Mesajı Okuyun
Old 17-05-2013, 17:54   #62
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/11954
K. 2012/12987
T. 20.12.2012

• KATILMA PAYI ALACAĞI DAVASI ( Dava Değeri Üzerinden Harç İkmalinin Sağlanması Ondan Sonra İşin Esasına Girilmesi Gerektiği - Mahkemece Resen Yerine Getirilmesi Gereken Bir Hususun Sorumluluğunun Davacı Tarafa Yüklenilmesinin Yanlış Olduğu )

• DAVA DİLEKÇESİNE YAZILAN DEĞER ( Yargılama Esnasında Tespiti Yapılan Tüm Taşınmazları Kapsayan Değerin Esas Alınması Gerektiği - Katılma Payı Alacağı Davası )

• HARÇ İKMALİ ( Sağlanması Ondan Sonra İşin Esasına Girilmesi Gerektiği - Katılma Payı Alacağı Davası )

• HÜKME ESAS ALINAN DEĞER ( Katılma Payı Alacağı Davası - Dava Dilekçesinde Beyan Edilen Değer Değil Yargılama Esnasında Tespiti Yapılan Tüm Taşınmazları Kapsayan Değerin Esas Alınması Gerektiği )

6100/m.120,492
1086/m.413
492/m.16,32

ÖZET : Dava, taşınmazlar üzerindeki katılma alacağına ilişkindir. Evlilik birliği içinde alınarak davalının üzerine tapu tescilleri yapılan taşınmazların tamamının katkı payından doğan mal rejimi gereği paylaştırılması için açılan davada; dava dilekçesinde beyan edilen değer değil yargılama esnasında tespiti yapılan tüm taşınmazları kapsayan değer esas alınarak hüküm kurulmalıdır. Dava değeri üzerinden harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi mahkemece resen yerine getirilmesi gereken bir hususun sorumluluğunun davacı tarafa yüklenilmesi de hakkaniyete uygun olmaz. Kaldı ki; hükümle birlikte keşif sırasında belirlenen değer üzerinden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken harçlara hükmedilmiştir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, evlilik birliği içinde alınarak davalı adına tapuya tescil edilen ve dava dilekçesinde ada ve parsel numaraları yazılı taşınmazlar üzerinde davacının katılma alacağı olduğunu açıklayarak, taşınmazların hisseli olarak, olmazsa satılarak taksim edilmesini, satılan taşınmaz bulunduğu takdirde bugünkü bedeli üzerinden davacının payının tazminat olarak davalıdan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, dava dilekçesinde gösterilen 10.000 TL.üzerinden harcını yatırmıştır. Davalı vekili, yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, bozmaya uyularak davanın kısmen kabulü ile 203.563 TL katılma alacağının kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece; davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, ancak dava dilekçesinde harca esas değerin 10.000 TL. olduğu gösterilerek harcın bu miktar üzerinden yatırıldığı, yargılama sırasında dava konusu taşınmazların tamamının yasal mal rejimi gereği paylaştırılmasını istemiş ve davacının katılma alacağı 203.563 TL olarak tespit edilmiş ise de, davacı tarafça dava dilekçesindeki değerin artırılmadığı, ıslah talebinde bulunulmadığı gibi bu değerlere göre herhangi bir harç da yatırılmadığından taleple bağlılık ilkesi göz ardı edilerek davacının harcı yatırılan isteğinin 10.000 TL.olması sebebiyle bu miktar üzerinden kabule karar verilmesi ve davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması gerekirken yazılı şekilde talepten fazlasına karar verilmiş olmasının doğru olmadığına işaret edilerek bozma sevk edilmiş, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde ada ve parsel numaraları yazılı taşınmazlar üzerinde vekil edeninin katılma alacağı olduğunu açıklayarak, taşınmazların hisseli olarak, olmazsa satılarak taksim edilmesini, satılan taşınmaz bulunduğu takdirde bugünkü bedeli üzerinden müvekkilinin payının tazminat olarak davalıdan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş olup, talep mal rejiminin tasfiyesine yöneliktir. O halde; davacı vekilinin dava dilekçesinin sonuç bölümünün “e” bendi kapsamına göre katılma alacağının tamamını istemiş olduğunun kabulü gerekir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın 10.000 TL.değer gösterilerek açıldığı ve bu değer üzerinden hükme bağlandığı anlaşılmaktadır. Ancak, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu uyarınca dava konusu taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin ve dolayısıyla dava değerinin bu miktarın fazlaca üzerinde olduğu, buna rağmen mahkemece, eksik harç ikmal edilmeden neticeye gidildiği görülmektedir.

Hemen belirtilmelidir ki talep, dava konusu taşınmazlar üzerindeki katılma alacağına ilişkin olup dava konusu hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davada, 6100 sayılı HMK’un 120.maddesi ( HUMK’un 413 ) ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değeri üzerinden Harçlar Kanununun 26,27,28,30 ve 32.maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır.

Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden ( resen ) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Kanunun 32.maddesinde ise, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe, müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış, 30.madde hükmünde de; “…. Muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz” düzenlemesine yer verilmiştir.

Hal böyle olunca, dava değeri üzerinden yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler uyarınca harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi mahkemece resen yerine getirilmesi gereken bir hususun sorumluluğunun davacı tarafa yüklenilmesi de hakkaniyete uygun olmaz. Kaldı ki; hükümle birlikte keşif sırasında belirlenen değer üzerinden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken harçlara hükmedilmiştir.

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, davanın niteliği gereği usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporları dikkate alındığına, toplanan deliller ve alınan beyanlar karşısında davalının gerek şirket adına alındığı, gerek alınan taşınmazlarda tamir ve tadilat yapıldığına ilişkin savunmasını ispat edemediği, dava konusu 410 ada 13 parseldeki 2 numaralı meskenin satılarak diğer dava konusu 381 ada 1 parseldeki 7 numaralı meskenin alınması karşısında her iki taşınmazın da tasfiyeye girme imkanı olmadığına, davacı tarafça yargılama sırasında dava konusu taşınmazların tamamının yasal mal rejimi gereği paylaştırılmasını istenildiğine, mahallinde yapılan keşifler sonunda belirlenen değerler ve 20.10.2011 tarihli bilirkişi raporunda tasfiyeye girmesi gereken üç taşınmazın toplamı üzerinden davacının katılma alacağı usulüne uygun olarak belirlendiğine göre mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin karar düzeltme isteği bu bakımdan yerinde bulunduğundan kabulüyle Dairenin maddi yanılgıya dayalı 10.07.2012 tarihve 2012/5096-6950 esas ve karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 43.90 TL.ret harcının onama harcına mahsubu ile kalan 12.047.74 TL.nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 20.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı