Mesajı Okuyun
Old 31-03-2009, 20:26   #1
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan Sayın Yargıcım

Sayın Yargıcım

İzin ver sen diyeyim bu mektubumda…

Sen bizim için en değerlisin, seçilenler oyalamalarla, kandırmalarla iş başına gelip ceplerini doldurarak ayrılırken sen en zor koşullarda adalet uğruna çalışan bir emekçisin. Harç gibi kullandığın bilgini vicdanınla kullanıp hak verir, hak alırsın. Sen adalet için çalışırsın.

Yargılamadır işin, usun ışığında olguları değerlendirmektir. O usu biçimlendiren bilgidir. Salt yasa bilgisi değil, felsefe, tarih, hak ve özgürlük bilincidir bilgiyi bilgi yapan. Pozitif olana değer verirken hukukun pozitivizmine sıkışıp kalmamaktır.

Sen kimsenin düşünemediğini düşünmek, çözüm bulmak zorunda kalan kişisin. Çözümün iyi de olsa, kötü de olsa kararınla yargılanansın sen. Ama kişiliğinle, değer yargılarınla değil. Verdiğin karar imzanı atmanla birlikte halkın olduğu içindir ki herkesin erişme ve tartışma hakkı vardır.

Sen her şeyi bilen değilsin, her şeyi bilme iddiasında olan hiçbir şey bilmemektedir. Sen bilmediğini bilerek soruna çözüm bulansın. Bilmediğini bilerek araştırabilir, sorup danışabilir, önyargınla değil son yargınla karar verebilirsin. İşte bu nedenle her şeyi bilen yerine yargılayan sıfatı yakışır sana. İşte bu nedenle yargıcım, yargıçlık sende ışıl ışıl durur. Seni, niteliğini, farkını gösterdiği için… Ancak o zaman yargının değeriyle ölçülebilir değerin. Aslında taşımadığı bir özelliği sıfatında taşımak bir yüktür insana, insan o yükü taşırken öyle olduğunu sanır giderek. Oysaki her şeyi bilmek değildir marifet adalet dağıtırken, her şeyi düşünmektir bir kararı diğerinden ayıran.

Sayın Yargıcım,

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.