Mesajı Okuyun
Old 15-05-2005, 21:00   #7
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Ben hukuk fakültesinde 3. sınıf öğrencisiyim ve şu zamana kadar sanki hiç birşey öğrenmemiş gibiyim.Özellikle,çevremde hukuk okuduğumu bilen arkadaşlarımdan çok tepki alıyorum.Bana sordukları şeylerden (hukukla ilgili) tatmin olabilecekleri cevaplar alamadıkları için benim gelecekteki hukukçuluğum hakkında yerli yersiz eleştiriler yapıyorlar.Doğrusu ben de bu eleştirilerden sonra bilgilerim hakkında şüpheye düşüyorum.Çoğu şeyde eksik olduğumu düşünüyorum. Şimdilik sadece teoride bir şeyler öğreniyoruz.Acaba pratiğini avukatlık stajında mı öğreneceğiz, bunu merak ediyorum.
Ve affınıza sığınarak şöyle bişey sormak istiyorum:
hukuk eğitimi almış arkadaşlarım;size üniversite öğreniminizde bazı idari ve adli makamlara nasıl dilekçe yazılır öğretildi mi.Ya da benim şu anda bunu eksik bilmem sizce ayıp mı?


Mesajı okuyunca kendi kendime, fakülteye ilk başladığımda bende de dilekçe nasıl yazılır, ne zaman dilekçe yazmayı öğretecekler kaygısı varmıydı? diye düşündüm. Hatırlıyamadım bir türlü, ama bana öyle geliyorki, böyle bir kaygım yoktu. Fakültede dilekçe nasıl yazılır öğretildimi? Onuda hatırlamıyorum. Bildiğim kadarı ile öğretilmedi. Öğrenimi bitirdikten sonra, apar topar Almanyaya geldiğim için, avukatlık stajıda yapmadım; Sözün kısası bana kimse bir dilekçenin nasıl yazılacağını öğretmedi. Türkiyedeki herhangi bir mahkemeye veya idari makama bir dilekçe yazsam geri çevirirler belkide, bilemiyorum. Buna karşılık mahkemelere yakın yerlere çadır kurmuş bir arzuhalcinin dilekçesi geri çevrilmez. Çünkü arzuhalci dilekçenin nasıl yazılacağını, mahkemenin hangi çekil ve içeriği aradığını bilir, ben bilmiyorum.

Hukukçuluğu dilekçe yazmaya, tanıdık ve akrabaların sordukları soruları cevaplandırmaya indirgeyen düşünce tarzı tuhafıma gitti açıkçası. Bir fizik fakültesi öğrencisinden havaya atılan bir taşın ne kadar uzağa gideceğini, ne zaman yere düşeceğini hesaplamayı beklemek gibi veya bir mimarlık fakültesi öğrencisinden üzerinden yüz tonluk araçların geçebileceği bir küprü yapmayı beklemek gibi bir şey. Taşın ağırlığını ve atan kişinin gücünü bilen bir kimse, taşın ne kadar uzağa gideceğini ve nereye düşeceğini, fizikçi olmasa bile açağı yukarı tahmin eder; Aynı şekilde inşaattan anlayan bir kişi, üzerinden bir veya birkaç kişinin geçebileceği bir küprü kurabilir. İş hesaplamaya gelince durum değişir; Onu sadece işin teorisinden ve hesaplamasından anlayan yapar.

Aynı durum hukukta da geçerlidir; Hukuk sadece dilekçe yazmak değildir. Sadece avukatlık olmadığı gibi. Hukuk herşeyden önce, sosyoloji, psikoloji, felsefe, pedagoji gibi başka bilim dallarını da ilgilendiren bir bilim dalıdır.

Bir dilekçenin nasıl yazılacağını, mahkemeye nasıl hitap edileceğini, savunmanın ne şekilde yapılacağını ileride yapacağınız staj döneminde, eğer çok merak ediyorsanız daha önce bile bir avukattan öğrenebilirsiniz.

Hukuku bir sosyal bilim olarak kavramadığınız ve hukuk mantığını olaylara uygulamadığınız sürece, başarılı bir avukat olsanız bile, iyi bir hukukçu olamasınız. Bununda tek yolu okumaktan ve araştırmadan geçer. Ezberden ve kalıpçı düşünceden değil. Sayın 80li genç meslekdaşım kendi kendinize ve başkalarına şimdiden sorular yönelttiğinize bakılırsa iyi yoldasınız.

Sabır, çaba ve başarılar

Saygılarımla