Mesajı Okuyun
Old 05-04-2011, 12:04   #1
Av.Özlem Ay Bilgin

 
Varsayılan Yazılı olmayan kira sözleşmesinde yeni malikin kira alacağını ispatı - temerrüt ve ihtiyaç sebebiyle tahliye davası

Değerli Meslektaşlarım,
Müvekkilim, Sanayi Sitesi'nde bulunan bir işyerini 28.05.2010 tarihinde satın almış, 01.06.2010 tarihinde de işyerindeki kiracıya noterden ihtarname çekerek, (yasal süre olan 6 ay sonunda değil de) 30 gün içinde işyerinin tahliyesi, kira sözleşmesinin yenilenmeyeceği ve aylık 1.000-TL kira bedelinin ihtar tarihinden itibaren yeni maliğe ödenmesini ihtar etmiş, ihtarname de 14.06.2010 tarihinde karşı tarafa tebliğ edilmiştir.
Kiracının yasal süre içinde tahliye etmemesi ve kira bedelini de ödememesi nedenleriyle, Şubat ayında yeni malik sıfatıyla ihtiyaç sebebiyle tahliye davasının yanı sıra, ayrıca birikmiş 9 aylık kira alacağı için de ihtarlı ödeme emri göndererek icra takibi başlatılmıştır.
Tahliye davasının duruşması Nisan ayının sonunda, ancak, kiracı ile anlaşma yoluna gitmek hususunda yapılan görüşmelerde tahliye etme niyetinde olmadığı anlaşılmıştır. Hatta müvekkiliminin iktisabının muvazaalı olduğu iddiasını ileri süreceği muhakkak görünüyor. Çünkü müvekkilim bu gayrimenkulü, eski malikten satın alan kayınbabasından birkaç ay sonra satın almıştır. Aslında müvekkilimin bu işyerine ihtiyacı vardır, kendisi kaynak atölyesinde biri ile ortak çalışmakta, ancak bağımsız bir işyeri bulunmamaktadır.
Kira alacağına dayanarak başlattığımız icra takibinde kiracı, "Söz konusu işyerinde 01.02.2000 tarihinden beri kiracı bulunduğunu, kira bedelinin aylık 50, yıllık 600-TL olduğunu belirterek, bu kısmı aşan takip miktarına itiraz ettiğini bildirerek, kısmi itirazda bulunmuş ve 600-TL ile bu kısma isabet eden yargılama giderlerini dosyaya yatırmıştır.
Elimizde yazılı bir belge olmadığı için, icra mahkemesine başvurarak sonuç almamız pek mümkün görünmemektedir. Yaptığım araştırmalar neticesinde, sulh hukuk mahkemesi'nden itirazın iptali ve temmürrüd sebebiyle tahliye talebinde bulunmanın en uygun yol olacağı düşüncesindeyim. Ancak, bu davada nasıl bir yol izlemem gerektiği konusunda bir karara varamadım.
Müvekkilimin verdiği bilgilere göre, kiracı ile eski malik ilk kira sözleşmesini 10 yıl önce yapmış, 600-TL'lik kira bedeli de o döneme ait, fakat yazılı kira sözleşmesini her iki taraf da kaybetmiş. Ancak siz de takdir edersiniz ki, 10 yıl önceki kira bedelini hiçbir arttırıma gitmeden bugün de geçerli saymak hayatın olağan akışına aykırı. Kaldı ki, bu dönemde yıllık 600-TL bedelle, işyerinin bulunduğu sanayi sitesinde değil, köy yerlerinde bile kiralamak mümkün değil. Açacağım davada nasıl bir yol izlemem gerektiği konusunda değerli meslektaşlarımın bilgi ve tecrübelerini paylaşmalarını rica ediyorum.
Müvekkilimin kiracıya gönderdiği ihtarnamede aylık 1.000-TL kira alacağının kendisine ödenmesini ihtar etmesine rağmen, kiracının zamanında buna hiçbir cevap vermemesi ve itiraz etmemesine dayanmayı düşünüyorum.
Bilindiği üzere uygulamada pek çok kiracı stopajı daha düşük ödemek için kira bedelini daha düşük göstermektedir. Mahkeme bu tarz davalarda kira bedeli konusundaki ihtilafları neye göre karar bağlıyor? Elimizde yazılı bir kira sözleşmesi olmadığı için, kiracının beyanını mı esas alıyor, rayiç kira bedellerini mi araştıyor, yoksa kiracının vergi dairesi ve resmi kurumlara bildirmiş olduğu bir kira bedeli varsa onu mu esas alıyor?
Şimdiden herkese teşşükkür eder, iyi çalışmalar dilerim.