Mesajı Okuyun
Old 21-10-2007, 20:33   #51
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Katılımcıların görüşlerini etkiler mi bilmiyorum. Ancak, habere konu Yargıtay kararının büyük bir ihtimalle aşağıya eklediğim karar olduğunu tahmin ediyorum. Gazete haberi ile karar arasında farkları ilginç bulduğum için ekliyorum.

Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
2.Ceza Dairesi

Esas: 2005/7752
Karar: 2006/4882
Karar Tarihi: 15.03.2006

ÖZET: Evli bir kadınla ilişki kurmanın, evlilikte bağlılık yükümlülüğünü öngören Türk Medeni Yasasına, dolayısıyla hukuka aykırı olduğu ve kocasının haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu açıktır. Böyle bir ilişkinin kendi evinde kurulmasına, kocanın rızasının olması elbette düşünülemez ve varsayılamaz. Olay gecesi sanığın, kocasının rızasının söz konusu olmayacağını bilerek ve kendi iradesiyle konuta girdiği ve varsayılan rızasızlık nedeniyle de atılı suç oluştuğu gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile sanığın beraatına karar verilmesi doğru değildir.

(765 S. K. m. 193) (5237 S. K. m. 116)

Geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal suçundan sanık A. Paladır'ın yapılan yargılaması sonucunda; beraatına dair T. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 25.06.2004 tarihli hükmün Yargıtay’ca incelenmesi müdahil vekili tarafından istenmekle ve dosya C.Başsavcılığının 15.07.2005 tarihli tebliğnamesiyle dairemize gelmekle yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü.

Yerel mahkeme, Medeni Yasadaki son değişiklik ile kocanın aile reisi olmasının kalktığını belirterek sanığın, konuta katılanın eşinin rızasıyla girmesi eyleminde konut dokunulmazlığını bozma suçunun yasal öğeleri oluşmadığından beraat kararı vermiştir.

Bu kabul yasaya aykırıdır. Zira 765 sayılı TCY'nın 193.maddesi irade ve rıza özgürlüğünü ihlal ederek konuta girmeyi yasaklamıştır. Konuta girmede rızadan söz edebilmek için ise failin başkalarının haklarını çiğnememesi zorunludur.

Evli bir kadınla ilişki kurmanın, evlilikte bağlılık yükümlülüğünü öngören Türk Medeni Yasasına, dolayısıyla hukuka aykırı olduğu ve kocasının haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu açıktır. Böyle bir ilişkinin kendi evinde kurulmasına, kocanın rızasının olması elbette düşünülemez ve varsayılamaz.

Olay gecesi sanığın, saat 23.30'da kocasının (katılanın) bulunmadığı bir sırada, katılanın (kocanın) eşinin rızasıyla eve girdiği, sanığın ikrarıyla ve tanık olarak dinlenen katılanın eşinin anlatımı ile kanıtlanmıştır. Oluşa uygun ve yerel mahkemece de kabul edilen böyle bir eylemde, yaşamın olağan akışına göre, kocanın rızasının bulunduğu düşünülemez ve varsayılmaz. Kaldı ki, yakınanın iddiasına göre; gece evine geldiğinde kapının eşi tarafından geç açılması üzerine kuşkulanarak evin içini araştırması sırasında, karyolanın altında yarı çıplak biçimde sanığı yakalaması biçimindeki eylemde ise kuşkusuz kocanın rızasının olduğu yine düşünülemez ve varsayılamaz.

Olay gecesi sanığın, kocasının rızasının söz konusu olmayacağını bilerek ve kendi iradesiyle konuta girdiği ve varsayılan rızasızlık nedeniyle de atılı suç oluştuğu gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile sanığın beraatına karar verilmesi.

Bozmayı gerektirmiş, müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA 15.03.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları