Mesajı Okuyun
Old 06-04-2011, 09:59   #673
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sigara konusunda çok doluyum. Konu yine gündeme gelince yine taştım:

Sigara içenlerin yalnızlığını sigara içenler bilir. Kalabalıklar içindeki yalnızlığa benzer. Çaresizliktir.

Bireysel İradenin Çaresizliği:
Sigarayla mücadele etmek bireysel olarak mümkün değil. Sigarayı bırakanlar bırakamayanlara örnek gösterilmemeli: Sigara bağımlılığı bazı bünyelerin aklını alacak kadar kalın. Bu kişiler bir kez sigaraya başladıklarında bırakamadıklarından tek başlarına çaresiz kalmakta. İnsan iradesine saygı göstermek güzel ama böylesine bir bağımlılık varken irade ağır biçimde sakatlanmış oluyor. Sakat iradeye gösterilen saygı da sakattır. Bireysel irade sigarada işe yaramıyor.

Bazı üyelerimiz her konuda “emsal” arama alışkanlığında olduğundan aşağıdaki örneklerin sunulması zorunluluğu doğmuştur. Bu örneklerden hangisinin iradesi zayıftır?

Mustafa Kemal Atatürk sigara içerdi.
Winston Churchill puro içerdi.
Jean Paul Sartre “sigara içmek benim varoluş biçimim” demişti; akciğer kanserinden öldü. Nobel ödülünü geri çevirecek iradeye sahip olan Sartre sigarayı bırakma iradesini gösterememişti.

“Sigara bırakma merkezleri” “sigarayı 7 günde bıraktıran mucize ilaçlar” “beyne gönderilen dalgalar” “omuza takılan bantlar” işe yaramamaktadır. Denir ki “sigarayı bırakma yöntemlerinin işe yaraması için kişi sigarayı bırakmak istemelidir.” Kim istemez? “İstemiyorum” diyenler aslında bağımlılığın pençesinde olduklarını ifade etmektedirler.

Toplumsal İradenin Tembelliği:
Sorunun çözümü toplumsal irade ile mümkün olabilir. Toplumsal irade sigaraya yasak koymalıdır. Yasak, sigara içmekle sınırlı kalmayıp, tütün üretimi, taşınması, satılması konularını da kapsamalıdır.

Toplumun bu yasağı koymaya hakkı vardır:
- Sigara sadece içene değil, çevresindekilere de zarar vermektedir.
- Sağlık harcamaları altından kalkılmaz hale gelmiştir. Sigorta sistemleri sadece ülkemizde değil, tüm dünyada bir çıkmaza girmiştir.
- Bireyler kendi geleceklerini düşünmeme özgürlüğüne sahiptir. Ama toplum gelecek kuşakları da düşünmek zorundadır.


SONUÇ: Bireyler sigaranın zararlarını görmekte ama bağımlılık yakalarını bırakmamaktadır. Toplumun bağımlılık gibi bir engeli yoktur. Ama toplum bu iradeyi ortaya koyamamaktadır.

Şu sorunun yanıtı çözümü gösterecektir: Toplumu gereken yasaklamayı yapmaktan alıkoyan nedir?
- “Yasakçı zihniyete” karşı olan çevrelerin toplumsal baskısı: Toplum bu engeli aşabilir. İnsanların birbirini öldürmesi yasaksa tütün üretimi de yasak olmalıdır. Bu görüşün “yasakçı zihniyet” diye aşağılanması saçmadır.
- Sigara şirketlerinin lobicilik faaliyetleri: Toplum bu engeli aşabilir.
- Vergi kaybı: Sigaradan alınan yüksek oranlı vergiler, sigaranın yol açtığı yüksek sağlık harcamaları yüzünden anlamsızdır.
- “Bir ülkenin koyduğu yasaklama işe yaramaz; sigara diğer ülkelerden kaçak yolla gelir” düşüncesi de yanlıştır. Uyuşturucu kaçakçılığı ile yapılan mücadele varken sigara kaçakçılığı ile de mücadele kendiliğinden yapılmış olur.

Toplum artık gerekeni yapmalıdır. Bıçak ciğere dayanmıştır.

Not:
İleri görüşlülüğün en güzel örneğini veren Sayın Dördüncü Murat’ı saygıyla anıyorum: 1633 yılında tütünü yasaklamış, 1634 yılında alkolü yasaklamıştır. Tütünün zararlı olduğunu alkolden önce fark etmiştir. Bilim çevrelerinde tütünün kanserle ilişkisi ancak üç yüz yıl sonra 1960’lı yıllarda kanıtlanabilmişti.