Mesajı Okuyun
Old 24-12-2007, 12:32   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Ziynet Ve Çeyiz Eşyası İadesi Yargıtay Kararları

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/13-73
K. 2004/29
T. 28.1.2004


İSTİRDAT DAVASI ( Çeyiz Senedindeki Ziynet Eşyalarının İadesi - Evlilik Birliğinin Borçlarına Harcandığı/Davalı İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlamadıkça İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )

ÇEYİZ SENEDİNDEKİ ZİYNET EŞYALARI ( İstirdat Davası - Evlilik Birliğinin Borçlarına Harcandığı/Davalı İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlamadıkça İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )

ZİYNET EŞYALARI ( Çeyiz Senedindeki/İstirdat Davası - Evlilik Birliğinin Borçlarına Harcandığı/Davalı İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlamadıkça İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )

İSPAT YÜKÜ ( Davalının Çeyiz Senedindeki Ziynet Eşyalarının İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlaması Gereği - Aksi Halde İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )

TAZMİN MÜKELLEFİYETİ ( Davalının Çeyiz Senedindeki Ziynet Eşyalarının İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlaması Gereği - Aksi Halde İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )

4721/m.185, 186, 188

ÖZET : Taraflar ve tanıklarca imzalanan çeyiz senedindeki davacıya ait ziynet eşyalarının davalıya teslim edildiği, davacı tarafından evden ayrılırken götürülmediği, aksine bozdurularak davalı adına araba alındığı onun da satılarak evlilik birliğinin borçlarına harcandığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkin davada, sözleşme hukuku kurallarına göre davalı, iade edilmemek üzere söz konusu ziynet eşyalarının kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile mükelleftir.

Çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkin dava, her ne kadar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğünden sonra açılmış ise de, evlilik akdinin ve çeyiz senedinin 743 sayılı Medeni Kanun zamanında yapıldığı gözetilerek sonucuna göre karar vermek gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 5.3.2003 gün ve 2002/289 E, 2003/66 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30.6.2003 gün ve 4787-8650 sayılı ilamı ile, ( ...Davacı, aralarında boşanma davası devam eden davalı ile ayrı yaşadıklarını, çeyiz senedindeki eşyalarını da alamadığını belirterek,aynen iadesini olmadığı takdirde dava tarihindeki değeri olan 15.000.000.000 TL. nin yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, ziynet eşyaları yönünden davanın kısmen reddini savunmuştur. Mahkemece ziynet eşyaları dışındaki eşyaların teslim edilmiş olması nedeniyle bu eşyalar bakımından karar verilmesine yer olmadığına, ziynet eşyaları ile ilgili talebin ise, evlilik birliğinin devamı sırasında bozdurularak evlilik kurumunun borçlarına harcanmış olması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Çeyiz senedinde belirtilen ziynet eşyalarının davacı tarafından evden ayrılırken götürülmediği, aksine mahkemenin kabulünde de olduğu gibi evlilik birliğinin devamı sırasında paraya çevrilerek harcandığı açıklığa kavuşmuştur. Evin infak ve iaşesinin temini kocaya ait olduğuna göre ziynet eşyaları bakımından da tazminata hükmedilmesi gerekirken, bunların satımından dolayı elde edilen paranın evlilik kurumunun borçlarına harcandığından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava istirdat istemine ilişkindir.

Davacı kadın 19.7.2002 tarihli dava dilekçesinde, aralarında boşanma davası devam eden davalı ile ayrı yaşadıklarını, çeyiz senedindeki eşyaların kendine iade edilmediğini beyanla, aynen iadesini, olmadığı takdirde dava tarihindeki değerinin faizi ile ödenmesini talep etmiştir.

Davalı, çeyiz senedindeki ziynet eşyaları dışındaki eşyaların iade edildiğini, ziynet eşyalarının ise davacı tarafından kendisine bağışlandığını paraya çevrilerek araba satın alındığını, daha sonra arabanın da satılarak evlilik birliğinin borçlarının ödendiğini beyanla davanın reddini istemiştir.

Mahkemenin davanın reddine dair verdiği karar, yukarıda belirtilen nedenlerle Özel Dairece bozulmuştur.

Mahkemece, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 185/2, 186/son ve 188/1 maddeleri karşısında, evin infak ve iaşesinin sadece kocaya ait olduğu yönündeki bozma gerekçesinin kabul edilemeyeceği, Türk Medeni Kanunu'nda eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarının belirtildiği, çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının paraya çevrilerek araba alındığı ve daha sonra arabanın da satılarak birliğin borçlarının ödendiği, davalının elinde kalmadığı" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Taraflar ve tanıklarca imzalanan 20.6.1999 tarihli çeyiz senedindeki davacıya ait ziynet eşyalarının davalıya teslim edildiği, davacı tarafından evden ayrılırken götürülmediği, aksine bozdurularak davalı adına araba alındığı onun da satılarak evlilik birliğinin borçlarına harcandığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava, çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkin olup, sözleşme hukuku kurallarına göre davalı, iade edilmemek üzere söz konusu ziynet eşyalarının kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile mükelleftir.

Somut olayda davalı, ziynet eşyalarının kendisine bağışlandığını iddia etmiş ise de, bunların bağışlandığı harcamaların davacının isteği ve onayı ile yapıldığı kanıtlanamadığından davalının aynen iade veya tazminle sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken davanın reddi isabetsizdir.

Öte yandan, her ne kadar dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğünden sonra açılmış ise de, evlilik akdinin ve çeyiz senedinin 743 sayılı Medeni Kanun zamanında yapıldığı gözetilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken olayda uygulama yeri bulunmayan gerekçelerle davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır.

O halde, yukarıda belirtilen bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 28.1.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı Bilişim