Mesajı Okuyun
Old 11-04-2011, 10:26   #19
ynpzrlyz

 
Varsayılan

Henüz Cumhurbaşkanımızca onaylanmayan Yasanın TBMM.'deki görüşme tutanağını avukat arkadaşların bilgilerine sunuyorum.

6'ncı madde üzerinde iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 725 Sıra Sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, 6. maddesi ile 2004 sayılı yasanın 354. maddesine eklenen fıkrada yer alan "tutarının" ibaresinden sonra "iki katı" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hakkı Suha Okay Ali Rıza Öztürk İsa Gök
Ankara Mersin Mersin
Bayram Meral Birgen Keleş
İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 6. Maddesi ile 2004 Sayılı İcra İflas Kanunun 354. Maddesine eklenen yeni fıkrada yer alan "toplam" kelimesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Behiç Çelik Alim Işık
Konya Mersin Kütahya
Akif Akkuş Cemaleddin Uslu
Mersin Edirne
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Akkuş'un imzaladığı önerge, artı Hükûmetin katıldığı bir önerge.
Sayın Akkuş, buyurun.

AKİF AKKUŞ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 725 sıra sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, önergemizle cümlenin içerisinde yer alan "toplam" kelimesinin metinden çıkarılmasını teklif ediyoruz. "Toplam borç" ifadesi asıl borç, faiz, vekâlet ücreti, icra masrafı, mahkeme masrafını da içerir. Bu masraf çeşitlerini, karar veren hâkim bilemez. Bunların icra dairesinden getirilmesi, hesaplanması yargıyı mevcut halinden daha fazla meşgul eder ve yargılamayı uzatır, diyoruz. Bunun için, denmek ki bu "toplam" kelimesinin çıkartılması ile bu bir parça önlenmiş olacaktır diye düşünüyorum.
Bunun yanında, İcra İflas Kanunu bütünüyle ele alınıp, hızlı ve adil yargılamanın önünde engel olan maddeler belirlenerek ayıklama yapılması daha doğru olurdu. Torba yasalarla toplumun bütününde önemli etkiye sahip yasalarda değişikliğe gitmek, maalesef, amaca hizmet etmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, yargı hizmetlerini hızlandırmak amacıyla yasalar hazırlıyoruz ancak yıllardır tutuklu olan ve yargılanması henüz başlamamış, ne ile suçlandığı bile belli olmayan vatandaşlarımızın bulunduğu da bir gerçektir. Hemen her gün ülkemizde hukuk, adalet ve yargı adına olumsuzluklar yaşanmaktadır. Bu yüzden, her şeyden önce, bu olumsuzlukların giderilmesine yönelik yasaların çıkartılması ve usulsüzlüğü yapan yargı mensuplarına daha geniş yaptırımlar ve cezai işlemler uygulanması gerekir. Aksi takdirde, adalet kişiselleşecek ve hatta bazı kişi ve partilere tabi hâle gelecektir. Gerçi HSYK Kanunu değiştirilirken böyle bir düşünce sanki arzu edilmişti. Lütfen, yargıyı tabi hâle gelecek ve getirecek uygulamalardan bir an önce vazgeçelim ve yargıya güveni sarsmayalım. Aksi takdirde, yargısızlık yaygınlaşır ve herkesi girdabında boğar.
Değerli milletvekilleri, yasa tasarısının tümü üzerinde konuşan Sayın Metin Çobanoğlu örnekler verdi. Suç işlediği varsayılan kaçak yakalar gibi gözaltına alınırken suç işlediği müfettişlerce tespit edilen ve yargılama isteğiyle İçişleri Bakanlığına sevk edilen kişi veya kişiler "acemilik ile yanlış yapıldığı" gerekçesiyle mahkemeye sevk edilmiyor. Böyle bir yargı yolu inandırıcılığını kaybeder. Suçluyu yargıya göndermeyen bakan da suç işler ve yargılanmaya engel olma suçunu işlemiş olur.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Gülnar'da bir olay yaşadık. O günün ertesinde burada biraz bahsetmiştim ama vakit yetmediği için tam açıklayamamıştım. Gülnar Belediye Başkanı, bir şikâyete bağlı olarak gözaltına alınmıştır ancak şikâyet dilekçesine suç delili olarak bir yafta eklenmiştir. Bu yaftaya göre de birçok polis belediye binasını basmış, Başkan ve yanındakileri karga tulumba tabir edilecek şekilde adliyeye götürmüştür. Bu kişi gerçekten suçlu bile olsa adliyeye davet edilip ifadesine başvurulabilirdi. Bu, Gülnar'da yargıya güveni zedelemiştir. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur çünkü gece yarısı Belediye Başkanı ifadesi alındıktan sonra salıverilmiştir. Dolayısıyla, tutukluluk hâlinin devamına gerek duyulmamıştır. Bu yüzden, vatandaşlar Başkanın sadece yıldırma maksatlı olarak gözaltına alındığına inanmaktadır.
Bugün, biraz önce yine belirttim, 4 bilim adamının sabaha karşı evleri basılmış ve arama yapılmıştır. Bu bilim adamları neyle uğraşıyordu? Bu bilim adamlarından 1 tanesi din eğitimi hocası ve dinler tarihi hocası, 1 tanesi din sosyolojisi hocası, 1 tanesi de din felsefesi hocası idi. Bu insanlar ne yapar ki, böyle gece yarısı baskınlarıyla taciz edilmekte, onurları, gururları kırılmakta? Böyle davranılırsa bu ülkede bilim hayatı sona erer ve hiçbir şekilde de bu ülkenin kalkınması söz konusu olmaz diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 725 Sıra Sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, 6. maddesi ile 2004 sayılı yasanın 354. maddesine eklenen fıkrada yer alan "tutarının" ibaresinden sonra "iki katı" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hakkı Suha Okay (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Öztürk buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, demin de konuştum, en büyük tehlike insanları özgürlüğünden yoksun bırakmaktır ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, daha arama ve el koymadan itibaren bütün bu olayların özenle yapılması gerektiğini belirtiyor. Arama ve el koyma özel yaşamla bağlantılı olduğundan AİHM kararları bu konuda çok titiz. AİHM, yapılan aramaların iç hukuka uygun olmasını, meşru bir amaç gütmesini, demokratik bir toplum için gerekli olmasını, elde edilmek istenen amaçla orantıları arıyor. AİHM'in üzerinde durduğu nokta, ulusal yasalarda keyfîliği önleyecek yeterli güvencelerin bulunup bulunmadığı, uygulamada gerekli özenin gösterilip gösterilmediğidir.