Mesajı Okuyun
Old 06-11-2022, 19:10   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan E.YILMAZ
Yücel bey müvekkilin arsası başkası adına tespit ve tescil edilmiş, 10 yıl içinde tapu iptal tescil açılamaz mı?

7143 sayılı Kanunun Geçici 1.md. ile , ilçedeki paylı mülkiyet durumundaki tamamı ile hazineye ait taşınmazlar Belediyenin mülkiyetine geçirilmiş ve bu taşınmazların 6292 sayılı 2/b arazilerinin satışı ile ilgili kanundaki yöntem ile hak sahiplerine satılması veya verilmesi sistemi öngörülmüştür.

7143 s.K.nun geçici 1.m. uygulaması için Kadastro K. Ek.Madde 4'e göre yapılan kullanım kadastrosudur.6292 sayılı K.göre yapılan işlem de "kullanım kadastrosu" kapsamındadır.Genel kurala göre , Kullanım Kadastrosu davalarında Kadastro K.12/3 m.sindeki 10 yıllık hak düşürücü süre içinde de tapu iptali, ve tescile yönelil davaların açılabileceği kabul edilmektedir.

Hal böyle iken; Yargıtay 16.HD.si ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37 HD.si:
https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=107602 ‘deki yazımızda tartıştığımız kararlarında ve ayrıca 16.HD.si aşağıdaki kararında “mülkiyet hakkına karşı zilyetlik iddiası ileri sürülemeyeceğine” işaret edilerek , “Kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın, 6292 sayılı Yasa uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve ile şerh sahiplerine yöneltilerek açılması gerekir. Taşınmaz Hazinenin mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra ise şerhe yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.” denilmektedir.

16.HD.kapatıldığından ,işlerine bakan 1 ve 8 nci dairelerin görüşünün hangi yolda olduğunu bilmiyorum. Ben şahsen gerek 2/b ve gerekse Sultanbeyli davalarında Kadastro K.nu 12/3 ma.sinderki 10 yıllık süre içinde tapu iptali ve tescil ve benzeri davaların açılabileceğini düşünüyorum. Yukarıdaki soru sahibinin sorusuna verdiğim cevapta 16. Hd.sinin 2/b davaları için belirttiğim olumsuz görüşünün Sultanbeyli davalarına da uygulanması ihtimalini gözeterek , 10 yıllık süre içinde açılacak tapu iptali ve tescil davalarındaki olumsuzluğa işaret etmek istedim.Muhakkak ki, durumların takdir ve değerlendirilmesi iş sahibi olan sizlere aittir.

T.C.
Yargıtay
16. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2019/5731
Karar No.: 2020/35
Karar tarihi: 27.01.2020


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kullanım kadastrosu sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 2074 ada 65 parsel sayılı 3.260,51 metrekare, 2074 ada 66 parsel sayılı 2.127,82 metrekare ve 2074 ada 67 parsel sayılı 208,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanaklarının beyanlar hanesine ayrı ayrı, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, 2074 ada 65 ve 67 parsel sayılı taşınmazların ..., 2074 ada 66 parsel sayılı taşınmazın ise ... ve ...'nun kullanımında olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve ..., dava konusu taşınmazların kök muris ...'ndan kaldığı ve murisin terekesinin taksim edilmediği iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 2074 ada 65 ve 67 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesindeki kullanım şerhlerinin kaldırılarak, yerine "iş bu taşınmaz bahçe olarak 30 yıldan beri davalı ... ile 1/7 hissesinin davacı ..., 1/7 hissesinin davacı ...'nın fiili kullanımındadır" şerhinin yazılmasına, 2074 ada 66 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin kaldırılarak, yerine "iş bu taşınmaz bahçe olarak 30 yıldan beri davalılar ... ve ... ile 1/7 hissesinin davacı ... ile 1/7 hissesinin davacı ...'nın fiili kullanımındadır" şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hükmün, davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce; davalının sair temyiz itirazlarının yerinde bulunmadığı, ancak kök muris ...’in vefatı ile geriye 2. eşi Muzaffer ile ilk eşinden olma 7 adet çocuğunun kaldığı, temyize konu hükümde, murisin ölümüyle sağ kalan 2. eşi Muzaffer Sucuoğlu'nun miras payı dikkate alınmaksızın mirasçı olarak yalnızca çocukların kaldığı kabul edilerek, davacıların miras paylarının fazla hesaplanmasının isabetsiz olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 2074 ada 65 ve 67 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesindeki kullanım şerhlerinin kaldırılarak, yerine "iş bu taşınmaz bahçe olarak 30 yıldan beri davalı ... ile 3/28 hissesinin davacı ..., 3/28 hissesinin davacı ...'nın fiili kullanımındadır" şerhinin yazılmasına, 2074 ada 66 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin kaldırılarak, yerine "iş bu taşınmaz bahçe olarak 30 yıldan beri davalılar ... ve ... ile 1/7 hissesinin davacı ... ile 1/7 hissesinin davacı ...'nın fiili kullanımındadır" şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ... ve ... (...) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava konusu 2074 ada 66 ve 67 parsel sayılı taşınmazlar yönünden; Mahkemece dava konusu taşınmazların tarafların müşterek murisleri olan ...’ndan geldiği, murisin terekesinin mirasçıları tarafından yöntemince taksim edilmediği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; dava konusu taşınmazların 6292 sayılı Yasa uyarınca, yargılama sırasında satılarak Beykoz Belediyesi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın, 6292 sayılı Yasa uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve Hazine ile şerh sahiplerine yöneltilerek açılması gerekir. Taşınmaz Hazine'nin mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra ise şerhe yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; davanın konusuz kalması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, esas hakkında hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

2- Dava konusu 2074 ada 65 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, 3402 sayılı Yasa'ya 5831 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosu ile oluşan tapu kaydının beyanlar hanesindeki kullanım şerhine ilişkindir. Kural olarak bu davaların niteliği gereği husumetin taşınmazın maliki olan Hazine'ye ve beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilere yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda davacı, yalnızca taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde kullanıcı olarak adı geçen ...’nu hasım göstermek suretiyle dava açmış ancak, taşınmazın kayıt maliki olan Hazine'ye husumet yöneltilmemiştir. Bu haliyle taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek hüküm verildiği anlaşılmaktadır. Oysa ki taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup, bu şart yerine getirilmeden işin esasına girilmesi hukuken mümkün değildir. Hal böyle olunca, davacı tarafa yasal hasım olarak davada taraf olması gereken Hazineyi davaya dahil etmesi için süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkili tamamlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde esas hakkında bir karar verilmelidir. Hal böyle olunca, taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası hakkında bir karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.