Mesajı Okuyun
Old 06-04-2002, 19:16   #8
Cest la vie

 
Kitap

Sn. Hulusi Metin...
Yanlış anlaşılmak istemem, bu nedenle açıklama yapmak istedim. 1926 yılında iktibastan başka seçeneğimiz yoktu, çünkü yepyeni bir Devlet kurulmuştu ve o dönemlerde yeni kanun hazırlamayla vakit kaybetmek yerine, o zamanın en modern, iyi kanunları iktibas edildi; İsviçre'den Medeni Kanun, İtalya'dan Ceza Kanunu vs. O zamanlar en mantıklısı buydu, ihtilalin son aşaması gerçekleşmekteydi ve toplum modernliğe doğru itilmek zorundaydı, nitekim itildi de. Eğitim çalışmaları, yapılan propagandalar sayesinde halk neyin daha mantıklı olduğunu kavradı ve değişimlere pek itiraz etmedi. Gelişti ve geliştirildi. Ancak daha sonra gelişme nedense durdu ve o dönemlerde ne benimsendiyse aynı kalmaya devam etti.
Ayrıca, şöyle bir durum da söz konusu, iktibas ettiğimiz kanunlar, kendi ülkelerinde ihtiyaca cevap vermediği gerekçesiyle değiştirildiği halde bizim Medeni Kanun değişiklikleri daha bu yıl yapıldı, Ceza Kanunu değişiklikleri ise hala tasarıda.
Bütün bunlar bir yana, ben "Yasalara, 'iyi ve mükemmel' oldukları için değil, yasa olduğu için uyulur.Yasa (kural) konulduğunda, aykırılık da başlar." lafınıza kafam takıldığı için onları yazmıştım. Yani eğer yasa toplumun gerçek ihtiyaçlarına göre konulursa ve toplum, mantıklı ihtiyaçlar duyacak şekilde geliştirilirse, eğitilirse yine de ona sadece bir mecburilik olduğu için mi uyulur, yoksa olması gereken o olduğu için kendiliğinden mi uyulur, onu merak etmiştim..

Saygı ve Sevgilerimle
Ahu