Mesajı Okuyun
Old 24-09-2007, 11:43   #6
Av. Çetin

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1988/9-225

K. 1988/369

T. 27.4.1988

• KADININ EVLENME NEDENİYLE KIDEM TAZMİNATINI ALIP İŞTEN AYRILMASI ( Daha Sonra Başka Bir İşe Girmiş Olmasının Hakkın Kötüye Kullanılması Sayılamayacağı )

• HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI ( Evlendiği İçin Kıdem Tazminatını Alıp İşten Ayrılan Kadının Sonradan Başka Bir İşe Girebileceği )

• ÇALIŞMA HAKKI ( Evlendiği İçin Kıdem Tazminatını Alıp İşten Ayrılan Kadının Sonradan Başka Bir İşe Girebileceği )

1475/m.14


ÖZET : Evlenen kadının kıdem tazminatını alması, daha sonraki dönemlerde çalışma hakkını yitirmesine yol açmaz.
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 6.İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 1.10.1987 gün ve 713-973 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 26.11.1987 gün ve 10028-10420 sayılı ilamiyle; "...1- 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi hükmüne göre evlenen kadın, evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde kendi arzusu ile hizmet akdini sona erdirdiği takdirde kıdem tazminatına hak kazanır. Ancak burada Kanunun amacı, evlenme nedeni ile çalışmayacak olan kadının kıdem tazminatı isteyebileceğidir. Olayda davacı 8.7.1985 tarihinde evlenmiş ve aynı işyerinde çalışmasını sürdürdükten sonra 2.7.1986 tarihinde hizmet akdini sona erdirmiştir. Davalı, savunmasında, davacının bu fesihten kısa bir süre sonra Egebank'ın Mecidiyeköy Şubesi'nde işe girip çalışmaya başladığını bu durumda kıdem tazminatı istemesinin yasanın amacına aykırı olduğunu, hakkın suistimali teşkil ettiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Gerçekten davacının hizmet aktini feshettikten kısa bir süre sonra başka bir işyerinde işe girdiği ve çalışmasını sürdürdüğü anlaşılırsa, bu hal kıdem tazminatı bakımından hakkın kötüye kullanılması halini teşkil eder ve kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmez. O halde, savunma üzerinde durulup gerekli araştırma ve inceleme yapılarak davacının başka işyerinde çalışmaya başladığı anlaşılırsa, isteği reddetmek, aksi hal gerçekleşirse şimdiki gibi kıdem tazminatını hüküm altına almak gerekir. Kabule göre de hüküm altına alınan miktar için de fesih tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken geriye gidilerek evlenme tarihinin faize başlangıç kabul edilmesi doğru değildir..."gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : 1475 sayılı İş Kanunu'nun değişik 14. maddesinin ikinci, fıkrası hükmünce hizmet akitlerinin "kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi" halinde kıdem tazminatına hak kazanılacaktır. Bu değişik hüküm kuşkusuz aile birliğini koruma amacıyla getirilmiş olup çalışma hayatını evlilikle birlikte gereği gibi yürütemeyeceği düşüncesinde olan kadına Yasa ile tanınmış bir olanaktır. Bir işyerinde çalışmakta iken evlenen bir kadın, Yasa'nın tanıdığı olanaktan yararlanarak kıdem tazminatını almak suretiyle ayrılmışsa, daha sonraki dönemlerde çalışma hakkını kaybettiğinden söz edilemez; diğer taraftan önceki işinden ayrılan kadın ayrılmasını hemen takiben çalışma ile evliliği öncekine göre daha kolaylıkla yürütebileceği yeni bir iş bularak çalışmasını da sürdürebilir. Bu kuşkusuz subjektif bir değerlendirmedir. Olayda hakkın kötüye kullanılması söz konusu olmadığından direnme uygun bulunmakla onanması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun direnme kararının ONANMASINA, ilk görüşmede üçte iki çoğunluk oluşmadığından ikinci görüşmede salt çoğunlukla, 27.4.1988 gününde karar verildi. KARŞI OY YAZISI :
1475 Sayılı İş Kanunu'nun, 14. maddesine 29.7.1983 gün ve 2869 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle getirilen "hizmet aktinin... kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi ... halinde... kıdem tazminatı ödenir" hükmünün uygulanmasıyla ilgilidir. Gerçekten bu Yasa hükmüne göre, kadının evlendiğini ve evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde hizmet aktini sona erdirdiğini işverene bildirmesi halinde, işverenin kıdem tazminatını ödemesi gerekir. Bunun için başkaca bir şart gerekmez ve herhangi bir sebep bildirmeye de lüzum yoktur.
Ancak, bu hak mutlak değildir. MK'nin 2.maddesinde öngördüğü üzere, herkes haklarını kullanmakta ve bu borçlarını ifada hüsnüniyet kaidelerine riayetle mükelleftir.
Yine belirlemek gerekir ki bir hak, ilişkin bulunduğu Yasa hükmünün amacına uygun olarak kullanıldığı takdirde doğar. İyiniyetle kullanılmayan bir hak, yasanın amacına uygun olmayacağı için o konuda hakkın doğumundan da söz edilemez.
Burada Yasa'nın amacı, kocası tarafından çalışmasına izin verilmeyen ya da bütün mesaisini evine-ailesine hasretmek üzere hizmet aktini sona erdirmek isteyen kadına kıdem tazminatı vermektir. Bunun için de bir yıllık düşünme ve hazırlık süresi tanınmıştır.
Gerçi, bu sebeplerin gerçekleşmesi şartı Yasa'da açıklanmış değildir. Ancak açıklanmasına lüzum yoktur. Zira metnin içeriğinde-özünde bu anlam zaten vardır. Bu hakkın çalışan her kadına veya erkeğe verilmesinde, yeni evlenen kadına verilmiş olması, maddeyi başka şekilde yorumlamaya müsait değildir.
Şu halde, Yasa'nın amacını oluşturan bu sebepler olayda yoksa, yani kadın işçi evlenmesine rağmen bir işverenin işyerinde çalışmasını sürdürecekse, kıdem tazminatını almaya hak kazanamayacaktır.
Olayda, davacı kadın bir bankada çalışmakta iken evlenmiş ve evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde hizmet aktini sona erdirdiğini işverene bildirmiş ise de, davalı savunmasında; davacının hemen, hatta yıllık ücretli iznini kullanmakta olduğu bir sırada aynı semtte bir başka banka şubesinde işe girerek hizmet aktiyle çalışmasını sürdürdüğünü bildirmiştir.
Gerçekten durum böyle ise, ortadan bir hakkın suistimali söz konusu olmak gerekir. Hem çalışmayı sürdürmek, hem de kıdem tazminatı almak yasanın amacıyla ve kıdem tazminatının niteliğiyle bağdaşmaz.
Bu tazminat, evlenen kadına ödenmesi gereken bir evlilik ikramiyesi değildir.
Bu itibarla davacının kısa bir süre sonra bir bankada çalışmaya başlayıp başlamadığının araştırılması yolundaki dairenin bozma kararına karşı direnme kararının bozulması gerektiği kanaatiyle, çoğunluk görüşünden ayrılıyoruz.