Mesajı Okuyun
Old 05-05-2014, 00:17   #4
Av. Nezih Sütçü

 
Varsayılan

Daha önce Yargı Dünyası Dergisi, 2013/9, s. 21 vd.; Bursa Barosu Dergisi, 2014/1-2-3, Sayı : 94, s. 93 vd. ve bu Sitede YİBK'na konu olan hukuki tartışma hakkında makale yazdığımdan, yukarıdaki Karara eleştirel yorum yapma gereği duydum.
Tartışma, HMK Geçici Madde 3’ün üçüncü fıkrasındaki “Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır” şeklindeki ifadenin yorumlanmasında yaşanmaktadır. 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinde, ihtiyati tedbir kararları ile ilgili doğrudan kanun yolu başvurusuna imkan tanınmadığı ileri sürülmektedir. Eleştiri konusu YİBK’da, yukarıdaki hususta aynen şöyle denilmiştir.
“…..bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde 1086 sayılı Kanunun 6100 sayılı Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanması öngörülmektedir. Bu kapsamda bir uygulama için öncelikle 1086 sayılı Kanunda bir düzenleme yer almalı ve ikinci olarak da bu düzenleme HMK’na aykırı hükümler içermemelidir. Konu ihtiyati tedbir bakımından değerlen-dirildiğinde, 1086 sayılı Kanunda ihtiyati tedbir kararlarına karşı kanun yoluna gidilmesine yönelik herhangi bir hüküm bulunmaması ve bu müessesenin HMK ile getirilmiş yeni bir müessese olduğu hususları gözetildiğinde anılan maddenin bu fıkrası hükmü uyarınca da ihtiyati tedbirler hakkında temyiz yoluna gidilebileceği hususunda bir yorum ve uygulama yapılamayacağı da açıktır.”
Geçici madde 3 genel bir düzenlemedir. Bir başka anlatımla sadece ihtiyati tedbir kararlarını kapsayan bir düzenleme değildir. Örneğin HMK ile bölge adliye mahkemelerine görev verilen 22, 23, 35, 43, 166, 168, 286, 336, 410 vs. maddeler de geçici madde 3 kapsamındadır.
Öncelikle, YİBK gerekçesinin aksine, geçici madde 3/3 kapsamına girilmesi için, 1086 sayılı Kanunda düzenleme bulunması zorunluluğu yoktur. 1086 sayılı kanunda yer almasa da, HMK ile bölge adliye mahkemelerine görev verilen maddelerin uygulanmayacağını kabul etmek, HMK’nun derhal uygulanacağı hükmüne (HMK m 448) aykırıdır.
Örneğin kanun yoluna başvuru sırasında bölge adliye mahkemesinden veya Yargıtay’dan adli yardım talebinde bulunulabileceğine dair HMK m 336 hükmü, 1086 sayılı Kanunda yer almasa bile yürürlüktedir. Yine, bilirkişinin hukuki sorumluluğu nedeniyle devlet aleyhine bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’da dava açılabileceğine dair HMK m 286 hükmü, 1086 sayılı Kanunda yer almasa bile yürürlüktedir.
O halde, HMK m 394 ve HMK m 391 yürürlükte midir? Sorusuna cevap aranmalıdır. Bu maddelerin yürürlükte olduğu açıktır. Eski Kanunun, yeni Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanacağından (HMK Geçici Madde 3/3), yürürlüğe giren madde içindeki kanun yoluna ilişkin düzenleme geçerli kılınmalıdır. Bir başka anlatımla, ihtiyati tedbir kararı ile ilgili olarak doğrudan kanun yoluna başvurulamayacağını kabul etmek, yeni düzenlemeye aykırıdır.
Kaldı ki, İBK’nda “öncelikle 1086 sayılı Kanunda bir düzenleme yer almalı” denildiğinde, buna verilecek cevap, 1086 sayılı Kanunda kanun yolu düzenlemesi olarak temyiz vardır olur. “İkinci olarak da bu düzenleme HMK’na aykırı hükümler içermemelidir” denildiğinde, Geçici 3. maddenin birinci fıkrasındaki bölge adliye mahkemelerinin, göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağına dair hüküm devreye girer ve HMK m 394 ile HMK m 391 deki kanun yolunun temyiz olarak uygulanması söz konusu olur.
Geçici madde 3’ün metni üzerinden değerlendirme yaparsak da aynı sonuca ulaşırız. “Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde (HMK m 394 ve HMK m 391 gereği ihtiyati tedbir ile ilgili kararlara karşı kanun yolu başvurularında) bu mahkemelerin (bölge adliye mahkemelerinin) göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri (1086 sayılı Kanundaki kanun yoluna başvuru hükümleri) uygulanır”.
Sonuç olarak, 1086 sayılı Kanundaki sınırlamaya (ancak belli kararların temyiz edilebileceğine dair hükümlere) bağlı kalınmaksızın istinaf incelemesinin yerini temyiz incelemesi almıştır. İhtiyati tedbirle ilgili kararların temyize tabi olması, HMK geçici madde 3 ile sağlanmıştır. Kanun koyucu, başka bir Kanunla, temyize tabi hususların kapsamını genişletebilir. Sadece 1086 sayılı Kanunun, temyize ilişkin hükümlerine bağlı kalınma zorunluluğu yoktur. Sonuç olarak, YİBK, hukuka uygun değildir. En kısa sürede Kanun çalışmasının bitirilip, ihtiyati tedbir ile ilgili kararların geçiş döneminde kanun yolu (temyiz) incelemesine tabi tutulmasını diliyorum...