Mesajı Okuyun
Old 09-03-2009, 15:18   #17
çınarağacı

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/10222
K. 2000/8901
T. 19.10.2000
• TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazası sonucu Desteğin Ölümü Nedeniyle )
• TRAFİK KAZASI SONUCU DESTEĞİN ÖLÜMÜ NEDENİYLE TAZMİNAT ( İşletenin Araç Sürücüsünün Kusurundan Kendi Kusuru Gibi Sorumlu Olması )
• İŞLETENİN SORUMLULUĞU ( İşletenin Araç Sürücüsünün Kusurundan Kendi Kusuru Gibi Sorumlu Olması )
• HUSUMET ( Şirketin Aracı Uzun Süreliğine Kiralaması Nedeniyle İşleten Sıfatının Ortadan Kalkması )
818/m.47
2918/m.3
ÖZET : Araç sahibi olan veya uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi işleten sayılır. İşleten, araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Somut olayda, araç davalı şirket adına kayıtlıdır. Ancak uzun süreli olarak Başbakanlık emrine verilmiştir. Bu durumda davalı şirket işleten sayılamaz. Davalı şirket aleyhindeki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekir.

DAVA : Davacı Hasan ve arkadaşları vekili Av. Z. E. tarafından, davalılar Başbakanlık ve diğerleri aleyhine 12.6.1995 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu desteğin ölümünden dolayı tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; istemin kısmen kabulüne dair verilen 29.9.1998 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile Davut dışındaki davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacılardan Hasan ile davalılardan Başbakanlığın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacılar, davalılardan T. P Rafinerileri A. Ş. adına trafikte kayıtlı olan ancak, diğer davalı Başbakanlık emrinde kullanılan aracın çarpması sonucunda desteğin öldüğünü belirterek Hasan için 100 milyon lira, diğer davacılar için ayrı ayrı 50 milyonar lira manevi tazminat ile her bir davacı için 1 milyonar lira destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunmuşlardır. Yerel mahkemece davacılardan Hasan'ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10 milyon lira manevi ile istek gibi destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiş, diğer davacıların destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemleri reddedilmiş; kararı taraflar, temyiz etmişlerdir.

Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Davaya konu olan olayda davalı sürücünün olayda 2/8 oranında kusurlu olduğu benimsenerek istemde bulunulduğu, ölenin davacı Hasan'a olan yakınlığı gözetildiğinde, hükmedilen manevi tazminat azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminat takdir dilmek üzere karar bozulmalıdır.

3- Hasan dışındaki davacılar tarafından istenen maddi tazminatlar reddedildiğine göre, reddedilen miktar gözetilerek davalı Başbakanlık yararına Avukatlık Yasası ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekillik ücreti takdir edilmemiş olması da usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

4- 2918 Sayılı Karayolları Trafik Yasası'nın 3. maddesinde araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişinin işleten sayılacağı; aynı yasanın 85. maddesinin son fıkrasında da, işletenin, araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı hükümleri yer almaktadır. Belirtilen bu düzenlemeler karşısında davalılardan T. P Raiınerileri A. Ş. adına rafikte kayıtlı olan aracın 16.12.1991 gününde diğer davalı Başbakanlık emrine verildiği ve bu davalı elinde iken sürücüsünün kusurlu eylemi ile 21.11.1993 tarihinde olay meydana geldiğine göre, aracı işletenin davalı T. P Rafınerileri A. Ş. olmadığı, böylece kendisine husumet düşmeyeceği gözetilerek hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekirken, sorumluluğu yönünde karar verilmiş olması da ayrı bir bozma nedenidir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacılardan Hasan yararına, ( 3 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalılardan Başbakanlık yararına, ( 4 ) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı T. P. Rafınerileri A. Ş. yararına BOZULMASINA, davacı Hasan ile Başbakanlığın diğer temyiz itirazlarını ( 1 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davacılardan Hasan ile davalı T. P. Rafinerilerinden peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 19.10.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.