Mesajı Okuyun
Old 02-07-2012, 10:20   #4
av_yaseminceylan

 
Varsayılan

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
Esas : 2011/62 Karar : 2011/15670 Tarih : 31.10.2011
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı Garanti Bankası A.Ş vekili avukat Abdullah Açıkgöz geldi davacı tarafından gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, murisleri olan Adnan Kulu'nun davalı Bankadan konut kredisi aldığını, müris için diğer davalıya yaptırılmış hayat sigortası bulunduğunu, kredi taksitlerinin bu sigortadan karşılanması gerektiğini ileri sürerek, Kredi nedeniyle davalı Bankaya borçlu olmadığının tespitine ve kredi nedeniyle Bankaya yapılan ödemelerin iadesine, yeni dönemde hayat sigortası yaptırılmaması nedeniyle uğranan zararın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacıların miras bırakanı Adnan Kulu'nun 27.3.2006 tarihli sözleşme ile davalı Bankadan 60 ayda geri ödeme koşulu ile 200.000 TL tutarında konut kredisi kullandığı, geri ödemeler devam ederken kredi borçlusu Adnan'ın 27.7.2008 tarihinde vefat ettiği, dosyadaki delillerden anlaşılmıştır. Davacılar, murisin hayat sigortası bulunduğunu ve taksitlerin bu sigortadan karşılanması gerektiğini belirterek, işbu davayı açmışlardır. Davalı Sigorta Şirketi kendisine husumet düşmediğini, davalı Banka ise iki adet Sigorta poliçesi bulunduğunu, ikinci poliçenin bitiş tarihi olan 30.4.2008 tarihinden sonra hayat sigortasını yenileme yükümlülüğünün, kredi sözleşmesinin 11-2 maddesi gereğince davacıda olduğunu ve hayat sigortasının yenilenmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalı Banka ile davacıların murisi arasında düzenlenen 27.3.2006 tarihli kredi sözleşmesinin 11-2 maddesinde, "müşteri, açılan kredi sebebiyle Bankanın uygun göreceği bedel ve şartlarla hayat sigortası yaptıracağını, önceden yapılmış bir hayat sigortası bulunması halinde ilgili sigorta poliçesinde Bankanın dain ve mürtehin olarak gösterilmesi yönünde gerekli değişikliğin yapılarak, poliçeyi Bankaya teslim edeceğini, Bankanın bu sigortalarla ilgili pirim tutarlarını Banka nezdindeki hesaplarından tahsile yetkili olduğunu, vefatı halinde mezkur sigorta sonucu ödenecek tazminattan o tarihte Bankaya olan borcun mahsubundan sonra kalacak meblağın mirasçılarına ödenmesini, beyan kabul ve taahhüt eder." şeklinde düzenleme yapılmıştır. Böyle bir düzenleme karşısında, davalı Bankanın TTK.nun 1321. maddesi anlamında menfaat sahibi olduğu ve yine anılan yasanın 1329. maddesi hükmü gereğince de, sözleşmeden doğan hak ve menfaatleri Sigortacıdan talep etmeye hakkı olduğu, tartışmasızdır. Davalı Bankanın, kredi borçlusunun hayat sigortası yapılmasındaki asıl amacının, kredi borcunun teminat altına alınması olduğu muhakkaktır. Belli bir prim ödeme borcu getirmekle birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında, sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Böyle bir uyuşmazlıkta, açıkça sözleşme ile hangi tarafa ve taraflara hangi yükümlülüklerin getirildiği hususunda önemle durulmalıdır. Sözleşmenin 11-2 maddesindeki düzenlemede, hayat sigortası ile davalı Bankaya değil, kredi borçlusuna bir yükümlülük getirildiği açıktır. Davalı Bankanın, kendisi için zorunluluk getirmeyen ve kredi borcunun teminatlarından ilke olarak her zaman vazgeçilebileceğini kabulü gerekir. Ancak somut olayda davalı Banka, kredi borçlusunu iki defa sigortalatmış olup, (16.4.2006-16.4.2007 ve 30.4.2007-30.4.2008 arasındaki süreler için)artık bundan sonraki yıllar için kredi borçlusuna, sigortayı yenileceği hususunda bir güven vermiştir. Buna rağmen sigortanın yenilenip yenilenmediğinin kredi borçlusu tarafından takibi gerekeceğinden, tarafların müterafık kusuru üzerinde durulmalıdır. Mahkemece yanlış değerlendirme ile davanın reddi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Birinci bente açıklanan nedenlerle davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 31.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.