Mesajı Okuyun
Old 27-11-2008, 15:28   #2
Av.Resul

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

E:1981/457
K:1981/1667
T:26.02.1981

DAVA : YuKarıda tarih ye numarası yazı1ı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekilleri tarafından temyiz olunması üzerine bu isle ilgili dosya mahallinden daireye 19.1.1981 gününde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Takip dayanağı senedin eser sözleşmesine bağlı bulunmasına bu hususun alacaklının borçluya gönderdiği cevabı ihtarnameden anlaşılmasına göre senedin tahsili gerekip gerekmediğinin hallinin muhakemeyi gerektirdiği düşünülmeden kayıtsız şartsız borç ikrarı mevcut gibi itirazın red olunması isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde görüldüğünden temyiz olunan merciikararının İ.İ.K.nun 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA 26.1.1981 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

(Bedeli Teminattır) seklinde bono duzenlenebileceği hususunda Yargıtay daireleri arasında ictihat, doktrinde de fikir birligi vardır. Teminat olarak bono verilmesı onceden bu bonoya dayanılarak takip yapılmasına rıza göstermek anlamına gelir. Teminat karşılığı bono düzenlenebileceğine kabul etmenin gerekçesi budur, Teminat karsılığında bono düzenlenebildiğine göre alacaklı, alacağın doğduğunu ve ödemenin gerektiğini kanıtlamak zorunda değildir. Aksine, bu hususun borçlu tarafından kanıtlanması gerekir. Borçlunun ileri sürdüğu savların incelenmesi tetkik merciinin görevine girmedigi hallerde 72. maddesine gore acılacak menfi tesbit veya istırdat davasında ileri sürmek gerekir. Aksi düşüncenin, yani alacaklının mahkemeye başvurmasının kabulü halinde teminat karşılığında bono düzenlenmesi anlamsız hale gelecektir. Zira alacaklının açacağı davada mahkeme sadece taraflar arasındaki sözleşmeye göre borç bulunup bulunmadığını saptayarak karar verecek teminat olarak bono verilmiş olması kararı etkileyemeyecektir.

Bu durumda mercii kararının onanması gerektiğinden (bozma) şeklinde olan ekseriyet görüşüne katılmamaktayız.