Mesajı Okuyun
Old 25-02-2009, 11:39   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan barbhax
ben -çok net olmasam da- biraz farklı düşünüyorum, bu hususu tartışmak isterim. avukat nasıl sulh yoluyla uyuşmazlığı çözdüğünde vekalet ücretine hak kazanıyorsa, noter aracılığı ile olmaksızın ihtarname çektiğinde de (bunu taahhütlü posta yoluyla yaptığını varsayıyorum) esasen vekalet ücretine hak kazanması gerektiği kanısındayım.

senet protestosunun telgraf yoluyla yapılması ardından ihtiyati haciz işlemi yapılabiliyorsa, bu ihtar da gerçek bir ihtar sayılabilir.

ben tüketici hukukuna ilişkin ihtarnameleri noter ya da telgrafla değil, zarf sırtlı ihtarnameyle iadeli taahhütlü yapıyorum örneğin. bugüne kadar aleyhe bir husus oluştuğu da olmadı.

senet avukata gittikten sonra avukat bunu takibe gerek kalmaksızın tahsil ederse, biz de bu durumda vekalet ücretine hak kazanılmayacağını ileri sürersek, avukatın sırf kimliği ile dahi yarattığı ağırlığı kullanarak, emek vererek yaptığı tahsilattan vekalet ücreti alamayacağını söylemek ne derece gerçekçi olur, bilemiyorum.

belki tartışma "avukat sadece kendi müvekkilinden vekalet ücreti keser" noktasına gelebilir, o da tartışılabilir.

Sayın barbhax,
Avukat sözkonusu durumda elbette ücrete hak kazanır ancak sadece kendi müvekkilinden ücret isteyebilir.
Bildiğiniz gibi Avukatlık Kanunu 164/son maddesine göre avukata ait olan "karşı tarafa yüklenen avukatlık ücreti" ancak bir dava ya da icra takibinde AAÜT'ne göre hükmedilecektir.
Sorudaki olayda bir dava ya da icra takibi olmadığından, karşı taraftan vekalet ücreti istenmesinin yasal dayanağı yoktur.