Mesajı Okuyun
Old 10-03-2014, 13:59   #74
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/10621
K. 2013/9724
T. 20.6.2013

• KATILMA ALACAĞI DAVASI ( Çekilen Kredinin Boşanma Davasının Açıldığı Tarihe Kadarki Taksitlerinin Edinilmiş Mallardan Ödendiği - Kalan Taksit Karşılığı Olan Edinilmiş Malın Borcunun Boşanma Dava Tarihinden Sonra Davalı Tarafından Ödeneceğinin Gözetilmesi Gerektiği )

• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ ( Kalan Kredi Taksidi Karşılığı Olan Edinilmiş Malın Borcunun Boşanma Dava Tarihinden Sonra Davalı Tarafından Ödeneceği Gözetilerek Karşılığının Karar Tarihine Yakın Bir Tarihte Hesaplanacak Taşınmazın Sürüm Değerinden Edinilmiş Malın Borcunun Düşürülmesi Gerektiği )

• EŞLERİN KİŞİSEL MALLARI ( Evlilik Öncesi Edinilen Aracın Davalı Tarafından Üçüncü Kişiye Satılarak Edinilen Paranın Davalı Tarafından Kooperatifin Ara Taksitlerine Ödendiği - Bu Davacının Babasının Beyanıyla Sabit Bulunduğundan Davalının Kişisel Malı Olarak Hesaplamada Gözetileceği/Katılma Alacağı )

• TAKAS MAHSUP ( Katılma Alacağı Davası - Aracın Üçüncü Kişiye Satış Tarihindeki Sürüm Değerinin Konunun Uzmanı Bilirkişi Aracılığıyla Saptanması Gerçek Satış Bedelinin Belirlenmesi ve Bu Paranın Davalının Kişisel Malı Olduğu Gözetilerek Hesaplanacak Artık Değerden Düşürülmesi Gerektiği )

• FAİZ ( Davacı Vekilinin Dava Dilekçesi ve Islah Dilekçesinde Dava Tarihinden İtibaren Reeskont Faizine Hükmedilmesini İstediği - Tasfiyenin Sona Erdiği Tarih Kararın Verildiği Tarih Olduğundan Karar Tarihinden İtibaren Edinilmiş Mallar Bakımından Yasal Faize Hükmedilmesi Gerektiği/Katılma Alacağı Davası )

4721/m.232,235,236,239

ÖZET : Dava, yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde katılma alacağı istemine ilişkindir. Dosya kapsamında bulunan banka hesap ekstralarına ve taksitlendirme cetveline göre davalı tarafından anapara olarak kredi çekildiği, 60 taksit halinde ödenmesi öngörülmüş olup, boşanma davasının açıldığı tarihe kadar taksitlerin edinilmiş mallardan ( tarafların gelirlerinden ) ödendiği, kalan taksitlerin ise boşanma davasının açıldığı ve mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra davalının kişisel malından karşılanması gereken para olup davalının kişisel malı olarak göz önünde tutulması gerekir. Yani kalan taksit karşılığı para davalı adına tapuda kayıtlı bulunan bağımsız bölümden kaynaklanan edinilmiş malın pasifi ( borcu ) olduğu konusunda bir duraksama bulunmamaktadır. Bu bakımdan kalan taksit karşılığı olan edinilmiş malın borcunun boşanma dava tarihinden sonra davalı tarafından ödeneceği gözetilerek karşılığının karar tarihine yakın bir tarihte hesaplanacak taşınmazın sürüm değerinden edinilmiş malın borcu ( pasifi olarak ) düşürülmesi gerekir. Bundan ayrı evlilik öncesi edinilen aracın davalı tarafından üçüncü kişiye satılarak edinilen paranın davalı tarafından kooperatifin ara taksitlerine ödendiği bu hususun davacının babasının yargılama oturumunda alınan beyanıyla sabit bulunduğundan davalının kişisel malı olarak hesaplamada gözetilmesi gerekir. Ne var ki 3 kişiye satılan aracın satış tarihindeki değerinin mahkemece belirlenmediği saptanmıştır. Bu sebeple söz konusu aracın üçüncü kişiye satış tarihindeki sürüm değerinin konunun uzmanı bilirkişi aracılığıyla saptanması, gerçek satış bedelinin belirlenmesi ve bu paranın davalının kişisel malı olduğu gözetilerek hesaplanacak artık değerden düşürülmesi, yani T.M.K.nun 236/1. fıkrasının son cümlesi gereğince takas ve mahsubun yapılması gerekmektedir. Davacı vekili her ne kadar dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde dava tarihinden itibaren reeskont faizine hükmedilmesini istemiş ise de T.M.K.nun 239 /son fıkrası gereğince tasfiyenin sona erdiği tarih kararın verildiği tarih olduğundan karar tarihinden itibaren edinilmiş mallar bakımından yasal faize hükmedilmesi gerekir.

DAVA : V. N. B. ile A. Y. aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Konya 4. Aile Mahkemesi'nden verilen 5.6.2012 gün ve 323/600 Sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde; S.S. E... Konut Yapı Kooperatifi'ne davalı kocanın üye olduğunu, vekil edeniyle davalı arasında T.M.K.nun 256. vd. maddeleri gereğince 1.1.2002 tarihinden itibaren mal ortaklığı rejiminin devam ettiğini, bu rejime göre davalının üyesi bulunduğu kooperatif hissesinin edinilmiş mallar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, Konya 1. Aile Mahkemesi'nin 2007/ 21 Esas ve 2009/50 Karar sayılı ilamıyla tarafların boşandıklarını açıklayarak 10.000,00 TL harca esas olan mal ortaklığı sebebiyle sonradan edinilmiş mallardan davalıya ait kooperatif payının boşanma sebebiyle tasfiyesiyle Vasinin vekil edenine verilmesi isteğinde bulunmuş, 10.4.2012 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle; davacının öğretmen olduğunu, davalı tarafından edinilen kooperatif evine vekil edeninin % 50 oranında olduğunu, 10.000,00 TL'den davayı açtıklarını, taşınmazın karar tarihine yakın sürüm bedelinin 80.000,00 TL olarak tespit edildiğini, buna göre davanın ıslah edilerek 30.000,00 TL arttırılmak suretiyle 40.000,00 TL'ye çıkartıldığını açıklayarak bu miktarın davalıdan tahsiline ve dava tarihinden itibaren reeskont faiz yürütülmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili 27.3.2009 tarihli cevap dilekçesiyle; vekil edeninin kooperatife üye olduğunu ve kura çekimi sonucu konut edindiğini, babası Ö.'ye ait evi ipotek etmek suretiyle kooperatif evi için 30.000,00 TL konut kredisi çektiğini, bu bedeli hemen kooperatif başkanlığı hesabına yatırdığını, toplam ödenecek miktarın 56.712,60 TL olduğunu, her ay vekil edeninin maaşından 945,21 TL kesilerek kredi ödemesi yapıldığını, ayrıca kooperatife yapılacak ara ödeme sebebiyle evlilik öncesi alınan 06 ... ... plakalı 1986 model aracın 15.000,00 TL'ye satıldığını, kooperatif ödemesi için kullandığını, bundan ayrı vekil edeninin silahını 2.000,00 TL'ye sattığını, evin sonradan çıkan borcuna ödediğini, Oyakbank Mevlana Şubesi'nden 6.000,00 TL tüketici kredisi çektiğini, kooperatif evinin fayans, mutfak dolabı, vestiyer, taban döşemesi, boya, badana, duvar alçı, duvar kağıdı gibi giderlerine harcadığını, tüm bu ödemelerin vekil edeni tarafından yapıldığını, banka kredi borçlarının bulunduğunu, davacının katkısının olmadığını, iddianın haksız ve dayanaksız olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, "... kooperatif üyeliğinin davalı tarafından 24.12.2004 tarihinde satın alındığını, edinilmiş mal olduğunu, davacının öğretmen, davalının ise subay olarak görev yaptığını, bu sebeple her ikisinin de eve katkılarının olduğunu. Halk Bankası'na ait dosyaya sunulan dekonttan anlaşıldığı üzere davacının babasının 29.4.2005 tarihinde 6.000,00 TL'yi davalı A. Y. adına havale ettiğini, yine davacının davalının çekmiş olduğu 35.000,00 TL krediyi davalıyla birlikte müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, sonuç olarak edinilmiş mal olarak kabul edilen toplam 49.598,54 TL katkı parası olarak hesaplanan bedelin 1/2 paya isabet eden 24.799,27 TL'nin karar tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline..." karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından taşınmazın sürüm değeri 80.000,00 TL tespit edildiği halde, bunun 1/2'si olan 40.000,00 TL bakımından hüküm kurulması ve istek tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği görüşü ile, davalı vekili tarafından ise, hükmedilen miktarın fahiş olduğu, vekil edeni tarafından çekilen kredilerle aracın bedelinin ve boşanma dava tarihinden sonra ödenmesi gereken borçların hesaplamada göz önünde tutulmadığı gerekçesiyle temyiz etmişlerdir.

Dava, yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde T.M.K.nun 202, 218, 219, 229, 231, 232, 235, 236 ve 239. maddeleri gereğince açılan katılma alacağı istemine ilişkindir.

Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, hükme esas alınan hukukçu bilirkişi raporu dosya kapsamındaki gerçekleri yansıtmadığı ve hesabın yanılgılı bir şekilde yapıldığı belirlenmiştir.

Taraflar 31.10.1999 tarihinde evlenmişler, 9.11.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 7.5.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Taraflar arasında, evlendikleri 31.10.1999 tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar 743 Sayılı T.K.M.'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, taraflar sözleşmeyle başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre 4721 Sayılı T.M.K.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 12.3.2007 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. ( T.K.M. m. 202, 4722 s. K. m. 10 ) Taraflar arasındaki mal rejimi T.M.K.nun 225/2. fıkrası uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.

Uyuşmazlık konusu, kooperatif üyeliği davalı tarafından edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde 24.12.2004 tarihinde satın alınmış ve 27.2.2005 tarihinde çekilen kura ile 7 numaralı bağımsız bölümün davalıya düştüğü belirlenmiştir. Taşınmaz edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğinden, davacının çalışıp- çalışmamasının sonuca bir etkisi olmayıp, kural olarak edinilmiş mal borcu olan ve çekilen kredilerle kişisel maldan yapılan katkıların hesaplamada göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Davacı vekili, her ne kadar davacının babası tarafından davalıya havale edilen 6.000,00 TL'nin kooperatif borçlarına harcandığını belirtmiş ise de gerek dava dilekçesinde ve gerekse ıslah dilekçesinde bu borcun ileri sürülmediği ve istekleri arasında yer almadığı, sadece dekontun dosya arasına konulduğu anlaşılmıştır. Bu parayla ilgili olarak harcı yatırılmak suretiyle açılmış bir istek ve dava bulunmamaktadır. Şayet Baba bu parayı davacı kızına bağış amacıyla davalıya göndermiş ise zamanaşımı süresi kapsamında bunu ayrı bir davayla değer artış payı olarak isteme olanağı bulunmaktadır. Bu nedenle, bu paranın hesaplamada göz önünde tutulması olanağı bulunmamaktadır. Ancak, baba kızına parayı borç olarak göndermiş ya da davalı damadına borç olarak vermiş ise dava dışı baba tarafından genel mahkemede açılacak bir davayla davalıdan isteyebilir. Bu sebeple mahkemece bu farklılığın araştırılması gerekir.

Dosya kapsamında bulunan Oyakbank'a ait hesap ekstralarına ve taksitlendirme cetveline göre 22.2.2005 tarihinde davalı A. Y. tarafından anapara olarak 35.000,00 TL kredinin çekildiği, 60 taksit halinde ödenmesi öngörüldüğü ve faiziyle birlikte 56.712,60 TL'nin ödenmesi gerektiği belirlenmiş olup, boşanma davasının açıldığı 9.11.2007 tarihine kadar 32/60 taksitin edinilmiş mallardan ( tarafların gelirlerinden ) ödendiği, 28/60 taksitin ise boşanma davasının açıldığı ve mal rejiminin sona erdiği 9.11.2007 tarihinden sonra davalının kişisel malından karşılanması gereken para olup davalının kişisel malı olarak göz önünde tutulması gerekir. Yani 28/60 taksit karşılığı para davalı adına tapuda kayıtlı bulunan bağımsız bölümden kaynaklanan edinilmiş malın pasifi ( borcu ) olduğu konusunda bir duraksama bulunmamaktadır. Bu bakımdan 28/60 taksit karşılığı olan edinilmiş malın borcunun boşanma dava tarihinden sonra davalı tarafından ödeneceği gözetilerek karşılığının karar tarihine yakın bir tarihte hesaplanacak taşınmazın sürüm değerinden edinilmiş malın borcu ( pasifi olarak ) düşürülmesi gerekir.

Bu konuda T.M.K.nun 219, 229, 231, 232, 235 ve 236. maddelerinin hesaplamada göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ancak 20.1.2012 tarihinde taşınmazın sürüm değeri 80.000,00 TL olarak belirlenmiş ise de bu değer güncelliğini yitirdiğinden verilecek karar tarihine yakın bir tarihteki sürüm değerinin T.M.K.nun 232 ve 235/1. fıkrası gereğince yeniden uzman bilirkişi veya kişiler aracılığıyla saptanmalıdır. Bundan ayrı evlilik öncesi 3.8.1998 tarihinde edinilen 06 ... ... plakalı aracın 8.4.2005 tarihinde davalı tarafından üçüncü kişiye satılarak edinilen paranın davalı tarafından kooperatifin ara taksitlerine ödendiği bu hususun davacının babası E. Ü.'nün 16.6.2011 tarihli yargılama oturumunda alınan beyanıyla sabit bulunduğundan davalının kişisel malı olarak hesaplamada gözetilmesi gerekir. Ne var ki 8.4.2005 tarihinde 3 kişiye satılan 06 ... ... plakalı aracın satış tarihindeki değerinin mahkemece belirlenmediği saptanmıştır. Bu sebeple söz konusu 1986 model aracın üçüncü kişiye satış tarihi olan 8.4.2005 tarihindeki sürüm değerinin konunun uzmanı bilirkişi aracılığıyla saptanması, gerçek satış bedelinin belirlenmesi, 15.000,00 TL olup olmadığının ortaya çıkarılması ve bu paranın davalının kişisel malı olduğu gözetilerek hesaplanacak artık değerden düşürülmesi, yani T.M.K.nun 236/1. fıkrasının son cümlesi gereğince takas ve mahsubun yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, davalı vekili vekil edeninin tabancasını satarak bu kişisel maldan gelen parayı da kooperatif taksitlerine harcadığını bildirmiş ise de bu yöndeki savunmalarını kanıtlamadıkları dosya kapsamıyla sabittir. Yine 6.7.2007 tarihinde boya, badana vb. işler için çekilen tüketici kredisinin edinilmiş mal olması ve taksitlerinde edinilmiş maldan karşılanmış olması sebebiyle hesaplamada göz önünde tutulması doğru değildir. T.M.K.nun 6 ve 222/1. maddesi gereğince herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Söz konusu kredi taksitlerinin kişisel maldan karşılandığı kanıtlanamamıştır.

Dosya arasında bulunan taşınmazın edindiği Kooperatif Başkanlığından gönderilen 29.4.2011 tarihli yazıya göre 29.4.2011 tarihine kadar davalı tarafından 57.575,00 TL'nin kooperatife ödendiği, kalan borcun toplam 10.000,00 TL olduğunun açıklandığı, Dairenin geri çevirmesi üzerine aynı Kooperatif Başkanlığından gelen 10.5.2013 tarihli karşılık yazılarında ise boşanma davasının açıldığı ve mal rejiminin sona erdiği 9.11.2007 tarihine kadar 57.575,00 TL'nin davalı tarafından ödendiği, 31.12.2012 tarihine kadar ödenen toplam miktarın ise 63.925,00 TL olduğunun açıklandığı, bu durum karşısında boşanma dava tarihinden sonra kalan borcun ( kredi borcu dışında ) 6.350,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bu çelişki üzerinde durulması böyle bir borç var ise bunun da davacının kişisel malından karşılandığı esasından hareketle hesaptan indirilmesi düşünülmelidir.

Davacı vekili her ne kadar dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde dava tarihinden itibaren reeskont faizine hükmedilmesini istemiş ise de T.M.K.nun 239 /son fıkrası gereğince tasfiyenin sona erdiği tarih kararın verildiği tarih olduğundan karar tarihinden itibaren edinilmiş mallar bakımından yasal faize hükmedilmesi gerektiğinden davacı vekilinin bu sebeple bu yöne dair temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır.

SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 Sayılı H.M.K.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı H.U.M.K. 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca H.U.M.K.nun 388/4. ( H.M.K.m.297/ç ) ve H.U.M.K.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 594,00'er TL peşin harcın istenmesi halinde davacı ve davalıya iadesine, 20.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı