Mesajı Okuyun
Old 17-09-2009, 15:36   #2
avukatselvi

 
Varsayılan

6167 S Yasa m 2 "Bankalar, çek hesabı açmak maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca 9 uncu maddeye göre bankalara yapılan duyurular çerçevesinde her birinin kendi nezdinde oluşturduğu kayıtlardan araştırırlar; ayrıca bu kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler"

Bu maddeye göre, bankanın yasaklılığı bulunana çek hesabı açmakta kusurlu olduğu açıktır. Ancak, çek bedellerinin/uğranılan zararın bankadan istenmesi durumunda, çeki alanın da keşideciyi araştırma yükümlülüğünden bahisle kusur oranı paylaştırılabilmektedir. Hatta, ilgili yasa maddesinde sorumluluk açık olmasına rağmen, borçlu hakkında girişilen takibin sonuçsuz kalmasıyla zararın oluşacağı gibi bir karar da anımsıyorum (ancak şimdi bulamadım).


T.C.YARGITAY11. HUKUK DAİRESİE. 2004/6365K. 2005/2865
T. 28.3.2005
• BASİRET GÖSTERMEKTEKİ İHMALİ DAVRANIŞ ( Her Tacirin Basiretli Bir İşadamı Gibi Hareket Etmesi Zorunluluğunun Hükme Bağlanması Karşısında Basiret Göstermekteki İhmali Davranış Haksız Fiil Oluşturduğu )
• HAKSIZ FİİL ( Zarar Doğduğu Takdirde İlliyet Bağının Varlığı Kabul Edildiği - Mahkemece Dava Dışı Şirketin Çek Yasaklısı Olup Olmadığı ve Dava Konusu Çeklerin Bu Dönemde Davalı Banka Tarafından Verilip Verilmediğinin Araştırılması Gereği )
• MÜTERAFIK KUSUR ( Davalı Bankanın da Çek Hesabı Açmaktan ve Çek Keşide Etmekten Yasaklı Olduğu Dönemde Dava Dışı Şirkete Çek Karnesi Vermesi Halinde )
• TACİRİN BASİRETLİ BİR İŞADAMI GİBİ HAREKET ETMESİ ( Zorunluluğunun Hükme Bağlandığı/Basiret Göstermekteki İhmali Davranış Haksız Fiil Oluşturduğu ve Zarar Doğduğu Takdirde İlliyet Bağının Varlığının Kabul Edildiği )
• ÇEKLERİ KARŞILIKSIZ ÇIKAN ŞİRKETE ÇEK KARNESİ VEREN BANKANIN EYLEMİNDEN DOLAYI UĞRANILAN ZARARIN TAZMİNİ ( Davalı Bankanın Çek Keşide Etmekten Yasaklı Olduğu Dönemde Dava Dışı Şirkete Çek Karnesi Vermesi Halinde Müterafık Kusurun Oluştuğu )
• İLLİYET BAĞI ( Her Tacirin Basiretli Bir İşadamı Gibi Hareket Etmesi Zorunluluğunun Hükme Bağlanması Karşısında Basiret Göstermekteki İhmali Davranış Haksız Fiil Oluşturduğu - Zarar Doğduğu Takdirde İlliyet Bağının Varlığının Kabul Edildiği )
3167-1/m.1,2
6762/m.20/2
ÖZET : Dava, çekleri karşılıksız çıkan dava dışı şirkete çek karnesi veren ve bu şirketin mali durumu hakkında kendi çalışanı tarafından güvence yaratan davalı bankanın bu eyleminden dolayı uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir. Tacir olan davacının mali durumunu bildiği dava dışı şirket ile ticari ilişkisini sürdürmesi ve bu şirketin keşidecisi olduğu çekleri kabul etmesi suretiyle kusurlu davrandığı sabit olup davalı bankanın da, çek hesabı açmaktan ve çek keşide etmekten yasaklı olduğu dönemde dava dışı şirkete çek karnesi vermesi halinde müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerekir. 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda çek yasaklısına çek karnesi vermekten dolayı bankaların sorumluluğunu düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Aynı Kanunun 1. ve 2. maddelerinde bankaların, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını araştırma ve bu kişilerin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterme yükümlülüğünün düzenlenmesi ve Türk Ticaret Kanununun 20/2. maddesinde de, her tacirin basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi zorunluluğunun hükme bağlanması karşısında, basiret göstermekteki ihmali davranış haksız fiil oluşturur ve zarar doğduğu takdirde illiyet bağının varlığı kabul edilir. Bu nedenle, mahkemece, dava dışı şirketin çek yasaklısı olup olmadığı ve dava konusu çeklerin bu dönemde davalı banka tarafından verilip verilmediği araştırılmalı, davalı bankanın müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek değerlendirme yapılmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 9. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 22.12.2003 tarih ve 2002/452 - 2003/1625 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkil şirketten sürekli olarak hammadde satın alıp karşılığında çek veren dava dışı Y... Ltd. Şti.'nin çeklerinin karşılıksız çıkması üzerine bu şirkete mal satımının durdurulduğunu, bir süre sonra Y... Ltd. Şti.'nin en büyük alacaklısı olan davalı bankanın bu şirketi fiilen devralıp işletmeye başladığını, Y... Ltd. Şti.'nin başına geçen davalı banka elemanı Şevki A.'nın güvence vermesi üzerine müvekkili tarafından mal satımına yeniden başlandığını, ancak Y... Ltd. Şti. tarafından keşide edilen iki adet çekten toplam ( 46.167 ) ABD Doları alacaklarının tahsil edilemediğini, çek yasaklısı şirkete çek veren, bu çeklerin ödeneceği garantisiyle müvekkilinden mal alan, çek hesaplarında bulunan yeterli miktarda parayı kredi alacaklarının tahsili için kullanıp çeklerin karşılıksız kalmasına sebebiyet veren davalı bankanın kusurlu olduğunu ileri sürerek, anılan meblağın temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkil bankanın dava konusu çeklerin üzerinde cirosu bulunmadığı gibi aval veren sıfatının da olmadığını, Şevki A.'nın sadece müvekkil banka ile Y... Ltd. Şti. arasında imzalanan borç tasfiye protokolü uyarınca görevlendirilen ve temsil ve imza yetkisi bulunmayan kontrol elemanı olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranmayan davacının bu davranışının sonuçlarına katlanması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, ekonomik durumunun bozulduğunu bildiği şirkete sonradan mal satarken kişisel veya ayni güvenceler almayan davacının basiretli bir işadamı gibi davranmadığı ve asıl kusurlunun bizzat davacı şirket olduğu, davacının zarara uğramasında davalı bankanın herhangi bir kast veya kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, çekleri karşılıksız çıkan dava dışı şirkete çek karnesi veren ve bu şirketin mali durumu hakkında kendi çalışanı tarafından güvence yaratan davalı bankanın bu eyleminden dolayı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Tacir olan davacının mali durumunu bildiği dava dışı şirket ile ticari ilişkisini sürdürmesi ve bu şirketin keşidecisi olduğu çekleri kabul etmesi suretiyle kusurlu davrandığı sabit ise de davalı bankanın da, çek hesabı açmaktan ve çek keşide etmekten yasaklı olduğu dönemde dava dışı şirkete çek karnesi vermesi halinde müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerekir. 3167 sayılı Kanunda çek yasaklısına çek karnesi vermekten dolayı bankaların sorumluluğunu düzenleyen bir hüküm yok ise de aynı Yasanın 1. ve 2. maddeleri ile TTK'nın 20/2. maddesinde düzenlenen basiretli göstermekteki ihmali davranış haksız fiili oluşturur ve zarar doğmuşsa illiyet bağının varlığı kabul edilir. Bu durum karşısında, mahkemece, dava dışı Y... Ltd. Şti.'nin çek yasaklısı olup olmadığı ve dava konusu çeklerin bu dönemde davalı banka tarafından verilip verilmediği araştırılmadan, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

2- Yine, davacı tarafça, davalı bankanın dava dışı şirket yönetimine katılmak üzere kendi elemanını görevlendirdiği, alacaklarını tahsil edebilmek ve dava dışı şirketi işletebilmek için çek karnesi verdiği ve bu elemanının dava dışı şirketin ödemelerini yapacağı konusunda güvence yarattığı, tüm bu nedenlerle davalı bankanın kusurlu olduğu iddiası üzerinde de yeterli değerlendirme yapılmamıştır. O halde, mahkemece, dava dışı şirketin davalı banka ile olan ilişkileri de gözönünde bulundurularak, davalı bankanın da müterafik kusurlu olduğunun kabulü ile 3167 sayılı Kanunun 1 ve 2. maddeleri uyarınca sorumluluğu değerlendirilmek ve sonucuna göre karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) ve ( 2 ) no.'lu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.