Mesajı Okuyun
Old 13-10-2010, 10:55   #22
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ali ümit aksu
Soruma maalesef cevap alamadım.Sulh ve iş mahkemelerinde katılma yoluyla temyiz hangi kanunun hangi maddesine göre mümkün değildir?Çok araştırdım ama bulamadım.Engelin sebebini açıklama iyiliğinde bulunana çok teşekkür edeceğim.Sebep gösterilmezse yasak ve dayanağı yok sayacağım.Bana göre adaletsizlik.En iyi dileklerimle.

Alıntı:
Yazan srr drn
Selamlar,

Benzer mesajları görünce sormak istedim.Talebimiz doğrultusunda karar verilmiş bir kayyım atama davamız var; Sulh Mahkemesi kararda lehimize vekalet ücretine hükmetmedi. Sırf bunun için temyiz edecek değiliz, ancak karşı taraf muhtemelen temyiz edecektir. Bu durumda katılma yoluyla temyiz etmemiz mümkün olur mu? Basit yargılama usulüne ait özel bir düzenleme bulamadım, bu durumda yazılı yargılama usulü kuralları geçerlidir diyebilir miyiz?

Kolaylıklar...

Sulh hukuk mahkemeleri kararlarına karşı da katılma yoluyla temyiz mümkündür. Halen yürürlükte olan HUMK'un ilgili maddeleri şu şekildedir:

Alıntı:
MADDE 437 - (Değişik: 2494 - 16.7.1981) Sulh mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresi sekiz gündür. Bu süre ilâmın usulen taraflardan herbirine tebliği ile işlemeye başlar.

433 üncü madde, sulh mahkemesi kararlarının temyizi halinde de uygulanır.


Alıntı:
MADDE 433 - (Değişik: 2494 - 16.7.1981) Temyiz dilekçesi, hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ olunur. Tebliğ tarihi temyiz dilekçesinin dosyada kalan aslına işaret edilir.

Karşı taraf, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesini, hükmü veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verebilir. Cevap veren, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde de bulunabilir.

Hükmü veren mahkeme, cevap verildikten veya bunun için belli süre geçtikten sonra, dosyayı dizi listesine bağlı olarak Yargıtayın görevli dairesine gönderir.