Mesajı Okuyun
Old 10-09-2008, 20:12   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Dava önce katkı payı alacağı davası ( TMK 227) olarak açılmış ve sonra dava sonucu değiştirilerek tasfiye sonucu katılma alacağı davası (TMK 231) haline getirilmiştir.

Dava sonucunun değiştirilmesi karşı tarafı muvafakatına bağlıdır. (HUMK. 185/2) Bu muvafakat sarih olabileceği gibi zımni de olabilir. Davalı ses çıkarmamak suretiyle de değişikliğe izin vermiş sayılır. ( İzin vermemiş olsa dahi ıslah hakkı kullanılır)

Bu durumda davanın katılma alacağı davası olarak görülmesi ve bilirkişinin buna göre hesaplama yapması gerekir.

Katılma alacağı tasfiye tarihine göre hesaplanır.(TMK 232) Bu tarih karar gününe en yakın olan tarihtir. Bilirkişi hesaplamayı keşif gününü esas alarak yapmalıdır. kararın verilmesi gecikirse ayrıca ek rapor alınarak karar gününe en yakın güne göre belirleme yapılır.

Satış vaadi şerhinin kimin aleyhine konulduğu , kiminle ilgili olduğu satış vaadi sözleşmesinin incelenmesi ile anlaşılabilir. Aslında tapuya şerh edilen sözleşmenin borçlusu davalıya pay satan şahıs veya bayii ise bu şerh satın alanı da bağlar. Çünkü satın alan bu şerhi tapuda görerek ve durumu bilerek satın almıştır. Fakat 2644 sayılı Tapu Kanununun 26/maddesine göre şerhten itibaren beş yıl içinde satış yapılmazsa bu şerh tapu memuru tarafından re'sen terkin olunur.

Böylece 1993 de konulan şerh 1998 de şerh hükümsüz hale geleceğinden bu şerhin ve şahsi hak niteliğindeki satış vaadi sözleşmesinin 2004 de yapılan satışa (ayni hakka) karşı bir üstünlüğü olamaz. Satış geçerli olur.

Diye düşünüyorum.