Mesajı Okuyun
Old 30-12-2009, 10:49   #89
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Özge Yücel
Çocuğun dede ve ninesiyle görüşme hakkının tanınmasının temelinde çocuğun hakları vardır. Yargıtay, örf adete dayandırmayı tercih etti diye aile hukukunda örf adet hukukunun var olabileceğini kabul edemeyiz. Üstelik yeni yasamıza göre artık ister ninesi olsun ister herhangi bir yakını olsun çocuğun üçüncü kişilerle kişisel ilişki kurması olanaklıdır. Üstelik boşanmadan sonra değil çocuk anne babanın velayeti altındayken de başkalarıyla kişisel ilişki kurabilir. Yasa Yargıtay kararlarının önüne geçmiştir neyse ki ve dayanağı gelenekler değil çocuk haklarıdır. Gelenekler olsaydı nine ve dedeyle sınırlı tutardı. Neyse ki Yargıtay kararları arasında sıkışıp kalmadı aile hukuku.

Ayrıca hangi törenin yanlış olduğuna kim karar verecek ve buna nasıl karar verilecek? Canı isteyen, bu doğru töredir deyip kişilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlama olanağına nasıl kavuşabilir?

Bahsettiğiniz çocuğun hakkı Kıt'a Avrupasında yahut bir başka hukuk sisteminde daha önce düzenlenmemiş bir haktı. İlk defa yargıtay tarafından düzenlendi, kaynak da örf adet hukukuydu. Zaten yeni kanunda bunun düzenlenme sebebi, yargıtayın yeni içtihat yapmasının önüne geçmek içindi ki bu da olması gereken bir şeydi. Çünkü yargıtay bir içtihat geliştirmiş siz yeni kanun hazırlarsanız oradaki düzenlemeleri kanuna almak zorundasınızdır, bu her zaman böyle olmadı mı? Hangi törenin yanlış olduğuna, hukuka aykırı olup olmadıklarına göre karar verilmiyor mu zaten? Töreler şayet hukuk normlarına aykırı ise ignore ediliyor, değilse uygulamada kendine yer buluyor. Zaten sorduğunuz sorunun da cevabı burada, yargıtay hiç bir zaman temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan örf adetleri göz önüne almamıştır. Medeni kanunun ve Aile hukukunun asli kaynaklarından bir tanesi yargıtay kararlarıdır. Yargıtayın bu kararı henüz Kıt'a Avrupası yahut diğer hukuk sistemlerinde herhangi bir düzenleme yokken verdiği karardır. Kaynağı da örf adet hukukudur. Bu olmuş bitmiş bir olaydır ve bu olaydan yola çıkarak örf adet hukukunun aile hukukunda kendine yer bulduğunu söyleyebiliriz. Zaten hukukun temel normlarıyla çelişen bir törenin örf adet hukukuna dahil edildiğini hiç görmedim. Örf adet hukuku medeni kanunda belirtildiği üzere, mevzuatın yetersiz kaldığı noktalarda hakimin yararlanmak zorunda olduğu ikinci kaynak. Ayrıca siz yargıtay içtihatlarını yahut medeni kanunda belirtilen kanunun kaynaklarını, aile hukuku kaynağı olarak kabul etmiyorsanız, o zaman bu tartışma sizi yormaktan bir milim öte gitmeyecektir.