Mesajı Okuyun
Old 05-09-2011, 10:48   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

İknci araç bakımından ruhsatta malik görünen A şahsının işleten sıfatı ile sorumluluk riski söz konusu değildir.
Çünkü uzun süreli kiralama sözleşmesi ile kiralama halinde işleten sıfatı ortadan kalkmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre, trafik kaydı işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, <İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde uzun süreli kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi nam ve hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.> Şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, <Bir motorlu taşıtın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bir bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." Hükmüne yer verilmiştir.
Öğretide "uzun süre kavramı" için iki görüş söz konusudur. Birincisi, uzun sürenin belirli bir sayıyla sınırlandırılması (üç gün); ikincisi ise, böyle bir sınırlandırma yapmadan araç işletenin belirlenmesinde esas alınan "maddi ölçüler"in (araç üzerinde eylemli hakimiyet ve ekonomik yarar) bir kısmının motorlu aracın kiracısı üzerinde eylemli olarak gerçekleşmiş olmasını esas almaktadır. Yargıtay uygulamasına göre
uzun süre kavramının belirlenmesi için ortaya atılan birinci görüş benimsenmemiştir.Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekecektir. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayınızda kra sözleşmesi ile ikinci aracın uzun süreli kıraya verildiği ve araç üzerinde A şahsının fiili hakimiyetin ve ekonomik yararlanma unsurlarının bulunmadığı kanıtlandığı takdirde sorumluluğu bulunmayacaktır.