tanık ve delil bildirebilir" diyerek talebimizi kabul etti. Yardımcı olması dileğiyle..

Cevap veren tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. İyi çalışmalar

T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/11291
Karar: 2005/1702
Karar Tarihi: 24.02.2005
HİZMET TESPİTİ DAVASI - SOSYAL GÜVENLİK HAKKININ KAMUSAL NİTELİĞİ - RESEN DELİL ARAŞTIRMASI - BİRDEN ZİYADE TANIK LİSTESİ VERİLMEMESİ KURALININ UYGULANAMAYACAĞI
ÖZET: Sosyal güvenlik hakkının kamusal niteliği ve buna dayalı olarak sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların kamu düzeniyle ilgili olması sebebiyle hakim tarafların gösterdiği delillerle bağlı kalmaksızın, gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla gerektiğinde resen delil araştırması yapmalı ve çalışma olgusunun varlığını kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit etmelidir.
(506 S. K. m. 79) (1086 S. K. m. 274)
Dava: Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 24.05.2002-26.05.2003 tarihleri arasında geçen ve Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Türkan Aslan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Karar: Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Kaynağını Anayasanın 60. maddesinden alan sosyal güvenlik hakkının kamusal niteliği ve buna dayalı olarak sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların kamu düzeniyle ilgili olması sebebiyle hakim tarafların gösterdiği delillerle bağlı kalmaksızın, gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla gerektiğinde resen delil araştırması yapmalı ve çalışma olgusunun varlığını kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit etmelidir. Bu yüzden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun birden ziyade tanık listesi verilmemesi kuralı bu tür davalar yönünden bağlayıcı değildir. Mahkemenin davacı tarafça sonradan bildirilen tanıkların davalı taraf izin vermediği için dinlenmemesine ve bu sebeple davanın reddine karar vermesi yukarıda açıklanan esaslar karşısında isabetsiz bulunmuştur.
Öte yandan dosyada mevcut delil durumuna göre davacının talep konusu tarihler arasında bu işyerinde çalıştığına dair yazılı delil niteliğindeki 18.06.2002 tarihli halk sağlığı laboratuarı portör muayene kaydı ile muhtelif tarihli sevk irsaliyeleri göz ardı edilmiş ve kararda bu delillerin değerlendirilmesi yapılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, davacının gösterdiği tanıkları dinlemek, resen delil araştırması yapmak, işyeri kayıtları, fatura, irsaliye vs. celbetmek ve elde edilecek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.02.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)