Mesajı Okuyun
Old 11-11-2011, 11:35   #5
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

15.HD.
E: 1984/1631 K: 1984/3266
31.10.1984
o ESER SÖZLEŞMESİ ( Yazılı Olarak Yapılmış Olmaması )
o SENETLE İSPAT VE TANIK DİNLENMESİ ŞARTLARI ( Eser Sözleşmesi )
o TANIK DİNLEME ŞARTLARI ( Eser Sözleşmesinin Yazılı Olarak yapılmış Olmaması )
1086/m.293,818/m.288

ÖZET:Kural olarak bir şey ortaya çıkarma, imal etme, husule getirme olan eser sözleşmesi Borçlar Kanunumuzda belli bir şekle tabi tutulmamıştır.Halin gereğine ve tarafların durumuna göre senede bağlanmaması teamül haline gelen işlemlerde tanık dinlenilebilir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kartal İkinci Asliye Hukuk Hakimliği`nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 30.12.1983 tarih ve 288-1391 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı yüklenici davasında, davalının satın aldığı bir katlı taşınmaz üzerine altı dairenin yapımını götürü bedelle üstlendiğini ve bitirildiğini beyanla asgari maliyet rayiç bedeli alacak 2.200.000 lira için ödetme kararı verilmesini talep etmiş, davalı, öncelikle taşınmazın kendisine ait olmadığını açıklayarak husumet itirazında bulunup esas cevapta, aralarında istisna sözleşmesi mevcut olmadığını ve yapıldığı iddia edilen işlerin de davacı tarafından yapılmadığını ileri sürmüştür.
Yerel mahkeme, yargılamada dinlenen tanık beyanları ile alınan bilirkişi raporuna dayanarak fazlaya ilişkin istemin reddi ile 2.156.841 lira alacak için ödetme kararı vermiştir. Mahkeme kararını davalı vekili temyiz eylemiştir.
İstisna akdi kavramı, BK. m. 355`deki tanıma göre ( İstisna, bir akittir ki onunla bir taraf ( müteahhit ) diğer tarafın ( iş sahibi ) vermeyi taahhüt eylediği semen ( bedel ) mukabilinde, bir şey imalini iltizam eder. ) yüklenmeyi kapsar. Kural olarak bir şey ortaya çıkarma, imal etme, husule getirme olan eser sözleşmesi Borçlar Kanunumuzda belli bir şekle tabi tutulmamıştır.
Ancak olayımızda, yapımı yüklenilen inşaat, iş davalı tarafından inkar edilerek taraflar arasında akdi bir ilişkinin mevcut olmadığı savunulmakta ve böylece akdi ilişkinin mevcudiyeti varlığı inkar ile ihtilaflı hale gelmektedir.
HUMK.nun değişik 288. maddesi hükmünce; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri beşbin lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.
Bu maddede öngörülen şekil, geçerlik şekli değil, usul hukuku yönünden konulmuş ispat şeklidir. İspat şeklinin zorunluluğu nedeni ile hukuki işlemlerin kural olarak tanık sözleri ile ispatı olanağı da yoktur.
Ne var ki, Usul Kanunumuzda anılan bu ana kurala ayrık hükümler de mevcuttur. Gerçekten Usulün 289. maddesi hükmüne göre, senetle ispatı gereken hususlarda, bu yön hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakatı, rızası halinde tanık dinlenebilir. Çekişmede davalının bu hususta açıkca muvafakatı olmadığına göre anılan madde hükmü gereğince tanık dinlenmesine de olanak yoktur.
Yalnız tanıkla ispat yasağına ayrık hallerden biri de Usulün 293. maddesinin 4. bendinde yer almıştır. Bir başka deyimle anılan Usul Kanunu`nun 293/4. maddesinde açıklanan durumun varlığı halinde de ayrık olarak tanık dinlenmesine imkan tanınmıştır. Anılan hüküm gereğince ( Halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede zaptı müteamil olmayan muamelelerde ) tanık dinlenmesi mümkün olmaktadır. Bu hükmün sonucu olarak, bir bölgede halin gereklerine, tarafların durumlarına göre herhangi bir hukuki işlemin devamlı olarak senede bağlanmamasının adet haline gelmesi ve bu hususun zaman içinde herkesce uyulmak suretiyle kararlı bir nitelik kazanmış bulunması ve aynı zamanda kamu oyu tarafından da belirtilen teamüle inanılmış olması takdirinde tanık dinlenebilir.
Yüksek Mahkemenin kökleşen içtihadı da bu doğrultudadır ( En son Yargıtay H. Genel Kurulu Esas: 1982/13-571 Karar: 1984/660, 6.6.1984 tarihli kararı ).
Öyle ise; Mahkemece, işin niteliği, tarafların durumu ve ilişkileri gözetilerek aralarındaki istisna eser sözleşmesinin devamlı surette senede bağlanmaması hakkında istikrarlı ve toplumca inanılmış bir adet olup olmadığı bilirkişi aracılığı ile saptanarak rapor içeriğine göre tanık dinlenip dinlenmeyeceği değerlendirilmelidir.
Yapılacak böyle bir inceleme sonunda, olayda tanık dinlenebileceği sonucuna varılması halinde tanık sözleri ve teknik bilirkişi raporu değerlendirilmek suretiyle, aksi takdirde, davacıya yemin ant hakkı hatırlatılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davalı D. yararına yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, 31.10.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.
---------------------------------
15. Hukuk Dairesi 2006/7736 E., 2007/7765 K.

ESER SÖZLEŞMESİ
İSPAT KÜLFETİ
ÜCRETİN MUACCELİYETİ
YEMİN
"ÖZET"

AKSİ KARARLAŞTIRILMAMIŞSA, ESERİN BEDELİ TESLİM ANINDA ÖDENİR. YÜKLENİCİ İŞİ TESLİM ETTİĞİNİ İŞ SAHİBİ İSE BEDELİNİ ÖDEDİĞİNİ KANITLAMAKLA YÜKÜMLÜDÜR. İSPAT KÜLFETİ KENDİSİNDE OLMAYAN TARAFIN YEMİN ÖNERMESİ HALİNDE, MAHKEMENİN AÇIKÇA İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN KENDİSİNDE OLMADIĞINI VE BU YÜKÜMLÜLÜĞÜ DEVRALIP ALMAYACAĞINI SORMASI" KABUL ETTİĞİ TAKDİRDE YEMİNİ EDA ETTİRMESİ GEREKİR.

"İçtihat Metni"

Mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince i$tenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerek-tirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, icra takibine davalının vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Adana Yedinci İcra Müdürlüğü'nün 2004/9143 takip sayılı dosyası kapsamından; davacı şirketin 01.11.2004 tarihli ihtarname ve cari hesap ekstresini dayanak olarak davalı şirket hakkında adi takip yoluyla başlatmış olduğu icra takibinde;

15.884.243.680 TL asıl alacak, 593.011.764 TL işlemiş faiz, 53.016.200 TL ihtar masrafının toplamı 16.530.271.644 TL alacağın tahsilini istediği, takip borçlusu davalı tarafından yapılan itiraz neticesi takibin durduğu anlaşıldığı gibi, itirazın iptali davasının da, yasal süresi içinde açıldığı saptanmıştır.

Yanlar arasında yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Ancak, davacının yüklenici sıfatıyla iş sahibi davalının narenciye işleme-paketleme-depolama işlerini yaptığı ve yanlar arasında "sözlü" olarak akdi ilişki kurulduğu tarafların da kabulündedir.

Bu akdi ilişki, Borçlar Kanunu'nun 355. maddesi hükmünde tanımlandığı üzere, niteliğince bir eser sözleşmesidir. Davacı yüklenici, işi yaparak teslim ettiğini ve istenebilir iş bedelinin davalı tarafından ödenmediğini; davalı iş sahibi ise, iş bedelini ödediğini bildirmişlerdir. BK'nın 364. maddesi gereğince, taraflarca aksine bir düzenleme yapılmamışsa eserin bedeli, teslim zamanında ödenir. O halde, yapıldığı ileri sürülen işin davalı iş sahibine teslim edildiğini yüklenici; iş bedelinin ödendiğini iş sahibi kanıtlamakla ödevlidir. Mahkeme ise, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü iş sahibine ait olduğu halde, davacı yükleniciye ispat külfeti yüklenerek davalıya, davacının yemin önerisinde bulunması ve davalı şirket temsilcisinin önerilen yemini yerine getirmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Oysa, ispat külfeti üzerinde olmayan tarafın yemin önermesi halinde, mahkemenin ispat yükümlülüğünün kendisinde olmadığını ve bu yükümlülüğü devralıp almayacağını açıkça sorarak, kabul ettiği takdirde, bunu duruşma tutanağına geçirerek yemini eda ettirmesi gerekirdi. Bu yasal nedenle, davalıya yemin teklifi ve bunun eda edilmiş olması hukuki sonuç doğurmaz (HUMK m. 354). Yasal durum bu olunca da; mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan hukuksal ilkeler gözetilerek, tarafların yasal delillerini toplamak, bedeli dava ve takip konusu olan işin yapılarak davalıya teslim edildiğini ve iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlayabilmesi için davacıya, iş bedelinin ödendiğini kanıtlayabilmesi için de davalıya olanak verilmesi, toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ile varılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar vermekten ibaret olmalıdır.

Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda (1.) bentte belirtilen nedenle davalı vekilinin tüm, daMacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan sebeplerle diğer temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 04.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.