Mesajı Okuyun
Old 04-06-2012, 21:47   #1
suskun_juliette

 
Varsayılan Avukatlığı Bırakıyorum

Birkaç ay sonra (tahminen bir buçuk ay) avukatlığı bırakıyorum.Mesleğe inancımı oldukça vakitsiz yitirdim.Meslekle alakasız olarak defalarca biçimlendirilmeye çalışıldım.Yoruldum.Bunu sizlerle paylaşma sebebim ise şu; hem bir veda hem de minnetimi ifade etmek...

THS'ye birinci sınıfta üye olmuştum, her türlü haşarılığıma rağmen sitenin güzide hukukçusu sayın Admin sonsuz anlayışla karşıladı.Kendisine hem bundan ötürü hem de böyle asil bir paylaşım ortamı sağladığı için çok teşekkür ederim.

Burada okudum okulu, burada inandım hukuka ve iyi yürekli bilge hukukçulara burada şahit oldum.Ancak meslek yaşamında bunun aksi örnekleri peşpeşe çıktı karşıma.

Buraya yazan her üye ufkumu açtı, herkesin fikriyatına sağlık.

Meslekte staj hariç dördüncü ayım.Birkaç ay önce zihnimde şimşek gibi çakan bu düşüncenin zamanla ayakları yere daha sağlam basar oldu.Büyük beklenti ve umutla başladığım mesleğime Everest kadar büyük bir hayal kırıklığıyla nokta koyuyorum.Hukukla ilgili hiçbir mesleği icra etmeyeceğim. Artık hayat nereye götürürse oraya ilerleyeceğim. Ulvi bir amaç doğrultusunda başlamıştım mesleğime. Annem gibi şiddete uğrayan kadınlara kol kanat gerecek, onlara hukuki koruma sağlayacaktım.Annemin dileği üzerine hukuk fakültesine gitmiştim. Ama insanlar duygusal kişiliğimden ötürü çok yargıladılar beni.İnsani bir refleks olan gözyaşlarım çoğu kez acizlik olarak nitelendirildi.Bir şeyler öğreneyim ve evime ekmek götüreyim diye çok sabrettim. Görmezden geldim birçok şeyi.Stajla beraber bugüne kadar sayısız muameleyle karşılaştım.Karşısında durdum çoğu şeyin. Hakkımı sonuna kadar savundum. Stajla beraber üç büro değiştirdim. İlk gittiğim yerde bir şey öğretmek bir yana getir götürcü yapmışlardı, dayanamadım çıktım.İkinci büromda stajyerken açtım kapıyı, katiplerin insafına bırakıldım,meslektaşını korumayan bir kişiyle çalıştım, özlük hakları denen bir şey yoktu. Sırf okulda harcadığım yıllar boşuna gitmesin diye katlandım.Haftada altmış saat çalışıyorduk,düzen böyleydi.Bir ay boyunca mesaiye kaldım, gece on birlere kadar çalışıp gece yarısı eve geldim, bazen pazar günü de çalışıyordum.Sabah altıda kalkıp tekrar işe gittim.Ayrılacağım dediğimde avukatlar için fazla mesai vermeyi düşünmüyordum dendi, istediğim için beni cezalandırarak yarısını verdi.Adli yardım dosyamın parasını direkt büroya bıraktım, dosyayı da vermiyorlardı.Adli yardım bürosuna gidip, dosyayı takip edemeyeceğim dediğimde görevli avukat bunun mümkün olmayacağını söyledi, kendisi yanında çalıştığım avukatı arayıp söylemesine rağmen onunla bile dosyayı vermemek için çarpıştı.En sonunda zar zor olsa da adli yardım dosyamla paramı alabildim.Dediğine göre büro mesaisinden harcıyormuşuz o dosyalar için.Halbuki ben pazar günü yazmıştım dilekçemi.Kaldı ki çoğu pazar günü dilekçe yazardım.

İcra memuruyla tartışırken memur bana başlarım senin avukatlığına dediğinde,tansiyon yükseldi.Memur da büroyu arayıp beni şikayet etti.Büroya geldim.Seni anlıyorum'lu cümlelerin akabinde, memurdan özür dileme önerisi getirildi, işimiz düşebilirmiş...

Ve daha nice şey.Basit birkaç olay sonrası almadım bu kararı.Hep bunlar mesleki duruşumu kamçılar dedim, sabrettim.Ama bugün de yeni başladığım büroda abuk subuk bir muameleyle karşılaştım.Duygusallığımdan dem vurularak haksız ithamlarla gururum kırdırılmaya çalışıldı.Artık son damlaydı bu.Bu insanlar bana hep mesleğimden dolayı zarar verebildiler.Ben de artık bu durumu ortadan kaldırıyorum, çünkü artık kaldıramıyorum.Ben bahsettiğim insanlar gibi olmadım,olamam,olmak da istemem.Salt para hırsıyla, herşeyi ben bilirim edasıyla, adeta dilekçe üzerinden birbiriyle kavga ediyor kimi avukatlar.Ben asla genelleme yapmıyorum,mesleğe başlayacak olanlar asla karamsarlığa düşmesin.Gördüklerim beni çürüttü.Herkesin başına gelecek değil.İnsanlar,eğer insanlar bir gün, artık bir başkasına sırf insan olduğu için değer vermeyi öğrenirlerse dönerim bu mesleğe.Ama sanmıyorum.Oldukça küskünüm.

Herkes emeğini, hakkını helal etsin.Hoşçakalın.
Saygılarımla.