Mesajı Okuyun
Old 06-07-2015, 13:37   #2
Av. D. Koca

 
Varsayılan

6100 Sayılı HMK m. 305'e göre hükmün icrasında tereddüt uyandırıyorsa, tereddütün giderilmesi gerekiyor ama hakimin tavzih yoluna yanaşmadığını belirtmişsiniz.


4721 S. T.M.K. m. 2 "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.

Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.


Sayın meslektaşım, bu durumda sözleşmeye dayalı uyuşmazlıklarda sık sık uygulanan "Dürüst Davranma İlkesi'ne" dayanarak, a şıkkında belirttiğiniz yöntemi uygulardım.

Zira "Protokol, hukuki niteliği itibariyle Medeni Kanun hükümlerinden kaynaklanmakta ise de; genel sözleşme hükümlerine tabidir." (T.C.YARGITAY 3. H.D.E:2003/1941-K: 2003/2097-T:4.3.2003)

Ve TBK, TMK'nın beşinci kitabıdır.

Karşı tarafın protokol ile yüklenmiş olduğu bir borç vardır. Ve karşı taraf işbu edimini yerine getirmekten, kanun ve protokoldeki boşluktan faydalanarak, "dürüst davranma ilkesine" rağmen kaçınmaktadır. Protokol, sözleşme hükümlerine tabi olduğundan, "somut olayda, haksız yere(hakkını kötüye kullanarak) protokol-sözleşme edimlerini yerine getirmeyen/protokol-sözleşmeye aykırı davranan tarafa karşı, protokol gereğince edimlerinin aynen yerine getirilmesini talep edebilmeliyiz." düşüncesindeyim.


Ancak öncelikle, TMK'nın Dürüst Davranma İlkesi'ni de içerecek bir açıklama ile ihtar çekmenizi öneririm.

İyi Günler...