Mesajı Okuyun
Old 02-12-2007, 18:20   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Ancak kardeş olan 6 davalıdan sadece biri mahkemeye gelerek davayı takip etti.Yemin teklifimize de büyük ihtimalle sadece o davalı gelerek aleyhte yemin edecek. Ayrıca hakimin kanaati de davayı reddetmekten yana gibi görünüyor. Biliyorum ki Kanunda açık olarak düzenlenmiştir.Yemin için çağrılan kimse geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan günde gelmezse yeminden kaçınmış ve yemin edeceği vakıaların sabit olmuş sayılmasına karar verilir denmektedir, HUMK 337. maddede. Bu durumda nasıl bir karar cıkar ya da davalı kardeşlerden bir kaçı aleyhte yemin, bir kaçı leyhte yemin ederse nasıl bir hüküm kurulur?

İnançlı sözleşmenin konusu (taşınmazın nakli gibi) resmi şekle bağlı bir işleme dayalı ise, böyle bir durumda "Yemin delili" nin kullanılamayacağı kanaatindeyim. Yargıtay'ın yemin delilini değerlindirdiği vakıadır ancak kanımca sakıncalı sonuçlara gebedir.

Sorunuzun özüne gelince: Kanaatime göre, olayda henüz taksim edilmemiş, iştirak halinde mülkiyet kurallarının "Miras bir küldür" temel ilkesi çerçevesinde geçerli olduğu bir miras şirketi sözkonusudur. Bu tür davalar malumunuz olduğu gibi tüm mirasçılara karşı ikame edilir. Genel ilkeler uyarınca her hangi bir hukuk davasında dava boyunca birden fazla mirasçı varsa eğer davalıların tek başlarına davayı kabul yetkileri olmadığı gibi, davanın kabulü sonucunu doğuracak işlemleri de tek başlarına yapmaları olası değildir. Dolayısıyla mirasçıların hepsine veya tereke temsilcisine teklif edilmesi gerekir. Tek bir davalı mirasçının yemini eda etmesinin geçerli olmadığını düşünüyorum. Diğerleri gelip onlar da yemine katılmadıkça (Yemin etmedikçe) bu davanın Yemin etmemenin sonuçları kapsamında (m.337) sonuçlandırılması icap eder.

Benim düşüncem bu şekildedir. Ancak yine belirtmeliyim ki bu tür bir davada (resmi yazılı şekil söz konusu olmakla) yemin delilinin kabul görmemesi gerekir.

Saygılarımla.