Mesajı Okuyun
Old 22-03-2013, 18:16   #5
radiokid

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım;
Yargılamaların hızlanması adına getirilen yasal düzenlemeler ve akabinde yeni usül hükümleri, uygulayıcıların ufuklarını biraz fazla genişletmiş gibi gözüküyor

Ancak, ben burada karar vericinin avukata görev verme saikiyle hareket ettiğini düşünmüyorum. Pek tabi ki, görev verme saikinin olmaması, bu konuda ara karar oluşturulmasına da engel teşkil etmemiş maalesef. Bu bakımdan size, ara kararı yerine getirme/getirmeme, dilekçe verme/vermeme v.b. seçimler doğuyor.

Ben olsam, hukuki metin ve uzun kanun maddeleriyle bezeli, büyük puntolarla 'avukata görev verilemez' ifadelerinin yazılı olduğu tepkisel dilekçemi vermeden önce, karar vericinin kapısını çalarak, ara karardaki ifadesini sorardım veya daha sağlıklı bir şekilde, mahkemeye vereceğim bir dilekçe ile müphem ve muğlak olan ara kararın açıklanmasını talep ederdim(benim için muğlak çünkü)

Gelecek cevaba göre de, hukuki argümanlarımı kullanırdım.(ara karardan rücu talebi v.b.)

Ara karardaki üslup bakımından, illa ki bir görüş oluşturmak gerekecekse de;
Gözümle gördüğüm ve dilekçeme cevap aldığım/almadığım bir hakimin üslubu hakkında yorumda bulunmayı tercih ederdim. Zira, bazen göz yanıltır, akıl kısa gelir...

Değişik uygulamalara/uygulayıcılara sahne olan bir dönemdeyiz. Umarım, hukuki ve meşru uygulamalar yerleşik hale gelir ve adalet adına gelişim sağlanır. Sizin, açtığınız bu konu bence bu amaca hizmet ediyor.

Selam ve saygılarımla.