Mesajı Okuyun
Old 26-01-2007, 11:14   #2
detay82

 
Varsayılan

HUKUK GENEL KURULU
E. 2000/10-1227 K. 2000/1233 T. 4.10.2000
• RÜCUAN TAZMİNAT ( Bağkurun Rücu Hakkını Kullanabilmesi İçin Üçüncü Kişinin Suç Sayılır Hareketinin Gerçekleşmiş Olması ve Sigortalıya Kanunda Sayılan Yardımların Yapılmasının Gerekmesi )
• BAĞ-KURUN RÜCU HAKKI ( Üçüncü Kişinin Suç Sayılır Hareketinin Gerçekleşmiş Olması ve Sigortalıya Kanunda Sayılan Yardımların Yapılmasının Gerekmesi )
• ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN SUÇ SAYILIR HAREKETİNİN GERÇEKLEŞMİŞ OLMASI ( Bağkurun Rücu Hakkını Kullanması Şartı )
• SİGORTALIYA KANUNDA SAYILAN YARDIMLARIN YAPILMASI ( Bağkurun Rücu Hakkını Kullanması Şartı )
2926/m.47 1479/m.63
ÖZET : Bağ-Kur’un 2926 sayılı Kanunun 47.maddesindeki rücu hakkını kullanabilmesi için üçüncü kişinin suç sayılır hareketinin gerçekleşmiş olması ve sigortalıya kanunda sayılan yardımların yapılması gerekir. Davalının suç yayılır hareketi ile ölen Bağ-Kurlunun hak sahiplerine bağlanan ilk aylık üzerinden hesaplanan peyin değeri rücuan istenebilir, ancak sonradan kanunla aylıklarda yapılan artışın peşin değeri rücu yolu ile istenemez.
DAVA : Taraflar arasındaki "rücuan tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gediz Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05/10/1999 gün ve 1998/299- 1999/295 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28/03/2000 gün ve 2000/1546-1880 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı Kurum trafik-iş kazası geçirerek ölen sigortalı H. İbrahim Kaypak'ın hak sahiplerinin gelirinde meydana gelen 1.128.795.100 TL.lık artışın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 2926 sayılı kanunun 47. maddesidir.
Dosya muhtevasına göre iş bu artış davasından önce hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelir miktarının kusura isabet eden kısmının ilk rücu dava dosyasında tahsil edilip kesinleştiği hususunda uyuşmazlık yoktur.
Hak sahiplerinin gelirlerinde sonradan katsayı artışından doğan artışlarda söz konusu madde hükmünün açık ifadesine göre Kurum tarafından tekrar talep edilebilir. Hak böyle iken talep miktarının kusur oranında kabulü gerekirken, artışlar istenemeyeceğinden bahisle reddedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, 2926 sayılı tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunun 47 ncü maddesi uyarınca, Bağ-Kur'un, 3 ncü kişinin suç sayılır hareketi sonucu bu kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir durumun doğması halinde 3 ncü kişiden yapılan yardımının ilk peşin değerini mi yoksa yardımlardaki artışı da isteyebilip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Şu haliyle davanın yasal dayanağı sözü edilen 2926 sayılı Yasa'nın 47'nci maddesidir. Bağ-Kur'un anılan maddeye dayanarak rücu hakkını kullanabilmesi için 3 ncü kişinin suç sayılır hareketinin gerçekleşmiş olması ve sigortalıya kanunda sayılan yardımların yapılması gerekir. Olayda davalının suç sayılır hareketi ile Bağ-Kur'lunun öldüğü ve hak sahiplerine aylık bağlandığı, davacının Bağ-Kur'luya bağlanan ilk peşin değerli aylık ile sonradan aylıklardaki artışın peşin değerini rücuan davalıdan istediği mahkemece ilk peşin değerli aylığa hükmedildiği, aylıklardaki artışa ilişkin talebin reddine karar verildiği görülmektedir. Bilindiği gibi Bağ-Kur yürürlükteki katsayıyı uygulamak suretiyle sigortalıya aylık bağlamakta, müteakip senelerde bütçe kanunu ile saptanan katsayıya göre daha önce bağlanan aylıkları arttırmaktadır. Bağ-Kur'un bağlanan ilk aylığın peşin değerini isteyebileceği çekişmesizdir. Uyuşmazlık Kanunla aylıklarda yapılan artışın peşin değerinin istenilebilip istenilemeyeceği konusu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Hemen belirtelim ki, artışların rücu yolu ile istenebilmesi için yasanın özü ve sözünün böyle bir yoruma uygun olması gerekir. Oysa 47 nci maddede aynen "... Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bu kanunda belirtilen gerekli yardımları yapar... 3 ncü kişilere rücu eder" hükmü yer almakta olup artışların istenebileceğine dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Aksinin kabul edilmesi halinde tazmin sorumlusunun devamlı olarak yıllarca dava tehdidi altında bırakılmasına üstünlük tanınır ki, böyle bir yorum hukukun evrensel kurallarına aykırı düşeceği gibi yasa koyucunun bu şekilde hukuka aykırı sonuç doğuracak biçimde "norm" koyması düşünülemez. O halde madde konular amacına uygun olarak yorumlandığında artışların istenemeyeceği sonucuna ulaşılacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.
…………….
Öbür yandan diğer Bağ-Kur sigortalılarının Sosyal Sigorta hakları 1479 Sayılı "Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunun'da düzenlenmiş olup bağlı oldukları Sosyal Güvenlik Kuruluşu "Bağ-Kur"dur. 2926 Sayılı Yasa'ya tabi olan sigortalıların bağlı oldukları kuruluş da Bağ-Kur'dur. 1479 Sayılı Kanunun 63 ncü maddesinde, yapılan yardımların ilk peşin değerinin istenebileceği dolayısıyla artışların istenemeyeceği hükme bağlanmıştır. Maddenin ilk metninde böyle bir hüküm yok iken 3165 Sayılı Yasa ile az önce işaret edilen değişiklik getirilmiştir. 63 ncü maddede dahi 506 sayılı Yasa'nın 26 ncı maddesine koşut herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Tersine yapılan yardımların ilk peşin değerinin istenebileceği öngörülmüş olmakla halefiyet ilkesinden uzaklaşılmıştır. Şayet yasa koyucu halefiyet esasını benimsemiş olsaydı, 63 ncü maddede veya diğer maddelerde Bağ-Kur'un rücu hakkının halefiyete dayandığını açıkça belirtmesi gerekirdi. Nitekim, Madeni Kanunumuzda, Türk Ticaret Kanununda halefiyete dayanan hukuki düzenlemeler özellikle gösterilmiştir. Dahası asıl temel Kanun olan 1479 Sayılı Kanunda artışların istenemeyeceği hükmü getirilmiş iken 1479 Sayılı Kanuna nazaran özel nitelikteki 2926 Sayılı Yasa'dan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde artışların istenilebileceğini kabul etmek çelişki teşkil eder ki, Yasa koyucunun böyle bir çelişkiyi amaçlamış olması düşünülemez. Kaldı ki, bu yön amaçlansaydı 47 nci maddede açıkça belirtme yapılırdı. Esasen çelişkili davranış içine girmeyi mazur gösterecek makul ve hukuki bir nedende bulunmamaktadır.
Deyim yerindeyse 2926 Sayılı Kanun 1479 Sayılı Kanunun şemsiyesi altındadır. Temel Kanun'da artışlar istenemediğine göre daha özel nitelikteki 2926 Sayılı Yasa gereğince de artışların talep edilememesi hukukun mantık ve yorum kurallarına uygun düşeceği kuşkusuzdur.
Açıklanan bu nedenle usul ve kanuna uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunun değiştiren 3165 sayılı Kanun gereğince kurumdan harç alınmasına gerek olmadığına, 04/10/2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Yargıtayın da kararında belirtildiği gibi rucu hakkı sayılan şartlarla kullanılabilir