Mesajı Okuyun
Old 06-04-2007, 12:26   #39
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba

Site Üyesi Gemici'nin konu ile ilgili yazışması,yazanın izni ile aşağıda yayınlanmıştır.
------------------------------------------------------
Konut Dokunulmazligi

Alman Ceza Kanunu:
Madde 123 (§ 123 StGB Hausfriedenbruch)Konut dokunulmazlığının ihlali

(1) Bir başkasının konutuna, işyerine veya sınırlandırılmış(çit, tahta perde, duvarla ayrılmış)mülküne, veya kamu hizmetine veya trafiğine ayrılmış kapalı yerlere, hukuka aykırı olarak giren veya orada izinsiz olarak bulunan, hak sahibinin çık talebine rağmen oradan ayrılmıyan kişi bir yıla kadar hapis cezası veya para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suç sadece dilekçe üzerine takip edilir.

Benim düşünceme göre Alman Ceza Kanunu’nun getirdiği sistem Ceza kanunumuza kıyasla şok daha başarılı; Konut dokunulmazlığı çerçevesine giren yerler belirtilmiş ve hukuka aykırılık(Rechtswidrigkeit) dokunulmazlığın ihlalinin kıstası olarak belirtilmiş. Ceza kanunu Alman kanunundaki ‘hukuka aykırılık’ın’ yerine ‘mağdurun rızasını’ kıstas olarak getirmiş. Bu rıza kriterine dayanarak konuta gelen icra memuru ‘kişinin rızası olmadan konuta giremez mi, diyeceğiz?’Anayasa’nın 21. Maddesinin aşık hükmüne rağmen, ceza kanununa ‘hukuka aykırılık’ kavramı konulmuş olsaydı kanun yapma tekniği bakımından daha doğru olurdu diye düşünüyorum.

Serbest olarak Türkçe’ye çevirdiğim maddenin metnindende anlaşılacağı üzere konut dokunulmazlığının çerçevesi bir hayli geniş tutulmuş; maddenin kapsamına oturulan barakalar, caravanlar ve çadırlarda giriyor.

Alman hukukuna göre konut dokunulmazlığı konusunda hak sahibi olan kişi konut sahibi, kirada oturuluyorsa kiracı ve konut sahibinin iradesini temsil eden aile bireyleri. Kanun burada kadınla erkek arasında herhangi bir ayırım yapmıyor. O konutta oturan kişilerden herbirisinin ayrı ayrı, evli olsunlar veya olmasınlar, konut dokunulmazlığının ihlalini ortadan kaldırmada bir hakları olduğu düşüncesindeyim; Çocuklar dahil. Çocukların dilekçe haklarını anne baba kullanabilir.

Kiracılar konut dokunulmazlığı haklarını ev sahibine karşı’da kullanabiliyor.

Konutta oturan herkesin konut dokunulmazlığının ihlalini bertaraf etmede hak sahibi olduğu gerçeği, ister istemez ‘anlaşmazlık olduğunda nasıl bir çözüm yolu bulunur’ sorusunu akla getiriyor.

Bu konuda kanun herhangi bir hüküm getirmemiş. Çözümü hukuk literatürü ve mahkemeler getiriyor. Buna göre eşlerden herbiri tek başına, diğerinin iznine gerek olmadan, kimi konuta alacağına ve kimi almıyacağına kendisi karar verir. Başka türlü bir çözüm yaşam koşullarına ters düşer. Hakim fikre göre bu kaidenin bir istisnası var: Kiracılardan bir tanesinin rızası, eğer bu rıza diğer kiracı için kabul edilmesi olanaksız bir duruma yol açıyorsa, geçersizdir Böyle bir duruma örnek olarak Alman hukuku beraber yaşıyan eşlerden birisinin başka bir sevgilisini ortak konuta getirmesini gösteriyor ve diğer eşin durumu kabullenmesinin kendisinden beklenemiyeceğini belirtiyor.
Bu foruma başlık olan ‚Evli kadının evi tehlikeli!’ Cümlesinin tamamlayıcısı olarak ‚Evli erkeğin evi tehlikeli!’ cümlesini okuyacağımız hayalininin gerçekleşmesi ümidi ile
Konut dokunulmazlığının ihlâli
MADDE 116. –
(1) .....
(2)...... Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.
(3)........

Buradaki ‘meşru amaç’tan ne anlaşılması gerektiğini bilen birisi varsa açıklarsa memnun olurum. Meşru olmayan amaçtan Çete kurmak, memleketi peşkeş çekmek, hırsızlık ve adam öldürmek için plan yapmak gibi suçlar mı kast ediliyor acaba.

Bu konuda Alman Sistemi ile Türk Sistemi arasında çok büyük bir fark olduğu düşüncesindeyim. Alman Sistemi rıza gösterip göstermemeyi kişinin durumundan yola çıkarak deşerlendiriyor; Türk Sistemi ‘meşru bir amaca yönelik olması gerekir’ derken öbjektif bir kıstas getiriyor diye düşünüyorum. Konu üzerinde tam olarak bir fikir edinemedim daha, ama kafama takıldı...

Saygılarımla

Gemici