Mesajı Okuyun
Old 12-05-2009, 13:14   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Mesele basit bir mesele değil aslında basit olsaydı Anayasa, AİHS gibi mevzuatlara yansımazdı herhalde..

ANAYASA 141. Maddesinde, davaların en giderle ve süratla yapılması yargının görevi olduğu belirtilmiş.

AİHS 6. maddesinde de buna paralel olan adil yargılanma hakkından bahsedilmiş,

HUMK 77. maddesinde davanın masrafsız, süratli, bir şekilde bitirilmesi mükellefiyetinden bahsedilmiş.

Bu hükümler karşısında hakim meseleyi künhünden halletmek için dosyaya vakıf olmak zorundadır.

Diyelim hakim dosyaya vakıf ve belirttiğiniz gibi karşı taraf mazeret vermiş;

HUMK 213. maddesine göre geçerli bir mazeretin yoksa yokluğunda olan meseleye de ititraz edilemez diye bir hüküm var ama gelmese de yargılama yapma diye birşey denmemiş.

Ancak benim çok da karşılaşmadığım, duruşma daveteyesinde veya sözlü davette, "gelmezsen duruşma yokluğunda yapılır" ihtarı var mı? yok mu? Bu işin başka bir tartışma konusu.(213/2)

Bu kadar hatırlatmadan sonra sorunuza cevap olarak şunlar belirtmek istiyorum;

a) Tahkikatın son aşamasına gelinmemiş,

b) Hakim dosyadan bihaber, mazeret onun mazereti olmuş,

c) Ne tür bir yargılama olduğunu belirtmemişsiniz ama hale göre son aşamaya giriş duruşması da olabilir, yani karar için son lahiya süresi verme zorunluluğu olabilir,

İhtimalleri çoğaltabiliriz, ancak burada mazereti olmayan bir hususu bağışlamanız umuduyla vurgulamak istiyorum,

neden tüm bu olup bitenlere ses çıkarmadınız?

Anayasal yükümlülüğü olan hakimin usule aykırı tutumuna olan yaklaşımına karşı olan sükuttan sonra ki gürültü neden?

ve

d) Olan olmuştur, bundan sonra yapabileceğiniz birşey varsa dahi yargılamayı uzatma tehlikesine binaen reddedilebilir.

Kolay gelsin...