Mesajı Okuyun
Old 18-05-2007, 13:36   #7
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas : 1989/8483
Karar : 1991/160
Tarih : 24.01.1991
ÖZET : Şahsi menfaatleri haleldar edilen kişilerin manevi tazminat talebine hakkı olabilmesi için karşı tarafın ağır kusurunun bulunması icap eder.
Boya ve badana işlemleri yapıldığı için otelde konaklama imkanı olmadığını ve rezervasyonun iptal edildiğini bile bile, turistleri davalının otelinin önüne getirtip bekletmek davacının kusurlu bir hareketidir. Bu yüzden davacının şahsi ve ticari itibarında bir sarsılma olmuş ise bundan dolayı davalıyı kusurlu saymak ve manevi tazminata yükümlü kılmak doğru olmaz.
Kaldı ki, davacı tüzel kişiliği haiz bir anonim şirket olup rezervasyon iptalinden dolayı şirket yönetim kurulu başkanı olan dava dışı bir şahsın üzüntü duyması, şirket tüzel kişiliğine manevi tazminat talep etmek hakkı bahşetmez. Bu nedenlerle manevi tazminat talebinin tümüyle reddi gerekir.
(818 s. BK. m. 49)
KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye Beşinci Ticaret Mahkemesince) verilen 3.7.1989 tarih ve 343-668 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, seyahat acentası olan müvekkilinin 1988 Mart ayında (40)’ ar kişilik dört turist kafilesinin konaklama ve yemek yeme gereksinimlerinin karşılanması için davalının otelinde rezervasyon yaptırdığını, davalının belirlenen günde otele gelen turistleri kabul etmeyerek saatlerce otobüste beklettiğini, davalının rezervasyonları haksız ve tek yanlı iptal etmesi üzerine davacının (460.000 TL.) fark ödeyerek turistleri başka bir otele yerleştirdiğini, durumun delil tespiti yoluyla anında saptandığını, turistlerin maruz kaldığı bu üzücü durumdan dolayı davacının ticari itibarının sarsıldığını ileri sürerek (500.000 TL.) maddi ve (3.000.000 TL.) manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının rezervasyon yaptırmasından sonra oteli denetleyen sağlık zabıtası makamlarının otelin badana ve boyasının acilen yapılması ve aksi halde cezai işlem yapılacağı yolunda rapor düzenlediğini, bu durumda mecburen rezervasyonların iptal edildiğini ve keyfiyetin turistlerin geliş tarihinden üç hafta önce davacıya duyurulduğunu, önceden bildirilmek kaydıyle rezervasyon iptalinin tarafların yasal hakkı olduğunu, olayda davacının maddi veya manevi herhangi bir zararının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, (469.240 TL.) maddi ve takdiren (1.000.000 TL.) manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi ile (469.240 TL.) maddi tazminatın tahsiline ilişkin hüküm fıkrasının onanması gerekmiştir.
2- Olay tarihinde yürürlükte olan BK.nun 49. maddesi hükmüne göre, şahsi menfaatleri haleldar edilen kişilerin manevi tazminat talebine hakkı olabilmesi için karşı tarafın ağır kusurunun bulunması icap eder. Olayda ise davalı - otelci gerekli sağlık koşullarını haiz bulunmadığı, bilahare sağlık zabıtası denetimiyle anlaşılan otelinde rezervasyon yapmakta ve daha sonra otelin boyanması zorunluluğu karşısında rezervasyonu iptal etmekte kısmen kusurlu sayılabilir ise de iptal keyfiyetini haftalar önce davacı - seyahat acentesine bildirdiği cihetle davacının dürüstlük kurallarına göre izlemesi gereken yol, getirteceği turistler için başka bir otelde rezervasyon yaptırmaktan ve bu yüzden fazla bir masrafa girmişse bu masrafları maddi tazminat olarak davalıdan istemekten ibarettir. Boya ve badana işlemleri yapıldığı için otelde konaklama imkanı olmadığını ve rezervasyonun iptal edildiğini bile bile turistleri davalının otelinin önüne getirip otobüste bekletmek davacının kusurlu bir hareketi olup bu yüzden davacının şahsi veya ticari itibarında bir sarsılmak olmuş ise bundan dolayı davalıyı kusurlu saymak ve manevi tazminatla yükümlü kılmak caiz olamaz.
Öte yandan, davacı bir anonim şirket olup rezervasyonun iptalinden dolayı şirket yönetim kurulu başkanı olan dava dışı bir şahsın üzüntü duyması şirket tüzel kişiliğine manevi tazminat talep hakkı bahşetmez. Bu durumda, manevi tazminata ilişkin davalı talebinin tümüyle reddi icap ederken kısmen kabulü cihetine gidilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç : Yukarda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddiyle maddi tazminata ilişkin hüküm fıkrasının (ONANMASINA), manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının (2) nolu bentte gösterilen nedenle temyiz eden davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.1.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak : {YKD. Haziran-1991 s: 878}