Mesajı Okuyun
Old 01-02-2010, 12:23   #3
alperyldrm

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özgür KARABULUT
Merhabalar;

Belirttiğiniz gibi bu suçta temel etken "kast"tır. Borcun doğumundan sonra gerçeklemiş bir tasarrufun -kural olarak- alacaklıyı zarara sokmak kastıyla hareket edildiğine karinedir. Muvazaanın olmadığının ispatı, bence suşun oluşmadığının ispatına tek başına yeterli değildir.

Borçlunun, "alacaklısını zarara sokmak maksadıyla" veya "asıl olmayan borçlar ikrar ederek" kendisine ait bir malı "hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek" elinden çıkarması hususu tartışılacaktır. Ve muhtemelen İİK 277 vd. uyarınca tasarrufun iptali davası ile birlikte yürütüleceğinden bu hususların yargılama aşamasında ispat edilmesi gerekir.

Özetle, (1) numaralı sorunuza; satışın muvazaalı olmadığının ispatının gerekli ama yeterli olmadığı,

(2) numaralı sorunuza ise, şikayetçi tarafın iddia etmesi halinde kapatılan borçların "asıl olmayan borçlar ikrar etmek" olmadığını ispat etmenizin gerekeceği, yanıtını vereceğim.

Saygılarımla...

Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim

1.Soruma vermiş olduğunuz yanıta bende katılıyorum. Ama konuyla ilgili yargıtay kararlarını incelediğimde hep muvazanın ispatlanması yönünde görüşler bildirilmiş.

2. sorumda ek bilgi vermem gerekirse, satış sonrası elde edilen para ile vergi borçları ile ticari defterlerde görünen bir borç kapatılmış. Ayrıca satıştan elde edilen gelir ile gerçek bir borcun ödenmesi neticesinde kastın oluşmayacağına ilişkin bir karar da bulamadım.