Mesajı Okuyun
Old 27-03-2004, 20:38   #1
Gemici

 
Varsayılan Bir Sene Neden 12 Aydır Ve Şubat Ayı Neden Cüce Kalmıştır?

Saatler Pazar gecesi bir saat ileriye alınıyor. Yani geceyi bir saat kısaltıyoruz ve alıştığımızdan bir saat önce kalkacağız. Belirli bir ritme alışmış olan ve kendini bu ritme ayarlamış olan biyolojik saatimiz bu yeni uygulamaya kendisini anında ayarlıyamıyacağı için az veya çok bir takım zorluklar çekeceğiz.

Saatleri bir saat ileri veya geri almak sadece teknik anlamda bir değişiklik değil, çevreyi ve tabiatıda etkiliyor. Bizler işe zamanında başlıyabilmek için bir saat önce ayakta olunca tabiatıda kendimizle beraber uyandırıyoruz ve tabiatıda kendi zamanımıza uyduruyoruz. Kurt, kuş, börtü böcek, kedi köpek kendi biyolojik saatlerini bizim teknik saatimize uydurmak zorunda. Bu arada yer gök, güneş ay ve diğer bir çok gök cismi ve gezegenler kendi kanunlarını yani tabiat kanunlarını uygulamayı devam ettiriyorlar, bizim saatlerde yaptığımız ayarlamaya aldırmadan. Enerjiden tasarruf etmek için yaptığımız bu ayarlamada gerçekten bir enerji tasarrufu oluyormu, yoksa bu ayarlamanın tabiata ve kendi sağlığımıza verdiği zararlar yapılan tasarrufu sıfırlıyormu, bilmiyorum.

İnsanlık tarihini insanın tabiatla uğraşmasının tarihi olarak nitelendirebiliriz; insan dünyadaki varlığını sürdürebilmek için ya tabiat kanunlarını öğrenip kendini onlara uydurmayı yada onları kendine uydurmayı tarihi boyunca sürdürmüştür ve sürdürecektir. Tabiatı kendime köle edeceğim derken günün birinde tabiat kanunlarının kurbanı olmazsa eğer.

Tabiat kanunlarını öğrenip kendi hayatını onlara göre ayarlamanın örneklerinden birisi takvim ve zamanın senelere, mevsimlere, aylara, haftalara, günlere... v.s bölünmesi.

Bügün kullandığımız ve ismini Papa yedinci Greguar dan alan Gregorijen takviminin öncüsü ismini Roma İmparatoru Gajus Julius Sezar dan alan Jüliyen Takvimidir.

Roma Takvimi önceleri aya göre ayarlanmış bir takvimdi, mart ayından başlıyordu ve 29 veya 30 gün devam eden 10 ay a bölünmüştü. Bir sene 304 gün sürüyordu. Milattan önce 7. yüzyılda bir sene 355(dip not+) gün olarak belirlendi ve iki yeni ay, ocak(januarius) ve şubat(februarius) ayları, eklendi.

Yeni eklemelere ve iki üç senede bir eklenen artık aylara rağmen tabii sene ile takvim senesi arasındakı farklılıklar yeni bir ayarlamayı zorunlu kılıyordu. Bu ayarlama milattan önce 45 senesinde Julius Sezar tarafından yapıldı ve Jüliyen takvimi ortaya çıktı.

Buna göre sene 365 gün olarak tesbit ediliyordu ve üç seneden sonra bir artık gün eklenerek sene 366 gün oluyordu.

Artık gün olarak 24 şubat alınıyordu ve 24 şubat bu suretle iki gün sürüyordu.

Senenin başlangıcı 1 marttan 1 ocağa alınıyordu. Senenin başlangıcının öne alınması ile çıkan karışıklıkları önlemek için milattan önce 46 senesi 455 gün olarak hesaplanmıştır.

Ayların uzunluğu yeniden belirleniyordu.

Ayların isimleride bize romalılardan kalma. Martius(mitoloji tanrısı Mars ın adından), Aprilis, Maius, Junius, Quintilis(beşinci ay), Sextilis(altıncı ay), September(yedinci ay), Oktober(sekizinci ay), November(dokuzuncu ay), Dezember(onuncu ay) ve yeni iki ay Januarius(tanrı Yanus), Februarius(februa dan: temizlik ve günah çıkarmadan gelme).

Takvimin gelişmesi, senelerin, ayların hesaplanması, rahiplerin tekelindeki bir uğraşı idi ve bu tekeli ellerinden bırakma niyetleri yoktu, çünkü edindikleri bilgiler sayesinde devlet idaresinde büyük bir etki ve yetkiye sahiptiler. Jülıyen takviminin oluşmasında Sezar İmparator veya Diktator olarak değil Pontifex Maximus (baş rahip) olarak rol oynamıştır. Takvimdeki bu reformundan dolayı, öldürülmesinden sonra taraflarının baskıları sonucunda Roma Senatosu beşinci ay a (Quintilius, ocak ve şubat aylarının başa konulmasından sonra bu sıralama zaten gerçeğe uymuyordu) onun isminin (Julius) verilmesini kararlaştırdı. Sezardan sonra gelen imparator Augustus da kendi isminin bir aya verilmesini sağladı. Bu suretle altıncı aya da(sextilis) onun ismi verildi(feriae Augusti=Ağustos) Sonradan gelen imparatorların isteklerine rağmen başka imparatorun ismi ile anılan ay olmadı.

Dipnot: Jüliyen takvimine kadar romalılar seneyi (iki ayın eklenmesinden sonra) 354 gün olarak hesaplıyordu. Çift sayılar uğursuzluk getirdiğinden buna bir gün eklediler ve sene 355 gün oldu. Bu günler, aylar arasında, sıra ile 29 ve 30 gün olarak paylaştırılıyordu. Buna rağmen güneş senesinden 10 gün artıyordu. Jüliyen takvimi ile artan bu 10 gün aylara bölüştürüldü. Böylece aylar 30 veya 31 gün oldu. O zamanlar son ay olan şubata 29 ve artık yıllarda 30 gün kaldı. Sıralamaya göre sonradan Gajus Julius Sezarın ayı olarak adlandırılan Juli(Temmuz) 31 gün oluyordu. Ağustos 30 gündü.

İmparator Augustus kendi ayının Sezarın ayından kısa olmaması için ve 30 çift bir sayı olduğundan ve çift sayılar uğursuzluk getirdiğinden şubattan bir gün aldı. Böylece şubat 28 ve artık yıllarda 29 gün olmuş oldu.


Saygılarımla