Mesajı Okuyun
Old 14-11-2012, 13:45   #2
üye32062

 
Varsayılan

Aradığınız kararlar sinerjide yok. Benzer kararlar ekliyorum umarım yardımı olur. iyi çalışmalar

T.C. YARGITAY

10.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/5424
Karar: 2002/6573
Karar Tarihi: 23.09.2002


ÖZET: Aracı (taşeron) işverenin cezai yönden sorumluluğu kişisel olup, bu cezadan asıl işverenin sorumlu tutulamayacağı ortadadır. Bu konuda açık bir yasa hükmü bulunmadıkça aracı (taşeron) işverenin suç teşkil eden fiili sonucu tayin edilen idari para cezasından onunla birlikte bir başkasının, örneğin asıl işverenin sorumlu tutulması mümkün değildir. Böyle bir durumun ceza hukuku ilkesi ile bağdaşmadığı açık seçiktir.

(506 S. K. m. 8, 80, 140) (6183 S. K. m.102)

Dava: Davacı, takibe konu olan 19.03.2001 tarih ve 022776 sayılı ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ....... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

Karar: Dava sonucu itibariyle 6183 Sayılı Kanun çevresinde yapılan takibe konu olan 19.03.2001 tarih ve 022776 sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Davacı, davaya konu ödeme emrine itirazında zamanaşımı def'inde de bulunmuştur. Bu yönde, 506 Sayılı Kanunun 80 nci maddesinde 3917 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 Sayılı Kanun hükümleri uygulanır. 3917 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihi ve bundan sonraya ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden, 6183 Sayılı Kanunun zaman aşımına ilişkin 102 ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102 madde hükmüne göre zaman aşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır. Bu nedenle 6183 Sayılı Yasanın 2. maddesine göre zamanaşımı tartışılıp sonucuna göre karar verilmelidir. Ayrıca çözümlenmesi gereken hukuksal sorun prim borçları ile, aylık sigorta prim bildirgelerinin geç verilmesi nedeni ile tayin edilen idari para cezasından asıl işverenin sorumlu olup olmadığı noktasındadır.

İdari para cezalarının kimlerden ve ne şekilde tahsil edileceği 506 sayılı Sosyal Sigorta Kanununun 8. ve 140. maddelerde gösterilmiştir. Anılan maddede yazılı işverenin idari para cezası tayin edilen işveren, yani olayımızda aracı (taşeron) işveren olduğu açıktır. Aracı (taşeron) işverenin cezai yönden sorumluluğu kişisel olup, bu cezadan asıl işverenin sorumlu tutulamayacağı ortadadır. Bu konuda açık bir yasa hükmü bulunmadıkça aracı (taşeron) işverenin suç teşkil eden fiili sonucu tayin edilen idari para cezasından onunla birlikte bir başkasının, örneğin asıl işverenin sorumlu tutulması mümkün değildir. Böyle bir durumun ceza hukuku ilkesi ile bağdaşmadığı açık seçiktir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.09.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)