Mesajı Okuyun
Old 30-10-2002, 03:24   #1
ege

 
Varsayılan Fasulye Yazıları :-)2

Büyüyünce Ne olacağız?

Yaşamın bir “rüzgar gibi geçti”ğini ne zaman farketmeye başlıyoruz dersiniz.
Çocukluğumuzun o neşeli ağaç tepelerinde dut toplarken, yolda değil de hep bahçe duvarlarının tepesinde yürüyerek duvardan duvara atladığım zamanlarında, ilkokulda beslenme saatlerinde bize dağıtılan süte karıştırmak için evlerimizde hazırladığımız kahve-şeker karışımlarını kakaosu olan arkadaşlarımla değiş tokuş yaptığım zamanlarında pek farkında değildim sanırım.
Çünkü o zamanlar hep bir “gelecek” vardı bizim için.
Çünkü o zamanlar en çok sorulan soruydu:”büyüyünce ne olacaksın?”
Ve çocukluğumuzun en büyük hayalleriyle oyunlarımız oynuyorduk o zamanlar; öğretmen oluyorduk, doktor oluyorduk, anne oluyorduk bez bebeklerimize,komşu oluyorduk birbirimize.
Ve hep “büyüyünce ne olacağımızın” düşleriyle uyuyorduk.

Sonraları “büyüyünce ne olacağımızın” kaygısıyla büyümeye başladık.
Büyüyünce bir şey olabilmek için bir şeyler de “başarmak” lazımdı.
Başarılması gereken sadece dersler değildi, sadece dersler olsa çok kolaydı çünkü.
“başarmak” denen şey başka bir şey di. Koca bir sınav vardı yüz binlerce yaşıtımın girdiği ve hepsi bu sınava “bir şey” olmak için giriyordu..
Ama o sınavda “ bir şey olmak” büyünce olmak istediğin değildi işte..
Yaşam denen içinde akıp gittiğimiz bu nehri o zaman farketmeye başladım sanırım.
Düşlerim aslında bir “düş” tü.
Ben ne kadar istesem de “O” nun istediği oluyordu galiba.
O zaman bir uzlaşma yolu olmalı diye düşünmeye de başladım.. İlk sınavda uzlaştık da sanırım,Benim istediğimi “O” vermedi, ama verdiği ile de bir sürpriz yaptı.
“Büyüyünce olacağım” işim belli gibiydi artık..
Ama sadece “uzlaşmıştık”..
Uzlaşmayı anlamak gerekiyordu bundan sonra..Uzlaştığım zaman seviyordu “yaşam “ da beni.Sevilmek de güzel bir duygu..
Nasıl olsa “büyüdüğüm zaman” çocuk düşlerimi yapabilme şansım da olacaktı..
Önce uzlaşmak gerekli..
Uzlaşma başladı sonra yaşamla aramızda, ne farkeder ki nasılsa “ben büyüyünce...”

Bir sabah sokakta yürürken küçük bir çocuk bir yazı tutuşturdu elime, “abla ne verirsen..” diyerek..”Bugün Allah için ne yaptın?” diyordu yazı..
Elime aldım, çocuğa baktım,baktım....
“Bugün kendim için ne yaptım??”
Anladım ki bugün; “dün beklediğim YARIN..”
O günden bu yana sanırım pek uzlaşmıyorum artık..
Biliyorum ki “yarın”larım artık “dün” kadar uzun değil..

Ege
29.10.2002