Mesajı Okuyun
Old 28-12-2012, 18:41   #2
av.mass

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/7170
K. 2005/9063
T. 27.9.2005
• MÜŞTEREK HESAP ( Hesaptaki Paylar Aksi İddia Edilip Kanıtlanmadıkça Birbirine Eşit Olduğu - Zira Para Müşterek Hesaba Yatırıldığına ve Pay Bakımından Bir Anlaşma Bulunmadığına Göre Mülkiyetin Yarı Yarıya Olmak Üzere Hak Sahiplerine Ait Olması Gerektiği )
• MÜLKİYETİN YARI YARIYA OLMASI ( Müşterek Hesaptaki Payların Aksi İddia Edilip Kanıtlanmadıkça Birbirine Eşit Olduğu )
• MEVDUAT HESABININ BİRDEN FAZLA KİŞİYE AİT OLMASI ( Mudilerden Birinin Ölümü Halinde Aksine Sözleşme Yoksa Hesaptaki Paraların Eşit Paylara Bölünecek ve Hayatta Kalan Mudiye Kendi Payının Ödenebileceği )
• MÜŞTEREK HESAPTAN PAYINDAN FAZLA PARA ÇEKME ( Murisin Ölümünden Sonra Müşterek Hesaptaki Paranın Tamamını Çekmiş Olduğuna Göre Payından Fazla Çektiği Miktarda Mirasçılara Karşı Sorumlu Olacağı )
818/m.61
4721/m.599,640
ÖZET : Dava konusu alacağa ilişkin hesap gelen banka yazısına göre; Z. adına müşterek hesap olup; müşterek hesaptaki paylar aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Zira, para müşterek hesaba yatırıldığına ve pay bakımından bir anlaşma bulunmadığına göre, mülkiyetin yarı yarıya olmak üzere hak sahiplerine ait olması gerekir.

Mevduat hesabı birden fazla kişiye ait ise, mudilerden birinin ölümü halinde, -aksine sözleşme yoksa-hesaptaki paralar eşit paylara bölünecek ve hayatta kalan mudiye kendi payı ödenebilecektir. Zira, taraflardan her biri hesaptan para çekerken payına göre kendi adına, payından fazlası için diğer hesap sahibinin vekili olarak hareket etmekte olup, payından fazla çektiği miktarda diğer hesap sahibine göre borçlu durumuna girer.

Davalı, murisin ölümünden sonra müşterek hesaptaki paranın tamamını çekmiş olduğuna göre, payından fazla çektiği miktarda mirasçılara karşı sorumlu olmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu müşterek hesaptaki alacakla ilgili olarak da davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

DAVA : Dava dilekçesinde 88.580.000.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davacılar vek.Av.Sedat Sönmez geldi. Aleyhine temyiz olunan Davalı vek.Av.Hüseyin Gültekin gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte; dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili dilekçesi ile; tarafların müşterek murisi Zülfi Güleç'in 28.10.2001 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak eşi davalı ile kardeşleri davacıların kaldığını, murisin ölümü ile mirasçılara gayrimenkul-menkul, ticari emtia ve muhtelif bankalarda paralar kaldığını; davalının Etibank Çemberlitaş Şubesindeki hesaptan 81.080.000.000 TL'yi ( 48.987.70 dolar mukabili olup ) bankadan çekmesine rağmen mirasçılardan sakladığını; ayrıca, halen davalının oturduğu evin altında 15.000.000.000 TL'lık kağıt depolanmış olup bu kağıtlarında bulunamadığını, ½'sinin mirasçılara ait olması gerektiğini iddia ederek; toplam 88.580.000.000 TL'nın ihtar tarihinden itibaren ticari temerrüd faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; "Davacı tenkis istememektedir. Dava konusu yapılan para ise bankadaki müşterek hesaptır. Vadeli hesap taahhütnamesinin 1.maddesine göre hesabın müşterek olması halinde hesap sahipleri tek bir imza ile hesap üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Davalı bu parayı murisin sağlığında da tasarruf edebilirdi" gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

Dava konusu alacağa ilişkin hesap gelen banka yazısına göre; Zilfi-İhsaniye Güleç adına müşterek hesap olup; müşterek hesaptaki paylar aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Zira, para müşterek hesaba yatırıldığına ve pay bakımından bir anlaşma bulunmadığına göre,mülkiyetin yarı yarıya olmak üzere hak sahiplerine ait olması gerekir ( 11.HD.21.3.2002;1579/2539; Acar, sh.336,337 ).

Mevduat hesabı birden fazla kişiye ait ise, mudilerden birinin ölümü halinde, -aksine sözleşme yoksa-hesaptaki paralar eşit paylara bölünecek ve hayatta kalan mudiye kendi payı ödenebilecektir. ( Reisoğlu, Seza: Bankalar Kanunu Şerhi, Ankara 2002,sh.390 ) Zira, taraflardan her biri hesaptan para çekerken payına göre kendi adına, payından fazlası için diğer hesap sahibinin vekili olarak hareket etmekte olup, payından fazla çektiği miktarda diğer hesap sahibine göre borçlu durumuna girer ( 2 HD.29.1.1987, 495/11191; HGK.11.2.1998, 40/75 ).

Davalı, murisin ölümünden sonra müşterek hesaptaki paranın tamamını çekmiş olduğuna göre, payından fazla çektiği miktarda mirasçılara karşı sorumlu olmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu müşterek hesaptaki alacakla ilgili olarak da davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 400 YTL vekalet ücretine davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.09.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/16263
K. 2004/6900
T. 10.5.2004
• MÜŞTEREK BANKA HESABI ( Hesaptaki Miktarda Paydaşların Eşit Oranda Hakları Olduğu - Müşterek Hesabın Münferit Hareket Etme Yetkisi İle Açılması Halinde Hesap Sahipleri Münferiden Hesaptan Para Çekebileceği )
• MÜŞTEREK HESAP SAHİPLERİ ( Hesap Kartonlarında İmzasının Bulunmaması Bu Hesabın İmzası Bulunan Kişi Adına Olduğunun Kabulü Anlamına Gelmediği )
• HESAP EKSTRESİ ( Paranın Banka Müdürü Tarafından Çekildiği Yazılı Olması - Tahsil Dekontunda İmzasının Bulunmadığı Anlaşıldığından Mahkemece Genel Müdürlükte Mevcut Bilgisayar Kayıtları İncelenmek Üzere Bilirkişi Aracılığıyla Kim Tarafından Çekildiğinin Tespiti Gereği )
• BANKA MÜDÜRÜNÜN BAŞKASININ HESABINDAN PARA ÇEKMESİ ( Hesap Ekstresinde Yazılı Olması - Tahsil Dekontunda İmzasının Bulunmadığı/Genel Müdürlükte Mevcut Bilgisayar Kayıtları İncelenmek Üzere Bilirkişi Aracılığıyla Kim Tarafından Çekildiğinin Tespiti Gereği )
ÖZET : Kural olarak bankacılık işlemlerinde hesapların müşterek olması halinde, hesaptaki miktarda paydaşların eşit oranda hakları olduğunun kabulü gerekir. Müşterek hesabın ( münferit hareket etme yetkisi ile açılması ) halinde, hesap sahipleri münferiden hesaptan para çekebilirler. Hesap sahiplerinin hesap kartonlarında imzasının bulunmaması, bu hesabın, imzası bulunan kişi adına olduğunun kabulü anlamına gelmez.

Dolar hesabıyla ilgili hesap ekstresinde, paranın P.B. tarafından çekildiği yazılıdır. P.B. bankanın müdürü olup, tahsil dekontunda imzasının bulunmadığı anlaşıldığından Mahkemece genel müdürlükte mevcut bilgisayar kayıtları incelenmek üzere bilirkişi aracılığıyla araştırma yapılması, hesaptaki paranın kim tarafından çekildiğinin tespiti gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "Alacak" davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de çağrı kağıdı gideri ödenmediğinden bu isteğin reddiyle incelemenin evraklar üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, kardeşi olan davalının, ortak murisleri P.B. ile müşterek hesaptaki 40.000 Dolar ile yine kendileri ile murisleri annesi ve dava dışı kardeşleri F. adına kayıtlı olan 10.000.000 TL'lık banka hesabının muris annelerinin sağlığında çekip kendisine herhangi bir pay vermediğini ileri sürerek, miras hissesi karşılığı 25.000.000.000 TL'nin ödetilmesini istemiştir.

Davalı, davacının ileri sürdüğü hususların varit olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının, davalı ile kardeş olup, murisleri P. B.nin 2001 yılında vefat ettiği, geriye mirasçı olarak davanın tarafları ile dava dışı F. Gözüaçık'ı bıraktığı, davalının olayların vuku bulduğu tarihte Vakıfbank K. Şubesi Müdürü bulunduğu davacının ise hukuki ehliyete haiz olmaması nedeniyle babasının velayeti altında olduğu dosya içindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Vakıfbank K. şubesinden alınan karşı yazıda dava konusu 4005347 nolu hesabın davalı ile P. B. adına müşterek olarak ancak münferit hareket etme yetkisiyle açıldığı, hesap kartonunda yer alan imza örneğinin davalıya ait olduğu, bilgisayar sistemi hesap sahibinden ancak birisinin adını gösterdiğinden hesap sahibi olarak P. B. adına görüldüğü ve hesap ekstresinde 9.6.1997 tarihinde hesabın P. B. tarafından kapatıldığı anlaşılmaktadır. Yine aynı şubedeki 1004294 nolu hesabın ise murisleri P. B. ile davacı, davalı dava dışı F. adına müşterek olarak münferit hareket etme yetkisiyle açıldığı keza bilgisayar kayıtlarında hesap sahibi olarak P. B. nin adının yazılı bulunduğu, hesap ekstresine göre bu hesabın 14.5. 1996'da açıldığı, 7.6.1996 tarihinde kapatıldığı anlaşılmakla birlikte, tahsil dekontunda paranın kim tarafından çekildiği de anlaşılamamaktadır. Davacı az yukarıda açıklanan hesapların o tarihlerde aynı bankanın müdürü olan davalı tarafından kapatıldığını ileri sürmüş, davalı ise temyiz dilekçesinde vermiş olduğu cevapta bu hesapların müşterek olmayıp kendisine ait olduğunu hesap kartonunda ise sadece kendisinin imzasının bulunduğunu ileri sürmüştür.

Kural olarak bankacılık işlemlerinde hesapların müşterek olması halinde hesaptaki miktarın paydaşların eşit oranında hakları olduğunun kabulü gerekir. Müşterek hesabın münferit hareket etme yetkisi ile açılmasının anlaşılması halinde ise hesap sahipleri birlikte hareket ederek hesaptan para çekebileceği gibi, her bir hesap sahibi münferiden de para çekebilir. Hesap sahiplerinin hesap kartonlarında imzasının bulunmaması bu hesabın imzası bulunan kişi adına olduğunun kabulü anlamına gelmez. Kaldı ki banka müdürü olan davacı hesabı açtırıp hesabın diğer paydaşlarla birlikte müşterek olduğunu hesap kartonuna yazdırdığına göre mahkemenin kabulünün aksine bu hesapların müşterek olduğunun kabulü gerekir. Dolar hesabı ile ilgili hesap ekstresinde paranın P. B. tarafından çekildiği yazılıdır. Kural olarak hesap kartonunda imzası bulunmayan kişinin hesaptan para çekebilmesi için öncelikle bu kartonu imzalaması ve bilahare tahsil fişini de imzalayıp vermesi gerekir. P. Tarafından çekildiği savunulan tahsil dekontunda P.'nin imzasının bulunmaması halinde ortada açıkça bankacılık kusurunun bulunduğunu, dolayısıyla bu paranın o zamanki şube müdürü olan davalı tarafından o bankada müdür olarak görev yapmanın verdiği yetkinin de kullanılarak çekildiğinin kabulü, zorunlu hale getirir. Türk parası hesabının ise kim tarafından kapatıldığına ilişkin tahsil dekontunda isim ve imza bulunmadığı anlaşılmıştır.

Mahkemece değinilen bu yönler gözetilerek gerektiğinde genel müdürlükte bulunan bu hesaplara ilişkin varsa her türlü bilgi ve belge ile hesabın bulunduğu şubedeki tüm bilgi ve belgeler bunlara ilişkin bilgisayar kayıtları incelenmek suretiyle bankacılık işlerinde deneyimli ve konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulu vasıtası ile gerekli araştırma ve inceleme yapılıp hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA peşin harcın istek halinde iadesine. 10.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

kanatimizce bu bir alacak davası olarak görülmelidir.