Mesajı Okuyun
Old 16-10-2007, 08:32   #2
av.murat kalkan

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/3636
K. 2005/4165
T. 14.4.2005
• ECRİMİSİL ( Taşınmazın Geliri Hakkında Davacıların İhtarnamenin Tebliğ Edildiği Tarihte Rızalarının Sona Erdiği Ve İntifadan Men Koşulunun Gerçekleştiği Kabul Edilerek Karar Verilmesi Gereği )
• PAYLI MÜLKİYET ( Davacı Paydaşların İhtarname İle Davaya Konu Taşınmazların Gelirinden Pay İstedikleri Olmaz İse Davalının Bu Taşınmazları Kullanmamasını İstedikleri Anlaşıldığından İhtarnamenin Tebliğ Edildiği Tarihten İtibaren Ecrimisile Karar Verileceği )
• HUKUKSAL SEMERE ELDE EDİLEN YERLER ( Ecrimisil İstenilen Taşınmazın Bağ-Bahçe Gibi Doğal Ürün Veren Ya Da Kiraya Verilen Yerlerden Olması Halinde İntifadan Men Şartının Aranmayacağı )
• İNTİFADAN MEN ŞARTI ( Paydaşlar İntifadan Men Edilmedikçe Birbirinden Ecrimisil İsteyemeyecekleri )
• PAYDAŞIN RIZASININ SONA ERMESİ ( Taşınmazın Geliri Hakkında Davacıların İhtarnamenin Tebliğ Edildiği Tarihte Rızalarının Sona Erdiği Ve İntifadan Men Koşulunun Gerçekleştiği Kabul Edilerek Karar Verilmesi Gereği - Ecrimisil Talebi )
4721/m.688,689,794
ÖZET : Somut olayda, davacı paydaşların ihtarname ile davaya konu taşınmazların gelirinden pay istedikleri, olmaz ise davalının bu taşınmazları kullanmamasını istedikleri anlaşıldığından ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihte rızalarının sona erdiği ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek karar verilmelidir.
DAVA : Dava dilekçesinde 3.000.000.000 lira ecrimisilin yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada; kök muristen intikal eden taşınmazlardan birinin narenciye bahçesi, diğerlerinin ise tarla niteliğinde olup davalı tarafından ekilmek suretiyle kullanıldığı, bu yerlerden elde edilen gelirlerden diğer hissedarlara pay verilmediği ileri sürülerek 18.9.2000 tarihinden dava tarihine kadar ki dönem için davacıların fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak 3.000.000.000 lira ecrimisille faizi ile birlikte hükmedilmesi talep ve dava edilmiş, davalı vekili de; davalının bu taşınmazlardan sadece ikisini davacıların rızası ile kullandığını, diğerlerini hiç kullanmadığını, intifadan men koşulunun da gerçekleşmediğini ileri sürerek davanın reddini istemiş; mahkemece, davalının davacıların kullanımını engellemediği ve davalının açıkça intifadan men edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Ecrimisile konu edilen taşınmazlarda taraflar paydaştır. Paydaşlar ( kural olarak ) intifadan men edilmedikçe birbirinden ecrimisil isteyemezler.
Ecrimisil istenilen taşınmazın ( bağ-bahçe gibi ) doğal ürün veren ya da kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması halinde intifadan men şartının aranmasına gerek yoktur.
Ancak, paydaş olunup da bizzat kullanılan yerlerden ecrimisil istenilebilmesi için ecrimisil istenen süreden önce davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin işgalde bulunan paydaşa bildirilmiş olması gereklidir.
Somut olayda; murisin ölümünden sonra davaya konu taşınmazların gerek bizzat, gerekse kiraya verilmek suretiyle davalı tarafından kullanılmasına davacılar tarafından ilk başta rıza gösterildiği, daha sonra ise taraflar arasında anlaşmazlık çıktığı hem davacı hem de davalı tanıkları tarafından ifade edilmiştir.
Ancak; davacı paydaşların 18.9.2002 tarihli ihtarname ile davaya konu taşınmazların gelirinden pay istedikleri, olmaz ise davalının bu taşınmazları kullanmamasını istedikleri anlaşılmış olmakla, ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihte rızalarının sona erdiği ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 1990/2609
K. 1990/9339
T. 19.11.1990
• ECRİMİSİL TALEBİNDE İNTİFADAN MEN KOŞULU ARANMAMASI ( Meyve Bahçesinin Kullanımından Doğan )
• PAYDAŞLARIN BİRBİRLERİNE KARŞI ECRİMİSİL TALEBİ ( İntifadan Men Koşulu ve İstisnaları )
• İNTİFADAN MEN KOŞULU ARANMAMASI ( Meyve Bahçesi Üzerinde Paydaş Olanlar Arasındaki Ecrimisil Talebi )
• MİRASTAN KALAN MALLAR ÜZERİNDEKİ KULLANIMDAN DOĞAN PAYDAŞLAR ARASINDAKİ ECRİMİSİL DAVASI ( İntifadan Men Koşulu ve İstisnaları )
• MEYVE BAHÇESİ ÜZERİNDEKİ PAYDAŞLIK ( Paydaşlar Arasında Ecrimisil İstenebilmesi İçin İntifadan Men Koşulu Aranmaması )
743/m.908
ÖZET : Her ne kadar kural olarak, paydaşların birbirinden ecrimisil isteyebilmesi intifadan men koşulunun gerçekleşmiş olmasına bağlı ise de, bu kuralın bir takım istisnaları vardır. Örneğin; ecrimisile konu edilen taşınmazın ( meyve bahçesi gibi ) Doğal ürün veren ( dükkan gibi kira getiren ), hukuksal semereli bir yer olması, ecrimisil isteyen paydaşın diğer paydaş veya paydaşlar aleyhine daha önce ( ortak taşınmazın yalnızca onlar tarafından kullanılmasına rıza göstermediğine dair ) Elatmanın önlenmesi ve ecrimisil gibi davalar açmış bulunması, taşınmazı kullanan davalı paydaş veya paydaşların, davacı paydaşın paydaşlığını inkar ( başka bir anlatımla taşınmazın tamamında hak iddia ) Etmesi hallerinde intifadan men koşulu aranmaz, ya da açılan önceki davanın dava dilekçesinin tebliği tarihinden sonrası için intifadan men koşulu gerçekleşmiş sayılır. Bu gibi durumlar dışında ise, intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususu, yemin dahil her türlü delille kanıtlanabilir.
DAVA : Dava dilekçesinde fazlaya ait hak saklı tutularak 165.000 lira ecrimisilin masraflarla birlikte davalı taraftan müştereken ve müteselsilen tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, taraflara ortak muristen kalan 240 ve 247 parsel sayılı incir bahçelerinin, davalılarca işgal ve istifade edilip davacının yararlandırılmadığı iddiasıyla 1984-1988 yıllarına ilişkin olarak ecrimisil istenmiştir.
Mahkemece, sözkonusu taşınmazların taraflara ortak muristen kaldığı ve dolayısıyle paydaş oldukları kabul edilerek intifadan men koşulunun gerçekleşmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar kural olarak, paydaşların birbirinden ecrimisil isteyebilmesi intifadan men koşulunun gerçekleşmiş olmasına bağlı ise de, bu kuralın bir takım istisnaları vardır. Örneğin; ecrimisile konu edilen taşınmazın ( meyve bahçesi gibi ) doğal ürün veren, ( dükkan gibi kira getiren ) hukuksal semereli bir yer olması, ecrimisil isteyen paydaşın diğer paydaş veya paydaşlar aleyhine daha önce ( ortak taşınmazın yalnızca onlar tarafından kullanılmasına rıza göstermediğine dair ) elatmanın önlenmesi ve ecrimisil gibi davalar açmış bulunması, taşınmazı kullanan davalı paydaş veya paydaşların, davacı paydaşın paydaşlığını inkar ( başka bir anlatımla taşınmazın tamamında hak iddia ) etmesi hallerinde intifadan men koşulu aranmaz, yada açılan önceki davanın dava dilekçesinin tebliği tarihinden sonrası için itifadan men koşulu gerçekleşmiş sayılır. Bu gibi durumlar dışında ise, intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususu, yemin dahil her türlü delille kanıtlanabilir.
Ecrimisile konu edilen taşınmazların, gerek kayden ve gerekse fiilen incir bahçesi oldukları dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu nitelikleri itibariyle doğal ürün veren yerlerden sayılacaklarından intifadan men koşulu aranmamak gerekir. Kaldı ki, davacı tarafından aynı davalılar aleyhine 20.10.1986 tarihinde açılan ve Ödemiş Sulh Hukuk Mahkemesi’nce 14.4.1987 gün ve 1627/617 sayı ile karara bağlanan izaleyi şuyu davasının dava dilekçesinde; davacının, kendisini davalıların bu taşınmazlara sokmadıklarına dair iddiası mevcut olmakla, o dava dilekçesinin davalılara tebliğ edildiği tarihten sonrası için davacı lehine intifadan men koşulu gerçekleşmiş sayılır. Öte yandan, bu davanın keşfinde bir kısım davalıların, anılan taşınmazlarda davacının payı veya ilgisi bulunmadığını öne sürmüş olmaları dahi onlar yönünden, intifadan men koşulunu kendiliğinden gerçekleştirir.
O halde; belirtilen ilkeler gözetilerek, özellikle sözkonusu taşınmazlardaki incir ağaçlarının ( yalnızca davalı paydaşlarca dikilip yetiştirilmesi durumu müstesna olmak üzere ) ortak muris tarafından yada taraflarca müştereken dikilip yetiştirildiği belirlenirse, intifadan men koşulu aranmayacağından, diğer yönler ( yani taraflar arasında düzenlenen ve anılan izaleyi şuyu davasının reddine ilişkin karara esas alınan 3.9.1970 tarihli sözleşmede yazılı bölüşme şekli ve bu sözleşmeye göre davacıya ayrılan taşınmaz bölümünün davalılarca işgal edilip edilmediğinin kesin olarak saptanması ve işgal bulunduğu takdirde bu bölüm için intifadan men aranmaksızın işgal süresi ve ecrimisil miktarı gibi hususlar ) üzerinde durulması ve sonuçlarına göre bir karar verilmesi gerekirken, bu cihetin düşünülmeksizin yazılı şekilde davanın reddi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin ödenen temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sn.tiyerianri,

Yukarıda size bu konuya ait 2 tane yargıtay kararı gönderdim. İşbu kararlardan da anlaşılacağı üzere, doğal hukuki semere elde edilen yerlerden ecrimisil talep etmek intifadan men koşulunun istisnalarındandır. kaldı ki, bu taleple ilgili olarak daha önce açılan bir davanız da bulunduğuna göre kanaatimce geriye yönelik olarak 5 senelik ecrimisil talep etmenizde bir sakınca yoktur diye düşünüyorum.

İhtarname gönderme konusuna gelince, geriye yönelik olarak bir talepte bulunacağınıza göre, belli bir miktarı ihtarnameye yazmak zorunda kalacaksınız. Bu da, işin içine para miktarı gireceği için notere vereceğiniz harcı yükseltecektir. Kaldı ki, siz ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren değil de geriye yönelik ecrimisil talep edeceğinizden ihtarname yerine direkt dava açmanızı ben hem ekonomik kaybınız ve hem de süre kaybını önlemek bakımından daha mantıklı görüyorum. Direkt dava açmak ve davayı kademeli açmanız yönlerinden, ihtarname çekmemenizi kendimce tavsiye edebilirim.

İhtarname çekme ihtimalinizde ise, elimde örnek olmamasına rağmen, çekeceğiniz ihtarnamede davaya konu edeceğiniz taşınmazın/taşınmazların geriye yönelik olarak 5 senelik gelirinden her sene için ayrı bir bedel belirlemek suretiyle pay istemenizi veya 5 sene için belli bir miktar belirlemeden direkt olarak sadece hisseniz oranında elde edilmiş olan gelirden pay istemenizi, bu olmaz ise de davalının bu taşınmazları kullanmamasını istemenizi öneririm.

Saygılarımla,