Mesajı Okuyun
Old 20-12-2010, 10:17   #3
av. ömer sinikan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.ismaildeger
TBB Avukatlık Meslek Kuralları
8-) Avukat kendine iş sağlama niteliğindeki her davranıştan çekinir.


Kural açıkça ortada ve ben de edindiğim tecrübelere dayanarak bu kurala uyulması gerektiğini düşünüyorum.

Bir doktorun ya da avukatın kendisi ile ilgili reklam yapmasını düşünemiyorum. Bu tarz, kutsal mesleklerde, reklam, yapılan işin kalitesi ve kişinin vizyonunda saklıdır.

Kaçan kovalanır diye bir kural vardır, kaçan değerli görülür. Avukatlıkta da böyle, bir davayı almaya çalıştığınız anda insanların gözünde değeriniz bilinçaltlarında da bilinçlerinde de düşmeye başlar.

Biz müvekkillere muhtaç değiliz; onlar bize muhtaçtır. Para, sadece işin ekonomik boyutudur. Bizler de tacir değiliz, önceliğimiz adalet ve hukukun peşinden koşmak, sosyal hastalıkları tedavi etmektir.

Parayı, parası olan her vatandaş her meslek mensubu verebilir; ancak kaliteli bir avukatlık hizmetini her vatandaş veremez.


Sayın İsmail Değer;

Görüş ve yorumlarınızın çoğuna katılmamak imkansız, meseleyi çok güzel izah etmişsiniz lakin birkaç hususta sözlerinize iştirak edemeyeceğim. Mesela avukatlık mesleğinin kutsal bir meslek olduğu tarzındaki görüşünüze katılmıyorum. Ben şahsen doktorluğu da kutsal bir meslek olarak görmüyorum. Gerçi şimdilerde kutsal olmayan ne kalmış ki; öğretmenlik, gazetecilik, şuculuk, buculuk... Herşeyimiz kutsal olmuş! Mesleğime (avukatlığa) kesinlikle bir kudsilik atfetmiyorum, ben kendimi sadece MAHKEMELER NEZDİNDE HAKKINI ARAYAN BİR VATANDAŞA YARDIM EDEN BİR HUKUKBİLİR (KANUNBİLİR) olarak görüyorum, bunun bir adım ötesi yok.

Öte yandan, gerçi konu başlığı ile pek alakası yok ama, avukatlığı yargının (mahkemleri) üç sacayağından biri olarak da görmüyorum! Çünkü biz asil değiliz ki! AVUKATLAR OLMADAN DA YARGILAMA PEK ALA YAPILABİLİR! Ama davacı, davalı, sanık, şikayetçi, alacaklı, borçlu... bunlar olamadan yargılama olmaz. Niye? Çünkü biz asil değiliz, vekiliz! Ve çocuk mahkemleri vb. istisanalar bir tarafa bırakılırsa, kimse kendini vekil ile temsil ettirmek zorunda da değil!

Diyeceğim o ki; muhakemenin (yargılmanın) olmazsa olmaz bir unsuru değiliz! Biz olmazsak da yargılama yapılabilir!

"Yargının üç sacayağı vardır: Hakim, Savcı, Avukat" sözü tamamen (ifadem hoş görülsün lütfen) biz avukatların uydurduğu birşey, yoksa hakim ve savcıların böyle bir derdi yok zaten... İlla da üç sacayağı olacaksa avukatın yerine VATANDAŞ olmalı, çünkü o asıldır/asildir, avukat ise sadece ve sadece vekildir! Ve yine müvekkilinin (VATANDAŞIN) nam-ı hesabına mahkemede bulunur, yoksa avukatın ne işi var mahkemede! O olmadan da pek ala yargılama yapılabilir...

Hakimin, yani adalet dağıtan konumundaki hakimin işi kutsal bir iş midir, onu tartışabilirim ama şuna kesinlikle inanıyorum ki bizim yaptığımız iş kutsal bir iş değil. Yok illa bir kudsilik atfedeceksek; HERGÜN SOKAĞIMIZI SÜPÜREN, ÇÖPÜMÜZÜ ALAN VE TEMİZ BİR ÇEVREDE YAŞAMAMIZI SAĞLAYAN BİR ÇÖPÇÜNÜN YAPTIĞI ÇÖPÇÜLÜK İŞİ NE KADAR KUTSAL İSE BİZİMKİSİ DE SADECE O KADAR! Kendimizi dev aynasında görmeyelim...