Mesajı Okuyun
Old 13-02-2014, 08:11   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
Saim Bey;

Aradığınız kararın aşağıdaki karar olduğu hususunda kullandığım Mevzuat programı tarafından bilgilendirildim.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas: 1991/14-508
Karar: 1991/634
Karar Tarihi: 04.12.1991


Dava: Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.4.1990 gün ve 1989/850-1990/392 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;

Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 18.2.1991 gün ve 1990/5302-1991/1577 sayılı ilamı:

(... Davacı, yükleniciden almış olduğu bağımsız bölümün adına tescilini istemiş, yerel mahkeme davayı reddetmiştir. Ancak; yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; toplanan kanıtlara ve dosya kapsamına göre dava konusu bağımsız bölümün yükleniciye düşen bölüm olduğu, davacıya satıldığı bedelin ödendiği ve teslimin gerçekleştiği belirlendiğine göre 1988 tarih ve 2/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının olayda uygulama yeri olup olmadığı düşünülmelidir. Ayrıca, verilen raporlara göre inşaatın % 71 inin tamamlandığı kalan kısım için gerekli giderin tüm inşaata göre miktarı saptanmış bulunmaktadır ki, bu durumda davacının satın aldığı bağımsız bölüme tekabül edecek miktar bilirkişiye hesaplattırılıp bunun davacı tarafından karşılanmasının sağlanması suretiyle yukarıda değinilen Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı da gözetilip tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeye dayalı karar usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava konusu bağımsız bölümün, davalılar yüklenici ve arsa sahibi arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle hizmetin karşılık, yükleniciye bırakıldığı ve yüklenicinin de bu yeri davacıya noterden düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle, satışını vaadedip, bedelini alarak teslim ettiği tartışmasızdır. Kural olarak yüklenici, sözleşmede öngörülen yükümlülüğünü yerine getirmişse şahsi hak kazanır ve sözleşme uyarınca kendisine bırakılan dairelerin mülkiyetinin adına naklini isteyebilir. Yüklenici isterse kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan kişisel hakkını BK.nun 162 ve onu izleyen maddeleri gereğince üçüncü kişilere temlik edebilir. Yüklenicinin şahsi hakkını temellük eden kişi de, yüklenicinin halefi olarak, gerek akidi olan yükleniciden ve gerekse arsa sahibinden temellük ettiği taşınmazın mülkiyetinin adına nakledilmesini isteme olanağına sahiptir.

Hukuk Genel Kurulunun 16.3.1988 gün 501-248 sayılı kararında da benimsenen bu kurallar çerçevesinde olaya yaklaşıldığında, inşaatın en önemli birimlerini de kapsayan % 29 oranındaki kısmı henüz ikmal edilmemiştir. Sözleşme ile yükleniciye verilmesi kararlaştırılan 7 bağımsız bölümden 5 adedinin tapusu arsa sahibince yükleniciye devredilmiş, ancak 6 bağımsız bölüm olan çekişmeli dairenin ise sözleşmenin 8. maddesine göre yeterli iş yapılmadığından yüklenicinin bu yere ait tapunun adına geçirilmesini isteme hakkının doğmadığı duraksanmayacak biçimde anlaşılmıştır.

Yüklenicinin edimini yerine getirmemiş olması nedeniyle talep edemeyeceği bir hakkı, sözleşmeden doğan kişisel hakkını devrettiği davacının halef olarak isteyemeyeceği de kuşkusuzdur.

Bu durumda yerel mahkemece, olayda 30.9.1988 gün 2/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı ve davacının B.K. 167. maddesi hükmünce dava konusu bağımsız bölümün tapusunu isteme hakkının henüz doğmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi doğrudur.

O halde usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA 4.12.1991 günü yapılan ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.
****************_________________________********* *****

Karar içinde geçen "Hukuk Genel Kurulunun 16.3.1988 gün 501-248 sayılı kararında da benimsenen bu kurallar çerçevesinde" kararı da sorarsınız diye fazladan ekliyorum. ))

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas: 1987/14-501
Karar: 1988/248
Karar Tarihi: 16.03.1988


Dava: Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verillen 2.4.1986 gün ve 1985/882-1986 312 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 23.12.1986 gün ve 1986/5443-8286 sayılı ilamı:

(... 837 ada 24 parsel sayılı taşınmaza daire karşılığı inşaat yapılması konusunda arsa sahipleri Rasim Köksal ve Mahir Köksal ile yüklenici Cemal Şahin Şerifoğlulları arasında resen düzenlendiği ve hükmen iptal edildiği bildirilen sözleşmeden sonra, inşaatın tamamlanması bakımından tarafların haricen 23.3.1985 günlü "istisna akdini" temyiz ettikleri anlaşılmıştır. Bu sözleşmede dava konusu 12 numaralı daire yükleniciye bırakılmıştır.

Davacı vekili 21.6.1984 günlü haricen düzenlenmiş sözleşme ile sözü edilen inşaatta 15 ve 16 numaralı dairelerden birini seçmek ve seçme hakkı müvekkiline ait olmak üzere yüklenici tarafından bir dairenin müvekkiline satıldığını 14, 15 ve 16 numaralı dairelerin arsa payları üzerine 31 milyon liralık ipotek kurulduğunu bildirerek, 12 numaralı dairenin davacı adına tescilini istemiştir.

Arsa sahipleri davalılar Rasim ve Mahir vekilleri, yüklenici edimini yerine getirmediğinden 23.3.1985 günlü sözleşmenin iptal edildiğini bildirmişlerse de, dosyada böyle bir belgeye rastlanılmamıştır. Resmen bu husus sonuca etkili değildir. Zira yüklenicinin inşaatın % 95ni yaptığı bildirilmiştir. Gerçekten yüklenici edimini yerine getirmişse, şahsi hak kazanır ve sözleşme uyarınca kendisine bırakılan dairelerin mülkiyetinin adına naklini isteyebilir. Yüklenici isterse Borçlar Yasasının 162 ve onu izleyen maddeleri gereğince, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan kişisel hakkını üçüncü kişilere temlik edebilir. Yüklenicinin şahsi hakkını temellük eden kişi, gerek akidi alan yükleniciden ve gerekse arsa sahibinden taşınmazın mülkiyetinin adına nakledilmesini isteme olanağına sahip olur. Olayımızda, davacı vekili 21.6.1984 günlü harici sözleşmeye istinaden 12 numaralı dairenin davacı Ersin Gedik adına tescilini istemiş ve hüküm kurulmasından sonra yüklenici C____ 21.11.1986 günlü dilekçe ile davayı kabul etmiştir. Kabul, kesin bir hükmün hukuki sonucunu doğurur. Bu durumda, mahallen keşif icra edilerek yüklenicinin edimini yerine getirip getirmediğinin saptanması yüklenici edimini yerine getirmişse, şahsi hakkın temliki ve davacının bu hakkı temellükü işlemlerinin geçerli olması, bu hakkında arsa sahiplerine dermeyanı mümkün bulunması gözönünde tutularak davanın kabulü, aksi takdirde reddi gerekir...) bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 16.3.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.


Talebime, araştırma yaparak dönen Sinerji Group A.Ş.'ye teşekkür ederim...

Saygıılarımla,

Çok teşekkürler.

Demek ki dosya bilgilerindeki esas sayısındaki rakam (atıf yapan kararlarda) hatalı yazılıyor (ya da içtihat programını yazan kişiler hatalı yazmışlar..)